<img hspace="" alt="" align="left" src="http://rizgari.com/images/wenenuce/silah-ticareti-zirve-yapiyor.jpg" width="135" height="95"/><b>Manlio Dinucci</b> / Savaş aynı zamanda, ticari faaliyetlerin en karlısı olanıdır. Erbabının en fazla kar ettiği zaman, savaşın olduğu dönemdir. Ne yazık ki, serbest girişimcilik konusunda sicili en parlak ülkeler savaş halindeler. Bu kez, yağmalanmak üzere Irak ve Suriye seçildiler.Amerika Birleşik Devletleri (ABD) askeri güçlerinin Irak ve Afganistan’da çekilmeleri üzerinden yaklaşık olarak bir yıl geçmişken, ABD askeri sanayi büyük şirketleri hissedarları, başka ülkelerin savaş halinde olmasından büyük kar elde etme geleceğini karanlık görüyorlar. Ancak bu sıralarda, Suriye ve Irak’ta devam eden Pentagon askeri operasyonları ve gelecekte Rusya ile savaşa girme ihtimali karşısında, kar etme beklentisi içinde olan savunma sanayi firmaları ufukta parlak ışık görmeye başladılar. <br />
<br />
Suriye’ye ilk hava saldırı operasyonu düzenlendiği tarih olan 23 Eylül günü, ABD’ye ait iki savaş gemisinden, her biri 1,4 milyon dolar maliyetinde, İslam emirliği (IŞİD) organizasyonu kontrolünde olduğu gerekçesiyle, Suriye’nin petrol çıkarma ve diğer sanayi tesislerine 47 adet <i>Tomahavk</i> füzesi atıldı. <i>Tomahavk</i> füzesi üreticisi firma, bu saldırılardan birkaç gün sonra başka füzeleri de tedarik etmek üzere 251 milyon dolar tutarından ilave sözleşme imzaladı ve hisselerinde % 4 oranında artış oldu. Oysa aynı dönemde borsada işlem gören hisselerin genel endeksinde % 2 oranında düşüş kaydedilmişti. Pentagon ile iş yapan sektörün diğer büyük firmaları da benzer veya daha büyük artış oranları kaydettiler: Northrop Grumman % + 4, Gneral Dynamics % + 5. Savunma şirketi General Atomics’in <i>Reaper</i> İnsansız Hava Araçlarının (İHA) kullandığı <i>Hellfere</i> füzeleri üreten Lockheed Martin firması hisse senetleri % 9,5 gibi rekor bir oranda artış kaydetti. Lockheed firması 18 Ekim’de, yüksek manevra kabiliyetli ve sığ sularda seyir kapasitesine sahip, düşman ülke sahillerine yanaşarak, kara sahanlığı derinliklerine kadar saldırı düzenleyebilme özelliği bulunan Kıyı Muharebe Gemisinin (LCS) 7.sini piyasaya sundu. Kısa bir süre önce, Nisan ayında, Lockheed firması <i>F-35</i> avcı uçaklarının da iniş yapabileceği, <i>America</i> yeni sınıflandırmasıyla 10 adet amfibi hücum gemisinden ilki ABD Deniz Kuvvetlerine teslim edildi. <br />
<br />
Uzay savaşı ticari faaliyetleri cephesinde de harika haberler var. General Dynamics firması 10 Ekim’de, (dört adet yer istasyonundan birinin Niscemi’de bulunduğu) <i>Muos</i> Uydu Sistemiyle, Pasifikler üzerinde uçuş seyrini yapan bir uçak ve mevcut kapasiteden 10 kat daha fazla bir hızla ABD’ye ait bir askeri üs arasında iletişim bağlantısı sağlanabileceğini duyurdu. ABD Deniz Kuvvetleri 14 Ekim’de Lockheed firması, (74 adet savaş gemisi bulunduğu) <i>Spy -1</i> radarı ve <i>SM3</i> füze bataryası donanımlı ABD’nin büyüklük itibariyle ilk sırada yer alan Avrupa’daki füze «kalkanı» Romanya’da bulunan Deveselu üssünde <i>Aegis</i> silah sistemi tesisini kurdu (Polonya’daki üs ikincisi sırada yer alıyor) : Aegis Sistemi savunmaya yönelik değil, ancak, düşman ülkelerinden gelebilecek balistik füzelerini tespit edebilecek özellikte. Nükleer silahlarla saldırı amacı olmayan Romanya ve Polonya’daki füze tesisleri konusunda Pentagon’un sözünü dikkate alması gereken Rusya’ya açık bir referansla. <br />
<br />
Boeing firması tarafında üretilen X-37 B hava robot uçağı, 22 ay boyunca yörüngesinde kaldıktan sonra, 17 Ekim’de Kaliforniya’da bulunan Vandenberg üssünde yere indi. Yerden bir kumanda merkezi marifetiyle uzaya gönderilen bu uçak (9 metre uzunluğunda ve 5 ton ağırlığında), gerektiğinde bağımsız bir şekilde üssüne dönebilecek yapıda. Görevinin ne olduğu üst düzey bir sır olarak saklanıyor. Ancak, nükleer bir saldırı veya uzaydan nükleer silahların nakliyatı yapılma ihtimali karşısında, düşman uydularının önceden devre dışı bırakma amaçlı olduğunu düşünmek yönünde önemli veriler var. <br />
<br />
Obama yönetiminin askeri bütçeyi azaltma yoluna gitme sözünü boşa çıkartan Pentagon şöyle bir açıklama yaptı; “ABD’nin girme imkânı olmayan veya operasyon faaliyeti yapma özgürlüğü bulunmayan hava sahalarında etkisini gösterme gücünde olması gerekiyor. Askeri kapasitesi geniş bir donanımımız var”. <br />
<br />
Kamuya ait kasalardan yüz milyarlarca dolar alınarak, savaş sanayi patronları hesabına aktarılacak ve böylece cüzdanları şişmeye başlanacak. <br />
<br />
<b>Kaynak </b>: http://www.voltairenet.org/article185671.html<br />
<br />
<b>Çeviren: Nizamettin Karabenk </b>
Silah ticareti zirve yapıyor
↧
↧
ÖSO Komutanı: 200 kişi Kobanêye geçti!
<a href=http://rudaw.net/ContentFiles/76028Image1.jpg><img src=http://rudaw.net/ContentFiles/76028Image1.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a><b>Rizgarî Online/</b> Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) Komutanı Abdulcebbar El-Akidi, YPGyle işbirliği içinde 200 milisi bu sabah Rojavanın Kobanê kentine gönderdiklerini belirtti.Özgür Kürdistan Bölgesi Pêşmerge Güçlerinin Kobanêye geçmek üzere Bakur Bölgesine gelmesiyle Türklerin denetimindeki Mürşitpınar Sınır Kapısında hareketli saatler yaşanıyor.Rûdaw muhabiri Sangar Abdurrahman, dün gece saatlerinden bu yana sınır kapısında bekletilen ÖSO mensuplarından oluşan bir grubun bugün sabah saatlerinde Kobanêye geçiş yaptığı belirtti.Rûdawa konuşan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) Komutanı Abdulcebbar El-Akidi, Kobanêdeki Kürd güçleriyle işbirliği içinde olduklarını ve bu sabah 200 ÖSO mensubunun Mürşitpınar Sınır Kapısından Kobanê kentine geçtiğini söyledi.<br />
<br />
Kobanêye daha fazla asker göndereceklerini söyleyen Komutan Abdulcebbar El-Akidi,Kentteki askeri güçleri hareket ettirmek zorlaştı.Bundan dolayı şuan bununla yetiniyoruz dedi.<br />
<br />
ÖSO mensuplarının elinde hafif ve orta silahlar olduğunu dile gertiren Abdulcebbar el-Akidi, kenti tamamen kurtarana kadar kobanêden çekilmeyeceklerini ifade etti.<br />
<br />
Rûdawa konuşan Suriye Kürd Demokrat Partisi (El Parti) Politbüro Üyesi Gelo İsa ise,bilgiyi doğrulayarak, Özgür Suriye Ordusudan (ÖSO) bir grup bugün sabah saatlerinde Rojavanın Kobanê kentine geçti dedi.<br />
<br />
8 adet pikap türü araçla Kobanêye geçen 200 kişilk ÖSO grubuna dair YPGnin önümüzdeki saatlerde açıklama yapması bekleniyor.<br />
<br />
Öte yandan, Erbil Havalimanından Riha Havaalanına iniş yapan 85 Pêşmergenin sınır kapısında bekletildiği bildirildi.<br />
<br />
Karayolundan silahlarıyla birlikte gelen 65 Pêşmergenin ise bugün Pirsûsa gelmesi bekleniyor.<br />
<br />
Özgür Kürdistan Bölgesi Pêşmerge Güçleri, silahlarıyla birlikte bugün Kobanêye geçecek. <br />
↧
Müslim: Ağır silah ve tanksavar bekliyoruz
<a href=http://rudaw.net/ContentFiles/76097Image1.jpg><img src=http://rudaw.net/ContentFiles/76097Image1.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a><b>Rizgarî Online/</b> Demokratik Birlik Parti (PYD) Eşbaşkanı Salih Müslim, Pêşmerge Güçlerinin Kobanêye, uzun süredir talep ettikleri tanksavar ve IŞİDin zırhlı araçlarına karşı kullanılacak silahları getirmesini beklediklerini vurguladı. Reuterse konuşan Salih Müslim, Pêşmerge Güçlerinin bugün geç saatlerde Kobanêye ulaşmasını beklediklerini, Pêşmergenin getirdiği silahların çoğunluğunun tanksavar ve zırhlı araçlara karşı kullanılacak silahlar olduğunu belirtti.Müslim, YPGnin elindeki silahların özellikle tanklara karşı koymakta zorlandığını ancak yeni gelen silahların bu konuda kendilerine destek sağlayacağını ifade etti.<br />
<br />
PYD yönetimi tarafından yapılan açıklamalarda, Kobanêde silah ve tanksavarlara ihtiyaç olduğu belirtilmişti.<br />
<br />
Kobanê´ye karayolundan ulaşacak ağır silahlı Pêşmerge e konvoyu, dün Xabur'dan Bakur Bölgesine girdi. <br />
<br />
Rudaw´ın haberine göre, Türk güvenlik güçlerinin denetiminde hareket eden konvoy Silopi, Şırnak, Mardin, Kızıltepe, Viranşehir, Şanlıurfa, Suruç ve Mürşitpınar güzergâhını izleyerek Kobanê´ye girecek.<br />
<br />
Ancak karşılama yapan grupların sevinç gösterileri ve kutlamaları nedeniyle sık sık önü kesilen konvoyun ilerleyişi ağır bir şekilde devam ediyor.<br />
↧
Kürdler millet oluyor
<a href=http://rudaw.net/ContentFiles/76023Image1.jpg><img src=http://rudaw.net/ContentFiles/76023Image1.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a><b>Rizgarî Online/</b> Kürd siyasi partileri, Pêşmergenin Kobanêye gidişi ile ilgili Kürdler ilk defa millet oluyor. İnşallah bu Kürdlerin tüm parçalarda birlikte hareket etmesi için bir adım olur şeklinde değerlendirildi. Özgür Kürdistan Bölgesi Pêşmerge Güçleri, Kobanêye geçmek üzere dün gece Xabur Sınır Kapısından Bakur Bölgesine geçti. Pêşmergenin yol güzergahı üzerinde toplanan binlerce kişi, Bijî Kurd û Kurdistan sloganları ile Pêşmergeyi uğurladı.Yaşananları Rudawa değerlendiren KDP Genel Başkan Yardımcısı Tahsin Sever,Kürdler millet oluyor. İlk defa öyle bir hissiyatı pratik olarak hissediyoruz dedi.<br />
<br />
Kürdlerin ilk defa bir parçada kendini yönetiyorken, başka bir parçaya silahlı güç gönderdiğine dikkat çeken Sever, Bunun Kürd halkı içindeki karşılığı, tarih yazmaktır ifadelerini kullandı.<br />
<br />
Kürdlerin tarihi bir süreçten geçtiğinin altını çizen Sever, şunları söyledi: Bundan sonra ya Kürdler hep beraber hareket edecek ya da çizilen kaderlerine razı olacak. Bu bir var olma, yok olma mücadelesidir. Tarihi fırsatlar bazen hayırsız olaylarla ortaya çıkar, ama Kürtler bunu tersine çevirecek. <br />
<br />
Rudawa konuşan Hak-Par Genel Başkanı Fehmi Demir ise, Pêşmergenin Kobanêye gidişinin, Kürdlerin birlikte hareket etmesi için önemli bir adım olacağını söyledi.<br />
<br />
Demir, Türkiye, İran, Irak ve Suriyede yaşayan Kürdlerin artık birbirinin sorunlarına duyarsız kalmayacağına dikkat çekerek,Türk hükümeti, diğer ülkelerin hükümetleri de bunu görmeli. Kürt sorununu çözerken de bunu göz önüne almalıdır diye konuştu.<br />
Rudawa konuşan bir başka isim Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi'nin (TKDP) Genel Başkanı Mehmet Emin Kardaş oldu.<br />
<br />
Mehmet Emin Kardaş, Pêşmergelerin Bakur Bölgesine girişiyle iligili duygularını şu cümlelerle aktardı:Ne hissettiğimi kelimelerle anlatamam. Şuan Nusaybindeyiz, yol boyunca insanlar Pêşmergeyi uğurlamak için geldi. Davul, zurna çalıp, halaylar çekiliyor. İnsanların bir ellerinde BDP, KDP bayrakları diğer ellerinde Kürdistan bayrakları var. Kürdistan ordusu, ilk defa başka bir parçaya asker taşıyor. Bundan daha onur verici bir şey olabilir mi? İnşallah bu Bağımsız Kürdistana doğru bir adım olur.<br />
↧
Pêşmerge birliği Mêrdîn’de büyük çoşkuyla karşılandı
<a href=http://rizgari.com/images/wenenuce/pesmergeler-mardin-de-sevgi-gosterileriyle-karsilandi.jpg><img src=http://rizgari.com/images/wenenuce/pesmergeler-mardin-de-sevgi-gosterileriyle-karsilandi.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a><b>Rizgarî Online/</b> Kobanê’ye giden Pêşmerge birliği konvoyunu Mêrdîn’in Qoser ve Nisêbîn ilçelerinde onbinler karşıladı. Konvoya çok sayıda sivil araç da eşlik etti.IŞİD saldırıları altındaki Kobanê’ye destek amacıyla giden Pêşmerge güçleri, Şirnex’ın Girgê Amo ve Cîzra Botan ilçelerinin ardından Mêrdîn’in Nisêbîn ve Qoser e ilçelerinde de büyük coşku ile karşılandı. Türk polis ve jandarma ekiplerinin güvenlik önlemleri altında Qoser ve Nisêbîn’e ulaşan 50 araçlık Pêşmerge konvoyuna çok sayıda sivil aracında eşlik ettiği gözlendi.Konvoyun, Wêranşar üzerinden Pirsûs’a, buradan da “Mürşitpınar” Sınır Kapısı’ndan Kobanê kentine ulaşması bekleniyor.<br />
<br />
BasNews´in haberine göre, bu arada dün gece Erbil’den özel uçakla “Urfa GAP Havaalanı”na gelen Pêşmergelerin de Pirsûs ilçesindeki sınıra yakın bir bölgede karayoluyla gelecek olan konvoyu beklediği kaydedildi.<br />
<br />
<iframe width="854" height="510" src="//www.youtube.com/embed/-IAC43RIPes" frameborder="0" allowfullscreen></iframe><br />
↧
↧
N.Barzanî: Piştevaniya Kobaniyê dê bidome
<img hspace="" alt="" align="left" src="http://rizgari.com/images/wenenuce/n-barzani-tc-ye-tesekkur-etti.jpg" width="145" height="85"/>Nêçîrvan Barzanî serokwezîrê herêma Kurdistanê, îro roja çarşemiyê 29.10.2014ê li bajarê Hewlêrê digel komîteya aliyên siyasiyên Kurdistanê ku, nûneratiya 42 partî û rêxistinên siyasiyên her çar parçeyên Kurdistanê dikin, kir û çend mijarên giringên rojeva Kurdistanê gotûbêj kirin.Di civînê de, komîteya aliyên siyasiyên Kurdistanê behsa armanca pêkanîna komîteyê kir û got ku, armanc ji pêkanîna komîteya aliyên siyasiyên kurdistanî ji bo xurtkirina yekrêziya navbera aliyên kurdistanî ye û behsa dîdar û civînên xwe yên digel serokatiya herêma Kurdistanê, serokatiya parlamentoya Kurdistanê û nûneratiya Neteweyên Yekgirtî kir û îşaret bi kar û çalakiyên ji bo piştevaniya Kobanî kirine kir.
<br><br>
Rêkftina aliyên siyasiyên Rojavayê Kurdistanê bi pêngaveke dîrokî wesif kir û rola Mesûd Barzanî serokê herêma Kurdistanê ji bo lihevnêzîkirina hemû aliyan û serperiştîkirina rêkeftina navborî bilind nirxand û hêvî kir ku, ev pêngav bibe hokarê sazkirina kongreya neteweyî.
<br><br>
Komîteyê daxwaz kir ku, hikûmeta herêma Kurdistanê biryara parlamentoya Kurdistanê ya di warê bi fermî miamile kirin digel îradeya Rojavayê Kurdistanê cîbicî bike û rê ji kantonên Rojavayê Kurdistanê re bide nûneratiyên xwe li herêma Kurdistanê vekin, herwesa daxwaz kir ku, serokwezîr roka xwe di xurtkirina yekrêziya hemû aliyan û piştgiriya Rojavayê Kurdistanê de bilîze. Çûna pêşmergeyê Kurdistanê bo Kobanî bi pêngaveke mezin a dîrokî wesif kir ku ew pêngav dê bibe hokarê xurtkirtina yekêtiya neteweyî û yekrêziya kurd û kurdistaniyan.
<br><br>
Nêçîrvan Barzanî serokwezîrê Kurdidstanê detxweşî li pêkanîna wê komîteyê kir û sipasiya însiyatîv û kar û çalakiyên wê kir. Serokwezîr hemû piştevanîya hikûmeta herêma Kurdistanê bo Kobanî nîşan da û got ku, şervanên kurd bi qaremanane berhingarî terorê bûne û berxwedana Kobanî ji bo kurd û hemû cîhanê cîyê şanaziyê ye. Barzanî hêvî kir ku, çûna pêşmergeyê Kurdistanê bo Kobanî bibe hokarê serkeftina yekcarî li Kobanî û tekîd kir ku, hikûmeta herêma Kurdistanê dê li ser piştevanîkirina serbazî û mirovî bo Kobanî berdewam be.
<br><br>
Serokwezîr got ku, her ji destpêka êrîşa terorîstan bo ser Kobanî, serokatiya herêma Kurdistanê û hikûmeta herêma Kurdistanê berdewam digel Amerîka û hevpeymanan di nav têkeliyan de bûn.
<br><br>
Serokwezîr Nêçîrvan Barzanî sipsiya Tirkiyeyê kir ku, rê ji pêşmerge re da biçe Kobanî.
<i>krg</i>
↧
Kurdên Bakur bi germî û bi ala Kurdistanê pêşwazî li Pêşmerge dikin
<img hspace="" alt="" align="left" src="http://rizgari.com/images/wenenuce/pesmerge-bi-ala-kurdistan-hate-pesvazikirin.jpg" width="145" height="85"/>Îro Hêzên Pêşmerge yên ku bi riya bejayî diçin Kobanê gehîştine bajarê Bakurê Kurdistanê Kurdên Bakurê Kurdistanê bi germî û kêfxweşyeke mezin pêşewazî li wan kirin.Ew Hêza Pêşmerge ya ku bi riya balafirê çûye Bakur li navendeke leşkerî li nêzîkî sînor e û niha çaverê gehiştina wê hêza bejayî dike ku bi hev re derbasî Kobanî bibin.<br />
<br />
Ew hêza bejayî ji aliyê kurdên bakurê Kurdistanê ve bi germî hatiye pêşwazîkirin.<br />
<br />
<iframe width="854" height="510" src="//www.youtube.com/embed/-IAC43RIPes" frameborder="0" allowfullscreen></iframe><br />
<br />
Gellek xelkê Bakurê Kurdistanê derketine pêşiya Hêzên Pêşmerge û pêşwaziyê li wan dikin. Herwiah xelk li Pirsûsê li kolanan li hêviya hatina wan in.<br />
<br />
Herwiha hat ragihandin ku vê êvarê Ew hêza bejayî, niha gehîşt bajarê Wêranşarê û ji aliyê kurdên wî bajarî ve bi germî û bi ala Kurdistanê tên pêşwazîkirin.<br />
<br />
Şervanên YPGê li Kobanî bi hatine Hêzên Pêşmerge pir dilxweş in û amadekariyan dikin bo derbasbûna Hêzên Pêşmerge. <br />
<i>kdpinfo</i>
↧
2 dakikada Kürd tarihi
<img hspace="" alt="" align="left" src="http://rizgari.com/images/wenenuce/iki-dakikada-kurd-tarihi-kisa-film.jpg" width="95" height="120"/><b>Rizgarî Online / </b>İngiltere’de yaşayan “Dani Daren” ismiyle tanınan Kürd yazar ve yönetmen Helmet Salih, Beybun Film Yapım Şirketi’yle çektiği “Özgürlük İçin Savaşıyoruz” adlı kısa filmiyle 2 dakikada Kürd tarihini dünyaya tanıtmayı amaçlıyor.Kürd tarihinden kesitlerin yer aldığı filmde Med İmparatorluğu’ndan günümüze kadar gelen sürecin önemli kişi ve olayları öne çıkıyor.<br />
<br />
Rûdaw’a konuşan Dani Daren, “Kürdler için ne yapsak, cephede savaşan bir peşmergenin kanının bir damlası kadar olmaz” dedi.<br />
<br />
Genç yönetmen, şimdi de İngiltere’de Halepçe’yle ilgili bir film çekiyor.<br />
<br />
<iframe width="460" height="281" src="//www.youtube.com/embed/EU6nlLs9jWA" frameborder="0" allowfullscreen></iframe>
↧
IŞİD savaşında da ilk kurban gerçekler oldu
<a href=http://rizgari.com/images/wenenuce/yasemin-inceoglu-bas.jpg><img src=http://rizgari.com/images/wenenuce/yasemin-inceoglu-bas.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> <b>Rizgarî Online/</b> Arap Baharının dünya gündemini meşgul ettiği aylarda sıkça tartışılan sosyal medya ve medyanın rolü, IŞİDin küresel gündem olmasıyla birlikte yeniden tartışılmaya değer hale geldi. Medya ve sosyal medya üzerindeki etkin propagandasıyla bütün dünyada eleman topladığı bilinen IŞİD, dünyada medya dili ve algısı ile sosyal medyanın kullanılma amacının da yeniden ele alınmasını gündeme getirdi.BasHaber´in ilgili haberinde şunlar kaydedildi: "IŞİDin hakim olduğu alanlarda bir nevi Tanıksız savaş sürmekte ve orada görev yapan gazeteciler büyük tehlikelerle karşı karşıya kalmakta. Kafa kesme ve bilumum öldürme yöntemlerinin adeta bir ölüm pornosu haliyle yayınlanma alanı bulduğu sosyal medya ve medyanın IŞİD sonrası algısını Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesinde ders veren iletişim uzmanı Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu ile konuştuk.Propagandanın, düşmana korku salmak ve reklam yapmak için eskiden beri kullanılan bir uygulama olduğunu ve IŞİDin bunu yeni teknolojiye adapte ettiğini söyleyen İnceoğlu, IŞİDin medya operasyonunda başarılı olduğunu ifade etti. İnceoğlu: Biri, ABD ve müttefiklerini kışkırtmaya, diğeri de Ortadoğu dışında taraftar toplamaya yönelik propaganda ve aynı zamanda da psikolojik savaş yürütmeye yönelik. IŞİD bunu yaparken gelişmiş medya üretim tekniklerini, şiddet ve gaddarlık içeren yüksek kaliteli videoları vs. kullanıyor. Militanlar, kendilerini ellerinde kalaşnikof ve bıçaklar eşliğinde, gözlerini kameranın içine dikerek, zaman zaman bir metin okuyarak, ilahi hedeflerine ulaşan kahramanlar havasında sunuyorlar dedi. İnceoğlu, on yıl önce Usama bin Ladinin propagandasını kendini filme alarak yaptığını ama IŞİDin televizyona ihtiyacı olmadığını, katılımcı web 2.0ın modern dilini kimilerini korkutma, kimilerine de esin kaynağı olma amacıyla kullandığını belirtti.<br />
<br />
<b> Propaganda videoları reality show kıvamında </b><br />
<br />
Savaş dönemlerinde tarafların propagandalarını yaymak için kullandığı yöntemler çok eskilere dayanmakta ve bunu değişik şekilde yapmaktalar. 11 Eylül saldırıları sonrası, Ladinin propagandasında kullandığı yöntemin, monoton ve pazarlama stratejisinden yoksun olduğu eleştirisi aldığını belirten İnceoğlu, IŞİDin ise reality show kıvamında çok daha profesyonel ve hatta kimilerine göre eğlenceli olabilmek için rehin videoları ürettiğini ifade etti. İnceoğlu örgütün yaydığı vahşetin gerçekliğini kurguya dönüştürmesi hakkında da şunları söyledi: Ekranlardan Foley, Sotloff ve diğer rehinelerin ABD yönetimini suçlayan ve müdahale etmemeleri yönünde uyarılar yapan açıklamalarını hep beraberce izliyoruz. İngiliz gazeteci John Cantlie, iki yıldır IŞİDin elinde tutsak, beş farklı videodan dünyaya sesleniyor. IŞİDi son dönemde görülen en güçlü cihat hareketi olarak tanımlayan Cantlie, Guantanamo mahpuslarının giydikleri turuncu gömleği ile önce yüzü izleyiciye dönük biçimde verilirken, konuşmasının orta yerinde ve kameranın açısı değişiyor ve modern belgesel ve TV mülakatlarında sıklıkla kullanılan bir teknik olarak çoklu kamera eşliğinde gönüllü veya gönülsüz bir biçimde IŞİDe katıldığına dair bir algı yaratılmakta. Ve videonun sonunda önümüzdeki programda görüşmek üzere, yayında kalın, bir yere ayrılmayın havasında video sonlanıyor. Cihad John reality showda mı yanılsamasına düşmemek mümkün değil.<br />
<br />
Sinema ve video film tekniklerini, Batının kitle iletişim araçları; You Tube, Twitter, Tumblr ve tüm sosyal medyayı başarılı kullandıklarını ve bunların günlük dağıtımı sağlandığını belirten İnceoğlu, ulusal haber kuruluşlarının kameralarının erişemediği, bu tür çatışma imgelerine açlık duyan kullanıcılar ve yaygın medya kuruluşları için önemli bir malzeme oluşturduğunun altını çizdi. Kamuoyunun seyirlik ölüm hazzını tatmin ettiğini belirten İnceoğlu, Susan Sontagun bu konu hakkındaki görüşlerine gönderme yaparak, Savaşlarda biriken acıların farkında olmak, bu anlamıyla kurgusal bir farkındalıktır. Acı görüntüleri öncelikle bize aktarılır hiç de uzun olmayan bir zaman dilimi sonunda gözlerimizin önünden çekilir dedi.<br />
<br />
IŞİDe karşı direnenlerin, savaşanların (YPG, peşmerge vs.) medyada ve sosyal medyada IŞİDden daha çok gündemleşmesinin nedeninin ise; daha çok kanın, daha çok ölümün olduğu olayların daha çok haber değeri kazanması ile doğru orantılı olup olmadığı sorusuna ise İnceoğlu, Kapitalist ideolojinin vahşet şiddet satar önermesinden yola çıkarsak; Eğer kan varsa o zaman manşete çıkar özdeyişinin geçerliliğini bu örnekte görmekteyiz. Diğer nedeni kanımca işin mesaj boyutudur. Düşmanlara, kendilerine karşı direnmenin, savaşmanın bedeli ve kaçınılmaz sonucunu göstererek sindirmek, yandaşlarına da bakın moralimiz ne kadar yüksek ve zafere koşuyoruz mesajını vermektir. ABDnin IŞİDe karşı operasyonlarını sertleştirmesi Amerikalı gazeteci James Foleyin infazına neden olmuştu. İçeriğini küresel ölçekte yaymak için IŞİD etiket stratejisi kullanıyor. IŞİD @ISİSMediaHub resmi twitter hesabında taraftar topluyor, moral sağlıyor hem de düşmanlarını kaçırıyor şeklinde konuştu.<br />
<br />
İnceoğlu, örgütün sosyal medyayı kullanma yoğunluğu hakkında da şu bilgileri verdi: Ağustos 2014te Sosyal Medya Gözlem Platformu Recorded Futureun kurucusu Staffan Truvé ve ekibinin yaptığı araştırmada; IŞİD ile ilgili 27.000 olumlu twit atıldığı ve toplam 70.000 twitin IŞİD hakkında olduğu sonucuna varıldı. Sosyal medya propagandaları için Batılı Müslümanlar çok önemli bir hedef kitleyi oluşturuyorlar.<br />
<br />
İnceoğlu, Twiterın terörist bağlantı şüphesiyle binlerce hesabı askıya aldığını ama yerine hemen yeni bir hesap yaratma konusunda uzmanlaşıldığını söyledi.<br />
<br />
<b> Tanıksız savaş</b><br />
<br />
IŞİDin hakim olduğu yerlerde de olayları takip edebilecek hiçbir gazetecinin olmaması ve bir çok savaş bölgesinde görev almış gazetecinin oraya gitmek istememesinin tanıksız savaş diyebileceğimiz bir duruma denk geldiğinin altını çizen incoğlu, Gazetecileri Koruma Komitesinden yapılan açıklamaya göre uluslararası medya kuruluşları Suriyedeki çatışmayı haber yapmak için bölgeye gazeteci göndermiyorlar. Bu tanıksız savaş sürecinin en büyük kurbanı da habercilik. Jim Foley ve diğer gazetecilerin başlarının kesilerek öldürülmeleri zaten bu çatışma bölgesine gitmek istemeyen gazetecileri bu bölgelerden daha da uzak tutuyor diye bir iddiada bulunmak çok da yanlış değil. Eğer CNN ve BBC için çalışmıyorsanız size hiçbir güvenlik danışmanı güvenliğiniz ile ilgili olarak şunu yap bunu yapma diye herhangi bir öneri veya uyarıda bulunmuyor. Savaş bölgesinde gazetecilerin sağlık sigortası 2700 dolar tutarında, bu miktarı kendi cebinden karşılamak zorunda kalan gazeteciler bile var. Bilindiği gibi IŞİD, gazeteciler için Bağdadiye sadakat yemini etmeleri, yerel uluslararası kanalara içerik sağlanması ve denetimden geçirilmesi şartı koşuyor. Bunun yanında IŞİDin hâkimiyetinde ki bölgede fotoğraf çekmek izne tabi ve her şeyde bilgilendirme istiyor. Aslında görüldüğü gibi değişen pek bir şey yok. IŞİD medya ofisi de, ABD medyasının I.Körfez Savaşı ve Irakın işgali dönemlerinde Pentagonun haber onaylatma merkezi üzerinden haber üretmesinden tutun da iliştirilmiş gazetecilik gereklerini taahhüt eden bir kontrat imzalatmaya kadar varan bir dizi uygulamayı yaşama soktu dedi.<br />
<br />
İnceoğlu şöyle devam etti: Gazeteciler kendi araçlarını kullanamazlar, komutanlar güvenlik açısından uygun görmediklerinde yayınlarını keserler, 72 saat geçmedikçe ölen ya da yaralanan Amerikalı askerlerin adı verilemez, komutanlar operasyonların selameti açısından ambargo uygulayabilir, komutanın izni olmadıkça askeri birliklerin tam olarak nerede olduğunu yazmak ve asker sayısı vermek yasak, gazetecilerin uydu telefonu kullanmaları yasak. Özetle her iki tarafın medyası, kendi politikalarını meşrulaştırma çabası içerisinde savaştaki ilk kurbanların gerçekler olduğunu bir kez daha gözler önüne koymuş oldu.<br />
↧
↧
Kürdler için birlik değil birliktelik anlamlıdır
<a href=http://rizgari.com/images/wenenuce/amed-burcu-bayrakl-.jpg><img src=http://rizgari.com/images/wenenuce/amed-burcu-bayrakl-.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> <b>Yusuf Ziya Döğer*/</b> Varlık mücadelesinin olmazsa olmazını zihinsel dünyasında şekillendiren bir millet her durum ve şart altında galip gelir. Ancak o milletin zihinsel dünyasında varlık koşulu olarak belirlediği temel değerler üzerinde ortaklaşması zorunludur. Eğer oluşturulan zihinsel şekillenişte temel değerlerde ortaklaşma yerine kendisini merkeze alan düşünceler üzerinden önceleniyorsa çeşitli çıkmazlarla karşı karşıya kalınır. Kendisini merkeze alan değerler etrafında ortaklaşmaya çağıran anlayışlar sonuçta o millet için mağlubiyeti kaçınılmaz kılar.Dünya milletleri içerisinde var olmanın temel koşulu, o millete ait ortak değerlerin tartışmasız biçimde önceliğe alınmasıdır. Ki o milletin varlığı adına önceliğe alınması zorunlu olan değerlerin gerçekleştirilmesini sağlayacak yol ve yöntemlerin bulunması da şarttır. Varlık mücadelesi sürdüren ve varlığını gerçekleştirme problemiyle karşı karşıya olan bir milletin siyaseten geliştirdiği teorik düşüncenin temel değerlerine uygunluğu geleceğinin aydınlık olması için de yeterlidir.<br />
<br />
Bakur Kürdistanında varlık mücadelesi veren Kürdlerin ayrışmalarını derinleştiren ideolojik söylemlerin temel değerler olarak önerilmeye çalışılması gelecek açısından sıkıntıların artmasına hizmet etmektedir. Dünya üzerinde bir milletin varlığını garantileyen şey ideolojik ve inançsal değerlere dayandırılan yönetimsel algıdan önce onları diğerlerinden ayrıştıran ve onlara has olan niteliklerin ön plana çıkartılmasıdır.<br />
<br />
Bu gün Kürdistanın dört parçasında sorun olarak karşımıza çıkan temel şey ideolojik ve inançsal değerlere dayandırılan yönetimsel algının değişik kesimler tarafından öncelik olarak önerilmeye çalışılmasıdır. Ama gözden kaçırılan nokta ideolojik değerlerin Kürdleri Kürd yapan temel değer olmadığıdır. Gelinen noktada her taraftan Kürdleri sarmalayan sarmalın aşılması doğrudan doğruya birliktelik dilinin geliştirilip ve bu dilin benimsenmesiyle aşılabilir.<br />
<br />
Doğrusu ne zaman benim partim veya örgütüm her şeyin önündedir anlayışı yerine Kürdistan ve Kürd halkı her şeyden önce gelir anlayışına evirilebilirsek problemlerimizin önemli bir kısmını aşmış oluruz. Geçtiğimiz Kurban Bayramında Kobani saldırıları üzerinden kitleleri sivil itaatsizliğe çağıran <b> S.Demirtaş</b> elbette doğru bir eylem ve düşünce içerisindeydi. Ancak bu çağrıyı yaparken bazı kırmızıçizgiler belirlemeliydi.<br />
<br />
Örneğin 90lı yıllarda yaşanan acı tecrübeleri göz önünde bulundurarak kitlelerden açıkça Kürdlerin hiçbir yapı ve örgütünün hedef alınmamasını deklere etmeliydi. Eğer bunu yapmış olsaydı yapılar içinde <b> derinlere sızmış</b> olma ihtimali olanlar bu kadar rahat hareket edemeyecekti. Ki bu süreçte yaşamlarını yitiren 40 küsur kişinin ne olursa olsun Kürd olduğunu unutmayalım. Evet, Kürdlerin sivil itaatsizlik hakkı bu aymazlık nedeniyle haksız ithamlara boğuldu. Oysa günümüz dünyasında bu hakkı doğal biçimde kullanan herkesin eylemleri etik bir değer olarak algılamaktadır.<br />
<br />
<b> Şimdi Kürdistanda ortalama bir vatandaş üzerinden düşünelim. Eğer partilerimize ve örgütlerimize çağırma yerine bu vatandaşı Kürdlük değerine çağırırsak acaba hangi itirazla karşımıza çıkabilir. Diyebilirsiniz ki Kürdistanın kurulmasını da istemeyen Kürdler var. Elbette var. Ama şunu düşünelim o Kürdlerin büyük bir kesimi parti ve örgütlerin dayattığı ideolojik düşünce içerisinde kendisini tanımlayacak veri bulamadığı için olmasın mı? <br />
<br />
Sıkboğaz edercesine herkese biçmeye çalıştığımız aynı tezgâhın kaftanını giymek zorunda bırakılmış olmanın insanların bilincinde muhaliflik duygusu yaratacağını bilmek zorundayız. </b> Yüzyıldır Kürdistan halkına benzeri bir kaftanı zorla giydirme uğraşında olan TCne yönelik tepkinin ve muhalefetin altında yatan sebeplere odaklanıldığında bu muhaliflik duygusu ortaya çıkar. Öyleyse yapılması gereken çağrı parti, grup ve ideolojiye değil kadim bir milletin varlık değeri olan Kürdlüğe olmalıdır.<br />
<br />
<b> Bu gün Bakur Kürdistanında gri alan olarak adlandırılan kesim sözkonusu olan her türlü ideolojik çağrılara kulaklarını tıkamış durumdadır. İki cendere (ideolojik bakışlı Kürdlük ve Kemalist TC) arasına sıkıştırılan bu kesim halinden memnun görüntüsü vermesine rağmen içten içe de, Kürdlük değerlerini ayağa kaldırmaya çalışan Başuru hayranlıkla seyretmektedir.<br />
<br />
Kürdistanda Kürdlerin kurtuluşunu amaçlayan her siyasi oluşumu Kürdistan maslahatları gereği saygın ve değerli addediyorum. Bu anlamda elini taşın altına koymuş her insan ve yapıya karşı saygı ve hürmete kusur edilmemesi gerektiğine de inanıyorum. Varlık mücadelesi veren Kürdlerin geleceğini aydınlatacak her adımı değerli ve takdire şayan bir eylem olarak selamlıyorum. Ancak bu yapıların durdukları yeri tartışması gerekir. Gerçekten geleceğe yol alırken yanımızda olmasını istediklerimiz kim olmalı sorusunu sormak kaçınılmazdır. </b><br />
<br />
Öyleyse Kürdistan mücadelesinin istenilen sonuca ulaşabilmesi için ortak değerlere sığınmak ve bu değerleri güvenli liman görmek gerekiyor. Birlik zorunludur ama aynılaştıran birlik değil farklılıkları koruyan birlikteliği oluşturma zorunluluğu vardır. Bunu amaç edinerek gerçekleştirilecek her türlü birlikteliğin anlamlı olacağına inanıyorum.<br />
Siyaset toplum için hizmet üretme aracı olarak değerli bir eylemdir. Ancak siyaset arenasında var olmak için kendisini karşıt konumlandırmaya oturtarak varlık kazanmanın etik olmadığını aklıselim her insan bilir. Dolayısıyla siyasetin karşıtına yönelmesini doğal karşılamak mümkün değil, ama farklılıkların bilinciyle kendisine ait olan düşünceyi öncelemesi doğaldır.<br />
<br />
<b> Sonuç: </b><br />
<br />
Kobanide yaşanan olumsuzlukların insanlarımız arasında oluşturduğu duygu birlikteliğini kimsenin heder etmeye hakkı yok. İdeolojik bakışımıza zemin yaratmak adına ötekileştirebileceğimiz Kürd olmadığını bilmek zorundayız. Bakurda halkımızı sıkboğaz eden iki kutuplu (Enternasyonalist ve Ümmetçi anlayış) muktedirlik davası yerine Kürdlerin varlık mücadelesini koyduğumuz gün aydınlık sabahlara yürüyeceğimizi unutmayalım. Yani özgünlüklerini koruyarak ama Kürd halkının mili maslahatlarını öncelemelerinin iki taraf açısından da daha hayırlı olacağını belirtmekte de fayda var.<br />
<br />
<b> Son söz: </b> Hiçbirimizin partisi veya örgütü Kürdlük değerinden daha değerli ve baki olamaz. Bugün bu ideolojik bakışlarla var olabiliriz. Ama yarın bu milletin varlık mücadelesi kendisine yeni bir değer (Kürdlük) üzerinden rota çizdiğinde parti veya ideolojilerimiz anlamsızlaşacaktır
<br />
<br />
<i>*alayekiti.com/ 26.10.2014</i><br />
↧
Doğu Ergil: Türkiye Kürt birliğinden memnun değil
<a href=http://rizgari.com/images/wenenuce/dogu-ergil-291014.jpg><img src=http://rizgari.com/images/wenenuce/dogu-ergil-291014.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a><b>Rizgarî Online/</b> Siyaset Bilimci Prof. Dr. Doğu Ergil, Pêşmergenin Türkiye sınırında coşku ile karşılanmasına ilişkin, Türkiye bundan memnun değil, çünkü kendisine bir ayrılık talebi olarak döneceğine inanıyor dedi. Rudaw´ın haberi: Rudawa konuşan Prof. Dr. Doğu Ergil, Silopi, Cizre, Nusaybin, Kızıltepe yolu boyunca halkın sokağa çıkıp peşmergeyi karşılamasını, Siyasi farklılıklara rağmen bir Kürt dayanışması gerçekleştirildi şeklinde yorumladı. Ergil, peşmergenin Kobaniye geçişi ile Kürtler arasında oluşan Birliğin devamının Irak ve Suriyedeki gelişmelere bağlı olduğunun altını çizdi.<br />
<br />
Ergil, Kobaniye desteğin Türkiye sınırları dışında bir Kürt topluluktan yapılmasını Kürtler, Kobani savunmasını kendi başlarına yaptıkları ve yapmak istedikleri anlamına geldiğini ifade etti. <br />
<br />
Türkiye yönetiminin bir Kürt birliğinden memnun olmadığının altını çizen Ergil, şunları söyledi:<br />
Kürtler arasında giderek belirginleşen bir Kürt birliğinin eninde sonunda Türkiyeye bir ayrılık talebi olarak döneceği inancı var. Bu nedenle Türkiye buna sıcak bakmıyor. Türkiye kendi sınırları dışında bir özerk Kürt yönetiminin olmasını da istemiyor. Oluşacak bir oluşumun da Türkiyenin güdümünde ya da kendisine yakın hissettiği, müttefik olarak gördüğü Erbilin etkisinde olmasını istiyor.<br />
<br />
Kürdistan Bölgesine yönelik Erbil saldırıları sırasında, Türkiyenin rehinelerden dolayı yardım etmediğini, oluşan boşluğu Tahranın doldurduğunu belirten Ergil, Erbil, artık Ankaradan çok Tahranın zor durumda kendisine yardım edecek bir güç olarak görüyor dedi.<br />
↧
TEV-DEM ile ENKS, KCKyi ziyaret etti
<a href=http://rizgari.com/images/wenenuce/sanda-rojava-bi-kck-civiya.jpg><img src=http://rizgari.com/images/wenenuce/sanda-rojava-bi-kck-civiya.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a><b>Rizgarî Online/</b> TEV-DEM ile ENKS üyelerinden oluşan Rojava heyeti, Qendîl dağına giderek, KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığını ziyaret etti. Suriye Kürdleri Ulusal Konseyi (ENKS) ile Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) arasında Güney Kürdistanın Duhok kentinde varılan anlaşmanın ardından, her iki örgütten oluşan bir heyet Qendîle giderek, KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığını ziyaret etti.ENKS ve TEV-DEM heyeti, KCK yetkilileri tarafından karşılandı.KCK yetkilileri, Duhok antlaşmasını önemli bulduklarını, Rojavada Kürd birliğinin olması gerektiğini söyledi. ozgur-gundem Sitesinde yer verilen habere göre, KCK yetkilileri, Rojavaya ilişkin üzerlerine düşen her görevi yapmaya hazır olduklarını da vurguladı. Heyet adına yapılan konuşmada ise KCK yetkililerine teşekkür edilerek, Rojavada Kürt birliği için herkesin çalışması gerektiğini söyledi.
↧
Can: Türkiyenin baskıları sonucu Pêşmerge sayısı düşürüldü
<a href=http://www.kizilbayrak.net/uploads/tx_news/polat-can-ypg-AA.jpg><img src=http://www.kizilbayrak.net/uploads/tx_news/polat-can-ypg-AA.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a><b>Rizgarî Online/</b> YPG Sözcüsü Polat Can, Kobanê´ye geçen Pêşmerge gücünün sayısının büyük bir askeri etki yaratacak boyutta olmadığını ancak takdir edilesi olduğunu söylediRadikal´den MUTLU CİVİROĞLU´nun haberi:Peşmerge güçlerinin Kobani'ye geçişinden hemen önce Radikal'e konuşan YPG sözcüsü Polat Can, Türkiye 'nin peşmerge güçlerinin geçişini geciktirdiği ve sayılarını azalttığını öne sürdü. Can Kobani'ye geçen gücün askeri etki yaratacak boyutta olmadığını ancak takdir edilesi olduğunu belirtti. İşte Can'ın açıklamaları:<b> Son üç dört gündür IŞİD çok şiddetli bir şekilde saldırıyor, özellikle de Suruça açılan kapıyı almak için saldırıların sayısı arttı. Durum son olarak ne? <br />
<br />
Polat Can: </b> IŞİD üç dört gün önce bir kırılmaya uğradı ve Derezor, Rakka ve diğer taraflardan kendilerine yine yeni bir takviye, bir destek grubu geldi. Bu takviyede birkaç emir, çok sayıda yeni silah ve çok sayıda terörist vardı. Önceki çatışmalardan sonra birkaç IŞİD emiri moral kaybından dolayı geri çekilmek istedi, onların yerine yenileri geldi. Son üç gündür yoğun saldırılarının hedefi Kürdistanın kuzeyine, Suruça açılan kapıyı almaktı.Yardımlar daha önce hava yoluyla geldi fakat peşmergelerin kapıdan gelişi de gündeme düşünce, Kobanêye yardımın ulaşmaması için bütün güçlerini toplayıp kapıya saldırdılar. Üç gündür diğer cephelerde durup sadece doğu cephesine yoğunlaşmasına rağmen IŞİD bu saate kadar ilerleyemedi.Medyaya yansıtmak istedikleri başarıları tamamen yalan, çok sayıda kayıpları var. Bomba yüklü araçları patlatıp ilerlemek istediler fakat yapamadılar, sadece araçlardaki teröristler öldü bu patlamalarda. <br />
<br />
<b> Hava yoluyla yapılan yardımlar ve Türkiyenin tutumundan bahsettiniz. Bu konuyu biraz açar mısınız? Sadece Kürtler değil, birçok devlet sert bir şekilde Türkiyenin tutumunu eleştiriyor. Sizce Türkiye tam olarak ne yapmak istiyor? <br />
<br />
Polat Can: </b> Sınırı kapattılar, Amerikanın silah ulaştırmasında sorun çıkardılar, 10 gündür peşmergenin gelişi konusunda da farklı sorunlar çıkardılar. Recep Tayyip Erdoğan, bir bakıyorsunuz Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) adına konuşuyor, sonra bir bakıyorsunuz YPG adına konuşuyor, PYD adına, peşmerge adına konuşuyor. Kim Sayın Erdoğanı bu güçlerin sözcüsü yaptı acaba? Kimse açıklamalarından bir şey de anlamış değil. Kendisi bir açıklama yapıyor, sonra açıklamaya karşı yine kendisi başka bir açıklama yapıyor. <br />
<br />
<b> Fakat Türkiye aynı zamanda peşmergenin geçişine de izin veriyor? <br />
<br />
Polat Can: </b> Bu geçişe izin vermesi için on günden uzun bir süredir Türkiyenin üzerinde uluslararası büyük bir baskı var. Kobanêdeki saldırıların başladığı ilk gün Sayın Mesut Barzani peşmergenin geçişi için Türkiyeden izin istemişti. Yani bir aydan uzun bir süredir böyle bir şey var ve on günden daha uzun bir süredir peşmergeler Türkiyenin geçişe izin vermesini bekliyor. Her defasında farklı bir sorun çıkarıldı ve peşmerge sayısı da giderek düştü, sadece 150 peşmerge gelecek. Evet, peşmerge kardeşlerimizin YPGnin yanında yer alıp Kobanêde savaşması takdir edilesi bir şey fakat 150 kişinin bir birlik oluşturmayacağı unutulmamalı, bu en fazla bir askeri takım olabilir. Askeri olarak çok büyük bir etkisi yok. <br />
<br />
<b> Peki, Türkiyenin baskıları sonucu mu peşmerge sayısı düşürüldü? <br />
<br />
Polat Can: </b> Evet, Türkiyenin baskıları sonucu peşmerge sayısı düşürüldü. Çünkü kabul edilip yola çıkmalarına kadar Türkiye birçok şart sundu. Yolu açması için birçok ülke Türkiye üzerinde baskı oluşturdu ve Amerikada olaya müdahale etti. <br />
<br />
<b> Türkiyenin Amerikaya ve uluslararası güçlere karşı çıktığını söylüyorsunuz fakat öyle görülüyor ki bu karşı çıkmalar pek de etkili değil. Sizin Amerika ile ilişkileriniz devam ediyor ve büyük ülkelerin başkentlerinden YPG için olumlu kararlar çıkıyor. Yani Türkiyenin sert bir şekilde eleştirdiğiniz politikaları aslında pek etkili olmuyor mu? <br />
<br />
Polat Can: </b> Bizim yapacağımız bazı işleri geciktiriyor bu tutum. Kolaylıkla yürütülebilecek bir şey güçlükle bitiriliyor. Savaş uzuyor, biz savaşın uzamasını istemiyoruz. Kısa bir sürede Kobanêyi özgürleştirmek istiyoruz, insanlar evlerine dönsünler ve IŞİDe karşı daha sağlam bir şekilde mücadele edelim istiyoruz. <br />
<br />
<b> Uzun bir süredir ÖSO ile birlikte savaşıyorsunuz. Öte yandan Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğanın açıklamaları vardı 1300 ÖSO üyesi Kobanêyi gidecek diye. Nedir bu olayın aslı? <br />
<br />
Polat Can: </b> Birkaç noktada belirtmek istiyorum: Biz YPG ve ÖSO olarak Suriyenin birer parçasıyız. Aramızda ittifak oluşturup beraber çalışıyoruz, bu bizim kendi işimiz, yani Suriye halklarının işi bu, Erdoğanın meselesi değil. Onun ÖSO adına konuşması doğru değil. Çünkü ÖSO onun kendi sistemi, kendi komutanları var, onlar konuşabilir kendi adlarına.Hukuki olarak da yabancı bir ülkenin cumhurbaşkanının kendi ülkesindeki rejime karşı savaşan bir ordu hakkında açıklamalar yapması, kararlar alması doğru değil.İkinci bir nokta, Kürt halkını kabul eden, Suriyede insan hakları ve demokrasi için savaşan bir ordunun destekçisiyiz biz. Efrinde, Halepte, Kobanêde ve daha birçok yerde müttefikliğimiz devam ediyor. Bildiğiniz gibi bundan iki ay önce Fırat Volkanını kurmuştuk. ÖSOnun bu grupları hâlâ Fırat Volkanı adı altında Kobanêdeler ve şehit verdiler, yaralıları var. Beraber direnmeye devam ediyoruz. Fakat Erdoğanın açıklamalarından sonra Halep Askeri Konseyi Başkanı Zahir Es Sakid böyle bir kuvvetlerinin olmadığını açıkladı. Hatta rejime karşı çok kuvvetli iken cephelerini, Halepi terk edip de Kobanêye savaşmaya gelmeyeceklerini söylediler. ÖSO onlardan haberlerinin olmadığını söyledi. <br />
<br />
<b> Evet, açıklamasını bizler de okuduk. <br />
<br />
Polat Can: </b> Yine bahsedilen bu kişilerin hepsi bir yıldan iki yıldan uzun bir süredir Türkiyedeler. ÖSO ile hiçbir resmi, hukuki ilişkileri yok. Kimdir ÖSO üyeleri? Suriyede olup da rejime karşı savaşanlar. ÖSO'dan olup da Türkiyede olacaksın ve rejime karşı tek kurşun sıkmamış olacaksın, böyle olur mu? Bunu açık bir şekilde ifade ediyoruz: ÖSO ile hiçbir sorunumuz yok, kardeşiz ve demokratik bir Suriye için de mücadelemiz devam ediyor. Sadece Rojavada değil, Suriyenin tamamında çalışmalarımıza devam edeceğiz. ÖSOdan olup Kobanênin yükünü hafifletmek isteyenler varsa da Efrînde, Halepte onlarla beraber cepheler açmaya hazırız. Kobanênin batısında, yani Minbic, Bab ve Cerablus mıntıkasındaki cephelerde savaşırsak IŞİDin Kobanêdeki kuvvetinin yarısı ortadan kaldırılmış oluyor. Bu şekilde Kobanêdeki YPG ve ÖSO daha iyi bir mücadele sergilerler. Zaten Serêkaniyêde de YPG ve ÖSO grupları var, onlar da doğudan bir cephe açıp Tilebyede doğru gelebilirler. O zaman yükümüz hafiflemiş olur ve beraber daha iyi bir şekilde çalışabiliriz. Truva atı meselesi gibi herkes ÖSO adı altında kendi emellerini gerçekleştirmek isteyebilir fakat ben ÖSOyum diyen herkes ÖSO değil. Bu da iyi bilinsin istiyoruz, Nusra Cephesi de uzun bir süre 'biz ÖSOyuz' diyordu, yine bugün IŞİDe katılan birçok grup da aynı şeyi ifade ediyordu. Fakat sonradan ÖSO olmadıkları ortaya çıktı. <br />
<br />
<b> Peki, Abdülcabbar Akidinin rolü ne? Erdoğanın bahsettiği güçlerden biri de Akidi, değil mi? <br />
<br />
Polat Can: </b> Akidi daha önce Halep Askeri Meclisi başkanıydı.Sonra Nusra Cephesi ve IŞİD ile ilişkileri oldu, bunu kendisi dile getirdi. Video kayıtları var, Kürtlere karşı büyük bir savaş yürüttü, Kürtler ondan çok rahatsız. Sonra vazifesini bırakıp Türkiyeye geçti, bir-bir buçuk yıldan uzun bir süredir Türkiyede, Suriyede değil. Sonra Kürtlerle iyi ilişkiler kurmak istedi. 'Sorun değil' dedik, bizi kabul eden ve ittifak kurmak isteyen herkese kapımız açık. Bildiğiniz gibi Efrine gitti ve Genel Komutanımız Sipan Hemo ile görüşüp anlaşmaya vardı. Sonra da sadece şahsi olarak görüşmeye gittiğini açıkladı. Çünkü ÖSOda herhangi bir resmi görevi yoktu. Bir süre önce Kobanêye de geldi, savaşmak isterseniz küçük bir grubunuz gelip bize yardım edebilir dedik. Ama gerçekten 1300 kişilik bir grup varsa Bab ve Minbicda bir cephe açarsak daha iyi olur. Fakat şöyle bir şey de var, bugün ÖSO Halepte yenilgiye uğruyor, ellerinde sadece bir cephe kalmış. Eğer o cephe de giderse Halep tamamıyla ÖSOnun elinden çıkmış oluyor. Bugün ÖSO orada büyük bir mücadele veriyor, yardıma ihtiyaçları var, eğer gerçekten böyle bir güçleri varsa gitsinler orada savaşsınlar. Biz de yardım etmeye hazırız. Ama eğer niyetleri Kobanêye girip başka bir şey yapmaksa biz buna izin vermiyoruz. Çünkü aralarında farklı olanlar var, mesela İslami Cephe, ÖSOdan değil. <br />
<br />
Kobanêye gidip YPG karşısında savaşmak istiyoruz, dediler. Bunu açık bir şekilde söylediler. Akidi ile anlaştılar bundan üç gün önce İslamı Cephe lideri Zahran Aloush YPGye, Kürtlere karşı savaşmak istiyoruz, dediler. Bunlar YPGye yardım etmeye değil, tam tersine YPGye karşı savaşmaya gelmek istiyorlar. <br />
<br />
Biz o kadar akılsız mıyız ki bunca şehit bunca mücadeleden sonra Serêkaniyêyi, Efrini almak isteyen grupları Kobanêye bırakalım? Bugün kamuoyu Kobanêyi biliyor, koalisyon Kobanêye değer veriyor, bunun üzerinden koalisyon güçleriyle ilişki kurmak isterlerse biz bu ilişkiyi kurmaya da hazırız. Hatta eğer gerçekten IŞİDe ve rejime karşı savaşacaklarsa, YPGnin yanında yer alacaklarsa bize gelen yardımları paylaşmaya da hazırız. Yani bir de rejime karşı savaşan herkesle ittifak kurabiliriz anlamı çıkarılmasın bundan. Bugün Nusra Cephesi de rejime karşı savaşıyor, ittifak kurabilir miyiz? Hayır. Sonuçta terörist bir grup ve bu şekilde başka gruplar da var. Kürtleri kabul eden, Kürtlere ihtiram gösteren bütün gruplarla iyi ilişkiler kurmaya hazırız. <br />
<br />
<b> 1 Kasımda bütün dünyada IŞİDi protesto etmek, Kobanêye destek olmak için eylemler düzenlenecek. Bu küresel eylemleri ve desteği nasıl değerlendiriyorsunuz? <br />
<br />
Polat Can: </b> Bütün savaşçılarımız, arkadaşlarımız, komutanlarımız adına Kürtlerin dostu olan, demokrat, barışçı herkesi tek tek selamlıyoruz. Çok çok teşekkür ediyoruz, bu iyiliklerini, bizimle olan kalplerini hiçbir zaman unutmayacağız. Bugün Kobanê hala iki şey sayesinde direnebiliyor: YPG ve YPJ şehitleri ve dünyanın dört bir yanından Kobanêye destek veren kamuoyu. Koalisyonun Kobanêye destek vermesi yine Kürt dostları sayesinde oldu. Tekrar teşekkür ediyoruz, barışçıl, demokrat, bilinçli eylemlerin daha da yaygınlaşmasını istiyoruz. Kobanê artık sadece Kürtlerin, Suriyenin, Kürdistanın meselesi değil bütün dünyanın meselesi, barışsever ve demokrat insanların meselesi.<br />
↧
↧
Kobanê´deki direniş Kürd milleti ve tüm dünya için gurur kaynağıdır
<a href=http://rizgari.com/images/wenenuce/n-barzani-tc-ye-tesekkur-etti.jpg><img src=http://rizgari.com/images/wenenuce/n-barzani-tc-ye-tesekkur-etti.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a><b>Rizgarî Online/</b> Kürdistan Bölgesi Başbakanı Neçirvan Barzani, Pêşmergenin Kobanêye geçişini sağladığı için Türkiyeye teşekkür etti. Barzani, Kürdistan Bölgesi Hükümetinin Rojavaya yardımlarının süreceğini de ifade etti. Kürdistan Hükümeti Başbakanı Neçirvan Barzani bugün, Kürdistanın 4 parçasından gelen 42 siyasi partinin temsilcisiyle yaptığı görüşmede, Kahraman Kürd savaşçıları teröre karşı savaşıyor. Kobanê´deki direniş Kürd milleti ve tüm dünya için gurur kaynağıdır dedi.Pêşmergenin Kobanêye gidişinin zafer getirmesini dileyen Barzani Kürdistan Bölgesi Hükümetinin Rojavaya yönelik askeri ve insani yardımlarının süreceğini de ifade etti. <br />
<br />
Başbakan Barzani, teröristlerin Kobanêye yönelik saldırıları başladığından beri Kürdistan Bölgesi Başkanlığı ve Hükümetinin ABD ve koalisyon güçleriyle bağlantı halinde olduğunu hatırlattı.<br />
Rûdaw´in haberine göre, Neçirvan Barzani görüşmede, Pêşmergenin Kobanêye geçişini sağladığı için Türkiyeye teşekkür etti.<br />
↧
Şêx Cafer: Pêşmerge Kobanêdeki güç dengesini değiştirecek
<a href=http://rizgari.com/images/wenenuce/seyx-cafer-291014.jpg><img src=http://rizgari.com/images/wenenuce/seyx-cafer-291014.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a><b>Rizgarî Online/</b> Kürdistan Bölge Pêşmerge Gücü Komutanlarından Şêx Cafer, Kobanêye giden Pêşmergelerin kendileriyle birlikte modern silahlar götürdüklerini ve savaştaki dengeyi değiştirecek nitelikte olduklarını söyledi.Pêşmerge Güçlerine bağlı birliklerin Kobanêye geçişini BasNewse değerlendiren Pêşmerge Güçleri Komutanlarından Şêx Cafer, bu gücün destek birliği olduğunu ve bu amaçla savaşa katılacağını söyledi.Pêşmerge birliğinin IŞİDe karşı savaşta Kobanêde bulunan güçlerle koordineli hareket edeceğini söyleyen Şêx Cafer, ancak özgün savaş planlarını da uygulayacaklarını aktardı.Şêx, çeşitli modern silah ve teçhizatla donatılmış Pêşmerge birliğinin özel eğitimli olduğunu ve Kobanêdeki savaşın dengesini değiştirebilecek nitelikte olduğunu belirtti.<br />
<br />
Kobanêye gitmesi kararlaştırılan Pêşmerge birliğinin bu gece kente ulaşması bekleniyor.<br />
↧
Başkan Barzani: Pêşmerge savaş hukukuna bağlıdır
<a href=http://rizgari.com/images/wenenuce/baskan-barzani-toplanti-291014.jpg><img src=http://rizgari.com/images/wenenuce/baskan-barzani-toplanti-291014.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a><b>Rizgarî Online/</b> Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani, IŞİD, bu savaşta hiçbir insani ve ahlaki yasaya bağlı değil ancak Pêşmerge Güçleri savaş hukukuna bağlıdır dedi.Mesud Barzani, bugün koalisyon güçlerine bağlı ülkelerin konsolos ve temsilcileriyle bir araya geldi.Toplantıda konuşan Başkan Barzani, Pêşmergenin savaşta, insan haklarına ve sivil insanların korunmasına özen gösterdiğini, Kürdistan tarihinde Pêşmergenin, sivillere yönelik insanlık dışı hiçbir tutum ve davranışta bulunmadığını söyledi.Koalisyon güçlerinin desteğiyle Pêşmergenin önemli başarılar elde ettiğini ifade eden Başkan Barzani, Bu başarılar IŞİD teröristlerinin Musul Ovası ve işgali altındaki bölgeleri Suriyeye bağlama planını bozdu dedi.<br />
<br />
Mesut Barzani, görüşmede ayrıca, Düşmanların Pêşmerge karşısında tutunacak gücü kalmadı, bu yüzden de intihar saldırıları, mayın ve bombalı saldırılara başladı diye belirtti.<br />
<br />
Rûdaw´ın kaydettiğine göre, Selahaddin kentinde gerçekleşen toplantıda, Kürdistan Başkanlık Divanı Başkanı Fuad Hüseyin, Pêşmerge Bakanı Mustafa Seyid Kadir ve Kürdistan Bölgesi Hükümeti Sözcüsü Sefin Dizayi de hazır bulundu.<br />
<br />
<b> IŞİD Uluslararası Ceza Mahkemesinde </b><br />
Rûdaw<br />
<br />
Öte yandan Kürdistan Bölgesi Dış ilişkiler Sorumlusu Felah Mustafa, IŞİD mensuplarının Uluslararası Ceza Mahkemesinde (UCM) yargılanması için Avrupa Birliğine başvuruda bulunduklarını belirtti.<br />
<br />
Kürdistan Bölgesi Hükümetinden bir heyet, geçtiğimiz günlerde IŞİDe karşı savaşa daha fazla destek toplamak için Avrupa Birliğinin (AB) başkenti Brüksele gitti.<br />
<br />
Brükseldeki Avrupa Parlamentosu (AP) toplantılarına katılan heyet, uluslararası toplumun desteğiyle IŞİD mensuplarının Uluslararası Ceza Mahkemesinde yargılanmasını talep etti.<br />
<br />
Rûdawa konuşan Kürdistan Bölgesi Dışilişkiler Sorumlusu Felah Mustafa, IŞİDin Kürdistanda işlediği çirkin suçların unutulmadan ve belgeler eskimeden harekete geçilmesi gerektiğini belirtti.<br />
<br />
Felah Mustafa, Şuana kadar ulaştığımız belgeleri uluslararası mahkemeye sunacağız. Bu konuda uluslararası toplumu daha fazla bilgilendirmek ve yasal süreci başlatmak için çalışıyoruzdedi.<br />
<br />
Rûdawa konuşan Avrupa Parlamentosu parlamenteri Arnaud Danjean, ABDnin IŞİDe karşı düzenlediği operasyonların yeterli olmadığını ifade ederek, Ortak güvenlik politikamızın korunması için Kürdistana yardım etmemiz gerekiyor ifaddesini kullandı.<br />
<br />
Rûdawa konuşan bir diğer parlamenter Victor Boştınaru ise, Türkiyenin IŞİDe karşı mücadelede sessiz kaldığını aktaran aktararak, Ben ve diğer parlamenterler, Türkiyenin radikal gruplara karşı neden tavır almadığını ve IŞİDe karşı kurulan koalisyona neden katılmadığını araştırıyoruz şeklinde konuştu.<br />
<br />
Irak Hükümeti, 17 Temmuz 1998de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından merkezi Lahey olmak üzere kurulan "Sürekli" çalışacak Uluslararası Ceza Mahkemesini imzalamayan ülkelerden biri.<br />
↧
HDP:Saldırıyı kınıyoruz
<a href=http://cdn.internethaber.com/news/648x223/52067.jpg><img src=http://cdn.internethaber.com/news/648x223/52067.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a><b>Rizgarî Online/</b> HDP: "Diyarbakır'daki saldırıyı kınıyoruz. 29 Ekim günü Diyarbakır'da bir astsubaya yönelik saldırıyı üzüntüyle öğrendik. Bu tür saldırıları asla kabullenmediğimizi ve kınadığımızı ifade ediyoruz." HDP Merkez Yürütme Kurulu, Dîyarbekîr´de maskeli 2 kişinin silahlı saldırısı ile başından vurularak ağır yaralanan Türk astsubayı Nejdet Aydoğdu olayına ilişkin yaptığı yazılı açıklamada saldırıyı kınadıklarını belirterek, "29 Ekim günü Diyarbakır'da bir astsubaya yönelik saldırıyı üzüntüyle öğrendik. Diyarbakır'daki saldırıyı kınıyoruz. Bu tür saldırıları asla kabullenmediğimizi ve kınadığımızı ifade ediyoruz. Kendisine acil şifalar diliyoruz" denildi. <b>"KAYGI DUYMAKTA HAKLI OLDUĞUMUZU GÖSTERİYOR"</b><br />
<br />
DHA´nın haberine göre, Yapılan açıklamada, "Son günlerdeki gelişmeler, kaygı duymakta haklı olduğumuzu gösteriyor" denilerek, "Bu tür saldırıları asla kabullenmediğimizi ve kınadığımızı ifade ediyoruz. Ne yazık ki, son günlerdeki gelişmeler, kaygı duymakta haklı olduğumuzu gösteriyor. Türkiye hızla sonu belirsiz olan bir ortama sürüklenme tehlikesini yaşıyor. Gelişmelerin, toplumsal ve politik ortamı daha fazla zedelemeden ve istenmeyen sonuçlara sürüklemeden durdurulması için HDP olarak üstümüze düşeni yapma konusunda kararlıyız. Bir kez daha herkesi sağduyuya, çözüm ve barış sürecinin gereklerini yerine getirmeye, Türkiye'yi yeniden çatışmalı bir ortama sürükleyecek tutumlardan kesinlikle uzak durmaya çağırıyoruz. Kendisine acil şifalar diliyoruz" ifadelerine yer verildi."<br />
↧
↧
ABDden Pêşmerge´nin geçişine destek!
<a href=http://rizgari.com/images/wenenuce/psaki-erbil-kobani-benzetmesi.jpg><img src=http://rizgari.com/images/wenenuce/psaki-erbil-kobani-benzetmesi.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a><b>Rizgarî Online/</b> ABD Dışişleri Sözcüsü Jen Psaki, Pêşmergenin Kobanêye geçmesi için Türkiyeye baskı yaptınız mı sorusunu,Bu son görüşmelerimizin konularından biriydi diye yanıtladı. Psaki, Türkiyenin IŞİDe karşı koalisyonda rolünün arttığını da söyledi. ABD Dışişleri Bakanı Sözcüsü Jen Psaki, Özgür Kürdistan Bölgesine bağlı Pêşmergelerin, Kobanê´de IŞİDe karşı mücadele eden güçlere destek vermek için Rojava Bölgesine geçişlerini desteklediklerini söyledi. Düzenlediği basın toplantısında Psaki, Bildiğiniz gibi, Türkiye ve Irak Bölgesel Kürd Yönetimi ile yakından çalışmaktayız. Pêşmergelerin, Kobanênin ardından uzun vadede IŞİDi güçsüzleştirip, sonunda yok edilmesi çabalarını destekliyoruz dedi. Psaki, Kobanê´ye geçecek Pêşmerge sayısının 160 olduğu ve bunun IŞİD ile mücadele konusunda nasıl fark yaratacağı ile ilgili soruya verdiği yanıtta, Bu IŞİDi güçsüzleştirme ve yok etme girişimlerinin tek ögesi değil. Son haftalarda artırdığımız hava saldırıları var ki, karadaki güçlere çok yardımcı oldu IŞİDin geri çekilmesi için. Türkiye, mültecilerin sınırdan geçişine izin vermeyi sürdürdü. Karada başka bir ortağın olması kesinlikle önemli ve gerekli diye konuştu. <br />
<br />
Psaki, Türkiyenin koalisyona yalnızca askeri açıdan değil, örgütün finansal kaynaklarının kurutulması, yabancı savaşçılara karşı önlem alınması, İslam karşıtı propagandasına karşı çıkması gibi konularda sorumluluklarının arttığını belirtti.<br />
<br />
<b>Türkiyenin rolü arttı</b><br />
<br />
ABD Dışişleri Bakanı Sözcüsü Psaki, Türk Başbakanı Davutoğlu'nun BBC'ye verdiği demeçte, "Koalisyon güçleri asker yollamazsa, Türkiye de yollamaz" sözleri ile ilgili olarak, "Bu Türkiye için geçerli bir mazeret mi yoksa zaten ABD'nin böyle bir beklentisi yok mu" sorusunu da yanıtladı. Psaki, şunları söyledi: "Biz öyle görmüyoruz, ilk değerlendirmenizle ilgili söylüyorum. Açıkçası, Türkiye ve bölgedeki ülkeler ile ne tür rol oynayabileceklerine ilişkin süregelmekte olan görüşmeler var. Son birkaç haftadır Türkiye'nin rolü arttı. Biliyoruz ki bu uzun vadeli bir çaba olacak. <br />
↧
IŞİD'in Kobanê komutanı, Çeçen gelin için arkadaşını öldürmüş!
<a href=http://icube.milliyet.com.tr/170x92/2014/10/30/cecenistan-in-prensesi-isid-in-gelini-4923174.Jpeg><img src=http://icube.milliyet.com.tr/170x92/2014/10/30/cecenistan-in-prensesi-isid-in-gelini-4923174.Jpeg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a><b>Rizgarî Online/</b> Çeçen lider Kadirov'un bakanının kızı olan Seda, bir IŞİD teröristi ile evlenmek için Suriye'ye gitti. İddiaya göre, IŞİD emirlerinden Ebu Ömer, Seda'nın evlendiği ve çocukluk arkadaşı olan teröristi öldürerek onu kendi eşi yaptı. Milliyet gazetesinde yer alan habere göre,IŞİDin Kobaniye yönelik saldırısını komuta ettiği iddia edilen liderlerinden Gürcü Ebu Ömer el-Şişhani, uzunca bir süredir dünya basınının gündeminde yer alıyor. Ebu Ömerin Çeçen eşi Seda Dudurkaeva ise bugüne kadar pek basına yansımayan film gibi bir hikayeye sahip... Çeçenistan lideri Ramazan Kadirovun bakanı Asu Dudurkaevin kızı olan genç kadın, lüks içinde korunaklı bir hayat yaşıyordu. Ancak, güzelliği ile nam salan Seda, 'radikalleşmeye' başlamıştı. Genç kadın, internet üzerinden Suriyeye cihatçılara katılmaya giden bir Gürcü olan Hamzat ile tanıştı. Hamzat, IŞİD liderlerinden Ebu Ömer Şişhaninin sağ koluydu. Gürcistanın aynı kentinde büyüyen ikili, çocukluklarında da komşuydu. Bir gün Hamzat yaralandığında, Seda onun yanına gitmeye karar verdi. Türkiyedeki aracıların yardımı ile Suriyeye giden Seda, geri dönmeme kararı alarak Hamzat ile evlendi. Sedanın IŞİDe katıldığı ortaya çıkınca Kadirov, babasını fanatik kızını kontrol edemediği için kabineden attı. Kadirov, Sedanın geri dönmesini Çeçenistan için bir onur meselesi ilan etti. <br />
<br />
O sırada Hamzatın annesi Leila Açişvili, oğlu ile Skype üzerinden bağlantı kurmuş ve onu Suriyede ziyaret etmek için rızasını almıştı. Çeçen yönetimi yetkilileri, Açişvili ile iletişime geçerek Suriyeye gittiğinde Sedayı da geri getirmesini istedi. <br />
<br />
<b>Geri dönmek istemedi</b><br />
<br />
Açişvilinin Daily Beast sitesindeki anlatımına göre, Hamzat ve Seda oldukça yoksuldu. Ancak Açişviliye göre, Seda bu durumu umursamıyor ve Hamzat ile birbirlerini çok seviyor gibi görünüyorlardı. Açişvili, Sedaya ailesinin onu çağırdığını söyleyince genç kadın, "Suriyede özgür hissettiğini ve orada öleceğini" söyledi. <br />
<br />
<b>Arabası havaya uçtu</b><br />
<br />
Açişvili, Suriyeden Gürcistana döndükten 4 gün sonra Hamzatın ölüm haberi geldi. Hamzat öldükten sonra Seda da ailesinin yanına geri dönmeye karar verdi. Ancak Ebu Ömer buna izin vermedi ve bir şehidin karısının yalnız bırakılamayacağını belirterek Sedayı kendi eşi yaptı. Ancak Ebu Ömerin Hamzatı bilerek öldürdüğüne dair dedikodular yayıldı. Zira bir saldırıdan döndüğü sırada aracı havaya uçan Hamzatın ölümü şüpheli bulunuyor.<br />
↧
Peşmerge Güçleri Pirsûs´ta buluştu
<a href=http://www.basnews.com/img/?srchttp://rizgari.com/images/wenenuce/pesmerge-pirsus-ta-bulustu.jpg><img src=http://rizgari.com/images/wenenuce/pesmerge-pirsus-ta-bulustu.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a><b>Rizgarî Online/</b> Kürdistan Bölgesel Yönetimi tarafından Rojava’nın Kobanê kentine gönderilen Pêşmerge grupları, Riha’nın Pirsûs ilçesinde bir araya geldi.
Kürdistan Bölge Yönetimi tarafından Başkent Hêwlêr´den Kobanê’ye gönderilmek üzere hareket eden ağır silahlı Pêşmerge Güçleri, Pirsûs ilçesinin sınır hattındaki güzergahı kullanarak daha önce havayoluyla gelen grupla buluştu.
BasNews´in yer verdiği habere göre,“Peşmerge Güçleri’nin konvoyu, polis ve jandarma ekiplerinin yoğun güvenlik önlemi altında Mürşitpınar Sınır Kapısı yakınlarında bekleyen grubun bulunduğu özel alana giriş yaptı.<br />
<br />
Konvoyun, işlemlerin ardından Rojava’nın Kobanê kentine geçmesi bekleniyor “ <br />
↧
More Pages to Explore .....