Quantcast
Channel: Rizgari Online - Kurdish News

Erdoğan, HDP'li Milletvekillerini hedef gösterdi

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/hdp-hedefte.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/hdp-hedefte.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a><b>Rizgarî Online/</b> TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bütçe görüşmelerinde HDP'li Milletvekillerinin şahsına yönelik eleştirilerine agresif tepki göstererek, "Yasal haklarım saklıdır. Haklarında manevi tazminat davası açılacaktır. Artık bunların sığındıkları dokunulmazlığın gereği yapılmalı, bunlar yargıda gereken muameleyi görmelidir" diyerek HDP`lileri bir kez daha hedef gösterdi.Ensar Vakfı'nın 37. Olağan Genel Kurul Toplantısı'nda konuşan Erdoğan,"Bütçe görüşmelerinde yine şahsıma dil uzattılar. Neden böyle her oturumda cumhurbaşkanına saldırırlar anlamakta zorlanıyorum. <br /> <br /> Bunlar Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin inşasından başlayıp şahsımın 3 milyar dolar parası olduğu iftirasına varan bir takım hezeyanlarla meclis kürsüsünü kirlettiler. Arkadaşlarımız gereken cevabı verdiler. Ben buradan büyük iftirayı atan alçaklara diyorum ki; hukukta bir kaide var. Müddei iddiasını ispatla mükelleftir" dedi. Yasal haklarının saklı olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, iddiaları ortaya atanlar hakkında manevi tazminat davası açılacağını söyledi.<br /> <br /> Erdoğan, "Bunu ispatlamakta mükellefsin.Bu tür iftiraları bana atanlar çok oldu. Defaatle bunu söyledim. İspata davet ettim. Ana muhalefetin başındaki zata da 'ispat etmezsen alçaksın' dedim ama edemedi. Olmayan şey ispat edilmez ki, olan şey ispat edilir" diyerek kendini savundu.<br /> <br /> HDP'li vekillerin, bölge halkının gözünde itibarı kalmadığını iddia eden Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:<br /> <br /> "Meclisteki siyasetçi görünümlü terör örgütü yandaşlarının bölge halkı nezdinde hiçbir itibarı kalmamıştır. Artık bunların sığındıkları dokunulmazlığın gereği yapılmalı, bunlar yargıda gereken muameleyi görmelidir. Bunlara, siyaseten canlı bomba gibi hareket etmesinin hesabını sormak için gereken yapılmalıdır. Bunlar milletvekili gibi değil; yanlarında çalıştırdıkları elemanlara varıncaya kadar hepsi Kandil'in talimatıyla gelenlerdir."<br />

Ankara: Boru hattında 1’den fazla bomba…

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/hatta-bomba.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/hatta-bomba.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> Türk yönetimi , Kürdistan petrolünü taşıyan hatta birden fazla bomba düzeneğine rastlandığını duyurdu.Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın resmi web sayfasından bugün, “Kerkük - Yumurtalık Boru Hattı İle İlgili Açıklama” başlıklı bir duyuru yayımlandı.“Kerkük-Yumurtalık boru hattı üzerinden Irak’tan ülkemize gerçekleştirilmekte olan ham petrol sevkiyatı, terör örgütü PKK'nın sabotajları ve alınan geçici güvenlik tedbirleri çerçevesinde 17 Şubat 2016 tarihinde durdurulduğunu” bildiren bakanlık, duyuruda şu satırlara yer verdi: Son olarak 25 Şubat 2016 tarihinde İdil İlçesinde bulunan boru hattının yaklaşık 65,4. kilometresinde terör örgütü tarafından patlama gerçekleştirilmiştir. Petrol akışının durdurulması nedeniyle yangın yaşanmamıştır. Ancak 40" ve 46" çapındaki borularda hasar meydana gelmiştir.<br /> <br /> Ayrıca güvenlik güçlerimiz hat üzerinde birden fazla noktada bombalı düzenek tespit etmişlerdir. <br /> <br /> Yaşanan gelişmeler terör örgütünün bölgesel istikrarı ve işbirliklerini hedef almak için her tür girişimde bulunabileceğini, uluslararası ticaret için büyük bir tehdit olduğunu bir kez daha göstermiştir.<br />  <br /> Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'nin en önemli gelir kaynağı olan Kerkük-Yumurtalık petrol hattına yapılan bu saldırılar, terör örgütü PKK'nın bölgedeki Kürtlerin refahı ve geleceği için en büyük engel olduğunu ispat etmiştir. <br /> <br /> Boru hattında yaşanan hasarın ivedilikle giderilmesi için çalışmalar başlatılmış, hattın güvenliği için de gerekli önlemler alınmıştır. Sevkiyatın en kısa zamanda tekrar başlatılması öngörülmektedir.”<br /> <br /> <i>Kaynak:Rûdaw</i>

Krallık’tan ‘KÜRDİSTAN’ ayrıcalığı!

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/vize-yok.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/vize-yok.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a>Ürdün’ün Kürdistan Bölgesi halkı için vize uygulamasını kaldırdığı iddia edilirken, resmi makamlar “Konu ile ilgili henüz talimat almadıklarını” bildirdi.Uluslararası Kraliçe Aliye Havalimanı’nın internet sayfasından yer alan açıklamaya göre, Kürdistan Bölgesi, “Vize uygulaması gerektirmeyen ülkeler” listesine alındı.Açıklamada, “Kürdistan halkı vizesiz olarak ülkeye girebilecek” denildi.Irak’ın diğer vatandaşları ile İran vatandaşlarının vizesiz ülkeye giremeyeceği belirtilen açıklamada, vize istenen ülkeler şöyle sıralandı:“Afganistan, Bangladeş, Kamboçya, Irak, İran, Manolya, Myanmar, Nepal, Pakistan, Papua Yeni Gine, Filipinler, Srilanka, Vietnam.”<b>Başkonsolosluk: Yazı gelmedi</b><br />  <br /> Rûdaw’a konuşan Ürdün Haşimi Krallığı Erbil Başkonsolosu Velid Kazaz, konu ile ilgili kararın kendilerine ulaşmadığını söyledi.<br />  <br /> Kazaz, “Vize uygulaması devam ediyor. Ancak her zaman bize başvuran Kürdistan Bölgesi halkının işlerini hızlandırmaya çalıştık” dedi.<br />  <br /> Rûdaw’a konuşan Kürdistan Bölgesi Dışilişkiler Ofisi’nden Tofik Rahman, konu ile iligili henüz yazılı olarak bilgilendirilmediklerini söyledi.<br />  <br /> Tofik Rahman, geçen haftaya kadar Kürdistan Bölgesi’nden Ürdün’e vizeyle seyahat edildiğini dile getirdi.<br />  <br /> Erbil - Amman arasındaki ticari ilişkilerin yanısıra, Kürdistan Bölgesi’nde çok sayıda kişi sağlık turizmi kapsamında Ürdün’e gidiyor.<br />  <br /> Ürdün ayrıca Kürdsitan Bölgesi’nin en fazla gıda maddeleri ithal ettiği ülkeler arasında yer alıyor.<br /> <br /> <i>Kaynak:Rûdaw</i>

ITC: ABD, dün destek vermeseydi...

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/isid-tehlikeli.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/isid-tehlikeli.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a><b>Rizgarî Online/</b> Irak Türkmen Cephesi(ITC) Başkanı Erşat Salihi, terör örgütü IŞİD'in dün gece Kerkük'ün Taze kasabasına saldırdığı, ABD savaş uçaklarının yardımıyla büyük bir faciadan dönüldüğünü söyledi. Kasabaya üç koldan bomba yüklü araçlarla saldırı başlatan  IŞİD'in ABD savaş uçakları, Pêşmerge ve gönüllü Türkmen kuvvetlerinin karşı koymasıyla püskürtüldüğü ifade edildi. Salihi, saldırı ihbarı üzerine Irak ordusundan da yardım istediklerini fakat, kendilerine olumlu cevap verilmediğini dile getirdi. Cihan Haber Ajansı'na konuşan ITC Başkanı ve Kerkük Milletvekili Salihi, "ABD'nin desteği olmasaydı, IŞİD bugün Kerkük'te bir tehlikeydi."dedi. ITC Başkanı, Irak Türkmenleri için IŞİD tehlikesinin hala devam ettiğini vurguladı. <br /> <br /> Gönüllü Türkmen Kuvvetleri(Elkaim)Tugayı Komutanı Zeki Kemal ise, Taze kasabasına sızmak isteyen IŞİD elemanlarının, geride 30 ölü bırakarak kaçtıklarını dile getirdi. Kemal Pêşmerge'den de destek aldıklarını dile getirdi.  <br /> <br />

Ricciardone: PYD, PKK'nin bir parçası ve ABD bunu anlamalı

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/ric-pyd.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/ric-pyd.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a>Washington’da başlayan 36. Yıllık Türk-Amerikan Konferansı’nda konuşan  ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Francis J. Ricciardone, “Amerikalılar, PYD’nin, PKK’nin bir parçası olduğunu anlamalı. Böyle bir şey yokmuş gibi davranmanın hiçbir mantığı yok’’ dedi.Türk-Amerikan Dernekleri Asamblesi’nin (ATAA) düzenlediği konferansın ilk gününde özellikle Türk-Amerikan ilişkilerinin masaya yatırıldığı paneller düzenlendi. Konferansın açılış oturumunda söz alan Atlantik Konseyi Başkan Yardımcısı, ABD’nin bir önceki Ankara Büyükelçisi Ricciardone, Türk-Amerikan ilişkilerinde PYD anlaşmazlığından kaynaklı gerilime işaret ederek, özellikle bu zamanda diplomasinin büyük önem taşıdığını belirtti.Türkiye’de resmi söylemler ve kamuoyunda, ABD’nin PKK’nin tarafında görülmesinin nedenlerini anlayabildiğini, ancak bunun hiçbir zaman söz konusu olmadığını kaydeden Ricciardone, “Türkiye’nin bölgesinde zaten yeteri kadar düşmana sahip olduğu bir ortamda” Türk politikacıların ABD düşmanlığını besleyen davranışlar sergilemesinin iki ülke çıkarına hizmet etmediğini vurguladı.<br />  <br /> <b>‘PYD Türkiye’nin düşmanı olmadığını göstermeli’</b><br />  <br /> Amerikan yönetimine de mesajlar veren Ricciardone, “Amerika açısından bakarsak, IŞİD’i yenilgiye uğratmak önemli, bunda hiçbir şüphe yok. Türklerin de bunu istediğine eminim. IŞİD’i stratejik odak noktamız yaparsak büyük stratejinin parçası olarak dikkat gerektiren diğer bazı şeylere ilgimizi asgariye indiririz. Anlık taktiksel müttefiklere bakıp bölgemizde ABD’nin bazı stratejik çıkarlarını gözden kaçırırız” diye konuştu.<br />  <br /> Buradan sözü ABD’nin PYD ile işbirliğine getiren Ricciardone, PYD’nin en azından PKK’den farkını sözle ifade ettiğini ancak bunun yeterli olmadığını, PYD’nin Türkiye’nin düşmanı olmadığını eylemlerle ortaya koyması gerektiğini söyledi.<br />  <br /> Ricciardone, “Amerikalılar da PYD’nin PKK’nin bir parçası olduğunu anlamalı. Böyle bir şey yokmuş gibi davranmanın hiçbir mantığı yok. PKK Türkiye Cumhuriyeti’nin silahlı bir düşmanı ve Türkiye Cumhuriyeti de NATO müttefiki. Bu, PKK ve ABD açısından denklemi çok net hale getiriyor” dedi.<br />  <br /> ABD’nin PYD ile, ya da Türkiye’nin bir düşmanıyla bağlantılı bir grupla birlikte çalışacaksa, bu grubun iyi niyet taşıdığını göstermesini sağlaması gerektiğini kaydeden Ricciardone, Türk ve Amerikalı diplomatlarının bu yaşanan gerilimi çözebilecek kapasitede olduğunu da ifade etti.<br /> <br /> <i>Kaynak:BasNews </i>

ABD ve PYD arasında ‘öncelik’ anlaşmazlığı

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/usa-pyd-sorun.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/usa-pyd-sorun.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> IŞİD’in işgalinden kurtarılması gereken öncelikli bölgeler konusunda PYD ile ABD arasında çelişki yaşandığı ileri sürülüyor. PYD’nin, Fırat’ın batısındaki bölgeleri kurtarmak istediği buna karşılık ABD’nin ise, Rakka’ya öncelik verilmesini talep ettiği belirtiliyor.BasNews’in PYD’ye yakın kaynaklardan edindiği bilgiye göre; PYD yönetimi ile ABD arasında Kürd güçlerinin IŞİD işgalinden kurtarılması gereken bölgelerin önceliği konusunda anlaşmazlık olduğu belirtiliyor.Adının açıklanmasını istemeyen bir PYD yönetcisi, ABD’li yetkililerin, YPG’den Obama’nın görev süresi dolmadan IŞİD’in başkent olarak ilan ettiği Rakka’yı kurtarmasını istediği ancak YPG’nin, Fırat’ın batısında kalan bölgeleri IŞİD’den temizlemeyi amaçladığını söyledi.<br />  <br /> PYD’li yetkili, Rakka’ya yapılacak saldırının başarı olasılığının düşük olduğunu belirterek,‘‘Öncelikle Fırat’ın batısındaki Cereblus, Menbic ve Azez’in kurtarılması ile Efrîn üzerindeki kuşatmanın kırılması gerekiyor. Cizîr, Kobanê ve Efrin kantonlarının birleşmesine öncelik veriyoruz’’ dedi.<br /> <br /> <i>Kaynak:BasNews </i>

''Ortadoğu'da Değişim Zamanı'' paneli başladı

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/panel-basnews.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/panel-basnews.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> Gazetemiz BasHaber / BasNûçe'nin düzenlediği "Ortadoğu'da Değişim Zamanı, Li Rojhilata Navîn Dema Guherînê" isimli paneli başladı. Ankara Princess Otel’de düzenlenen panele, Almanya'dan eski Bingöl Belediye Başkanı Said Aymaz, Kürd Yazar Naci Kutlay ve çok sayıda yazar, akademisyenin yanı sıra Güney Kürdistan'da bulunan Selahaddin Üniversitesi'nden de akademisyenlerin içinde yer aldığı 15 kişilik bir heyet katıldı. Moderatörlüğünü Prof. Dr. Bilal Sambur'un yaptığı panel Kürdçe ve Türkçe yapılan konuşmalarla devam ediyor. <b> '21. yüzyıl Kürdlerin yüzyılıdır'</b><br />  <br /> Panelde ilk konuşan Gazeteci Ali Bayramoğlu, "1. Dünya Savaşı sonrası 4'de bölünen Kürdistan, Irak ve Suriye'deki son gelişmelerle birlikte sosyolojik olarak bir yaşam alanı bulmuştur. Bunlar Kürd tahayyülünü bir şekilde etkiledi. Gerek Irak'taki Kürdistan Bölgesi'nde, gerek Rojava'da yönetim kazanmış Kürdlerin, en önemli özelliği seküler olmasıdır. Bugün Ortadoğu'da 21. yüzyıl Kürdlerin yüzyılıdır" diye konuştu. <br /> <br /> <b> 'Kürdlerdeki en büyük değişim birbiriyle savaşmanın ihanet sayılmasıdır'</b><br />  <br /> Bayramoğlu'nun ardından söz alan Dr. Azru Yılmaz, Ortadoğu’da değişmeyen unsurlar olduğunu belirterek, Kürdlerin de bu çerçevede Suriye ve Irak'ta doğrudan muhatap alındığına işaret etti.<br />  <br /> Kürd siyasal parti ve bölgesel aktörlerin değişmediğini de sözlerine ekleyen Yılmaz, “Kürd siyasi partiler ölçeğinde 90’ların başında yeniden güç dengesinin yaşandığı döneminde 'birakujî' dönemi vardı.  90’ların sonunda müdahale sonrası Kürdlerde görülen en önemli değişim birbiriyle savaşmanın ihanet sayılmasıdır. Kürdlerin önünde bir misyonun geliştiğini görüyoruz" dedi.<br /> <br /> <i>Kaynak:BasNews </i>

Gorran’dan KDP’ye: Hazır değiliz!

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/gor-pdk-ret.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/gor-pdk-ret.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> Başbakan Neçirvan Barzani, Değişim Hareketi’nin (Gorran) KDP’yle görüşmeye “hazır olmadığını” bildirdiğini söyledi.KDP Genel Başkanı Yardımcısı ve Başbakan Barzani, bugün Erbil'e bağlı Pirmam (Selahaddin) ilçesindeki Başkanlık Ofisi'nde, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) toplantısı sonrasında basına açıklamalarda bulundu. KDP’nin Gorran yetkililerden randevu talep ettiğini belirten Neçirvan Barzani, “Yaşananlar konusunda Gorran dahil, tüm taraflarla görüşmek istedik. Ancak Goran görüşme için hazır olmadığını söyledi. Onlar hazır değilse hiçbir şekilde çözüm konusunda ilerleme sağlanamaz” diye konuştu.“Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ile KDP hükümeti yeniden kurabilecek mi?” sorusuna ise Başbakan Barzani, “KYB’li yetkililerle görüşüyoruz ve gelecek hafta da toplantı yapacağız” cevabını verdi.<br />  <br /> Başbakan, aylık 700 - 750 milyon dolar tutan maaşları üstlenmeleri halinde, Kürt petrolünü Merkezi Irak Hükümeti’ne vermeye hazır olduklarını da yineledi.<br />  <br /> KDP yönetiminin bugünkü toplantısına partinin lideri olan Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani başkanlık etti.<br />  <br /> Goran Hareketi geçen hafta yaptığı açıklamada, Kürdistan Bölgesi’nde durum normalleşmediği sürece KDP’yle görüşmeyeceklerini açıklamıştı.<br /> <br /> <i>Kaynak:Rûdaw</i>

YNK: Sorunların çözümü için PDK ile anlaşmamız gerekiyor

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/ynk-anlasma.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/ynk-anlasma.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> YNK yöneticilerinden Helo Pênciwênî, tüm tarafları masa başına toplayacak güçlü bir inisiyatifin öne çıkması gerektiğini belirterek,‘‘Kürdistan Bölgesi’ndeki koşullar PDK ile anlaşmaya varmamızı zorunlu kılıyor. Şimdiki duruma ancak bu şekilde çözüm bulabiliriz’’ dedi.Kürdistan Yurtseverler Birliği  (YNK) yöneticilerinden Helo Pênciwênî, Kürdistan Bölgesi’ndeki siyasi krize ilişkin olarak,‘‘Bu dönemde tüm tarafları masa başına toplayacak güçlü bir inisiyatifin öne çıkması gerekiyor’’ dedi.BasNews’e konuşan YNK yöneticisi Helo Pênciwênî,‘‘YNK tüm görüşmelerini, Kürdistan’daki sorunları çözme amacıyla gerçekleştiriyor. Görüşmelerini bir partiye yakın veya uzak olma temelinde yapmıyor’’  açıklamasında bulundu.<br /> Helo Pênciwênî, ‘‘Kürdistan Bölgesi’ndeki koşullar PDK ile anlaşmaya varmamızı zorunlu kılıyor. Şimdiki duruma ancak bu şekilde çözüm bulabiliriz. Kararları bir parti almıyor. Süleymaniye’deki gelişmeler nedeniyle de YNK ve Goran’ın yakınlaşması gerekiyor’’ şeklinde konuştu.<br /> <br /> Tüm siyasi partilerin krizin çözümü için müzakere sürecine dâhil olması gerektiğine vurgu yapan Helo Pênciwênî,‘‘PDK, Gorran Hareketi’ni bu sürece dahil etmek için harekete geçmelidir. Bu süreçte tüm tarafları bir araya getirecek güçlü bir inisiyatifin öne çıkması gerekiyor’’ dedi.<br /> <br /> <i>Kaynak:BasNews</i>

Başbakan Barzani’den müjde!

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/barzani-mujde.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/barzani-mujde.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> Başbakanı Neçirvan Barzani, bu yılın Şubat ayı maaşlarının yakında ödeneceğini söyledi. Başbakan Neçirvan Barzani, bugün basına yaptığı açıklamada, yakın zamanda Maliye Bakanlığı’nın Şubat ayı maaşlarını ödeyeceği müjdesini verdi.Kürdistan Bölgesi’nde petrol ihracatının son bir haftadır durmasının bu ayın maaşlarının ödenmesine engel olmadığını belirten Neçirvan Barzani, şöyle konuştu:“Petrol ihracatının durması genel anlamda Kürdistan Bölgesi’nin gelirini etkileyebilir. Ancak bizler Şubat ayı maaşlarının ödeneceğine dair teminat verdik. Yakında ödenecek” dedi.Merkezi Irak Hükümeti, 2014’ün Ocak ayından bu yana Kürdistan Bölgesi’nin bütçe payı ile memur maaşlarını göndermiyor.<br />  <br /> IŞİD’le mücadele eden başkent Erbil, petrol fiyatlarının düşmesinden dolayı derin ekonomik kriz yaşıyor.<br />  <br /> Mali krizden dolayı biriken 5 aylık maaşlar, kriz atladıldıktan sonra ödenecek.<br />  <br /> 2016 Ocak ayı maaşları ise ödendi.<br /> <br /> <b>Barzani: PKK yaptı diyemem!</b><br />  <br /> Başbakan Nerçirvan Barzani, geçtiğimiz günlerde Riha’da Kerkük - Yumurtalık Petrol Boru Hattı’nın patlatıldığı tartışmaları konusunda, “Borunun patlatılıp patlatılmadığı, veya bu eylemin PKK tarafından yapılıp yapılmadığı konusunda bir iddiada bulunamam” dedi.<br />  <br /> Yaklaşık 10 günden beridir Kürdistan Bölgesi’nden Türkiye’nin Ceyhan Limanı’na petrol ihracatı yapılamıyor.<br />  <br /> Boru hattı, 16 Şubat’ta, Riha´nın Farqîn ilçesinde delinmişti.<br />  <br /> Olayın duyulmasının ardından bütün gözler Kürdistan İşçi Partisi’ne (PKK) çevrilmişti.<br />  <br /> PKK’yi de kapsayan Kürdistan Topluluklar Birliği (KSK) Sözcüsü Demhat Agit, eylemin kendileri tarafından yapılmadığını ve kimin yaptığı hakkında da bilgileri olmadığını söylemişti.<br />  <br /> Başbakan Barzani, bugün Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) toplantısı sonrası kameraların karşısına geçti.<br />  <br /> Rûdaw muhabirinin sorusu üzerine barzani, “Borunun patlatılıp patlatılmadığı veya bu eylemin PKK tarafından yapılıp yapılmadığı konusunda bir iddiada bulunamam” dedi.<br />  <br /> Barzani, “Boru patlatıldı mı bilmiyorum ama boru delinmiş ve petrol sızıyor. Eğer sorunuz ‘PKK mi yaptı?’ yönündeyse, ben PKK yaptı diye bir şey söyleyemem” ifadelerini kullandı.<br />  <br /> Rûdaw’a konuşan İmar ve İskan Bakanı Derbaz Kosret Resul, boru hattının patlaması nedeniyle, Kürdistan Bölgesi’nin günlük 14-15 milyon dolar aralığında zarar ettiğini belirtmişti.<br />  <br /> <b>Erbil’den kınama!</b><br />  <br /> Doğal Kaynaklar Bakanlığı, 18 Şubat’ta Kürdistan Bölgesi’nden Türkiye’ye uzanan petrol boru hattına yapılan saldırıyı kınamıştı.<br />  <br /> Açıklamada, bu saldırıların Kürdistan Bölgesi halkının hayatını olumsuz etkilediğine değinilerek, şöyle denildi:<br />  <br /> “IŞİD’le mücadele eden peşmergelerin ve diğer güvenlik görevlilerinin maaşlarını binbir zorlukla sağlamaya çalışıyoruz. Petrol gelirleri zaten çok azaldı. Bu saldırılar terörle mücadeleyi daha da zor kılacaktır. Yapılan saldırıyı kınıyoruz!”<br />  <br /> Açıklamada, Türkiye’den, petrol boru hatlarının daha iyi korunması talebinde bulunulmuştu.<br />  <br /> <b>Hükümet Sözcüsü’nden PKK’ye uyarı</b><br />  <br /> Hükümet Sözcüsü Sefin Dizayi, Türkiye’ye giden petrol boru hattına yapılan saldırı konusunda PKK’yi uyardıklarını söyledi.<br />  <br /> Rûdaw’a Sefin Dizayi, “PKK’yi yaptıklarının yanlış olduğu ve halkın parasına el uzattıkları konusunda uyardık” dedi.<br />  <br /> Yaşanan krizler konusunda bazı sebeplerin Kürdistan Bölgesi’nin iradesi dışında geliştiğini söyleyen Dizayi, “Günlük ihraç edilen 600 bin varil petrolden aylık 450 milyar dinar (yaklaşık 368 milyon dolar) elde ediliyor. IŞİD savaşı öncesi iç gelir aylık 300 milyar dinar (245 milyon 300 bin dolar) dolayındaydı, şimdi ise 120 milyar dinar (98 milyon 119 bin dolar)” diye konuştu.<br />  <br /> PKK’nin daha önce de petrol boru hattına saldırdığını hatırlatan Dizayi, “KCK Sözcüsü de açık bir şekilde Kürdistan Bölgesi ile Türkiye arasındaki anlaşmayı tehdit etti. Bu açıdan PKK sorumludur” ifadelerini kullandı.<br />  <br /> Hükümeti Sözcüsü şöyle devam etti:<br />  <br /> “Urfa ve Mardin il sırınıları içerisinde boru hattının etrafına mayınlar döşenmiş. Bu yüzden ekiplerin boruya ulaşması daha zor. Bölgede başka boru hatları olduğu halde neden sadece Kürdistan Bölgesi’ninki hedef alınıyor?”<br />  <br /> <b>KCK: Karşı dururuz!</b><br />  <br /> PKK’yi de kapsayan Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK), Kürdistan Bölgesi ile Türkiye arasındaki doğalgaz planına izin vermeyeceklerini duyurdu.<br />  <br /> PKK medyasına dün konuşan KCK Dışilişkiler Komitesi Sözcüsü Demhat Agit, Türkiye ile Kürdistan Bölgesi arasındaki petrol ve doğalgaz anlaşmalarına ilişkin olarak da, “Kürt yeraltı kaynaklarının Türkiye hükümetine ya da AKP yönetimine bir can damarı olarak kullandırılmak istendiği” iddiasında bulundu.<br />  <br />  Türkiye’nin “açıktan Kürt düşmanlığını yaptığını”, “Rojava’ya amborgo uyguladığını” belirten Agit, şunları ekledi:<br />  <br />  “Hergün ölüm haberleri, katliam haberleri geliyor. Buna rağmen Türkiye’yi tekrardan güçlendirecek ve ayağa kaldıracak bir anlaşmayı biz kabul edemeyiz. Özellikle bu doğalgaz anlaşmasıyla beraber, eğer böyle bir plan varsa, biz bu şekilde Kuzey Kürdistan halkının çıkarlarını, hayatını tehlikeye sokacak bir anlaşmayı kabul edemeyiz, bunun karşısında dururuz.<br />  <br /> Çünkü bu konuda bize hiçbir bilgi verilmeden, hiç haber verilmeden, yok sayılarak, yani sanki Kuzey Kürdistan’da hiçbir Kürt hareketi yokmuş gibi, orada bir katliam ve bunun karşısında bir direniş yaşanmıyormuş gibi böyle bir ilişkiye girmenin Kürt ulusal birliğine ve amaçlarına hizmet ettiğinden kaygı duymaktayız. Bunun giderilmesini de istiyoruz.” <br />  <br /> <b>Geçen yılki saldırı</b><br />  <br /> 29 Temmuz 2015’te Şırnak’ın Cizre ilçesinde Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattına sabotaj düzenlenmiş ve PKK’nin askeri kanadı Halk Savunma Güçleri (HPG), resmi internet sayfasında yaptığı açıklamada saldırıyı üstlenmişti.<br />  <br /> HPG’den daah sonra yaptığı açıklamada ise, “29 Temmuz günü Şırnak'ın Silopi ilçesinde yerel birlikler tarafından kendi inisiyatifleri ile bir sabotaj eylemi düzenlenmişti” duyurusunu yapmıştı. <br />  <br /> <b>Erbil’den sert tepki</b><br />  <br /> Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nden, 29 Temmuz’daki sabotajın ardından yapılan açıklamada, sabotaj şiddetle kınanarak, “PKK’den Güney Kürdistan’a düşmanlık etmekten vazgeçmesi ve bu tür olayları tekrarlamaması” istenmişti.<br />   <br />  <br /> PKK’nin, “Kürt milletinin rızkını sabote ettiği” belirtilen açıklamada, tüm siyasi taraflardan saldırıyı mahkum etmeleri istenmişti.<br />  <br />  Sabotaj, Kürdistan Parlamentosu ve siyasi partiler tarafından da kınanmıştı.<br />  <br /> <b>Midyat’ta mayınlı saldırı</b><br />  <br /> Mardin'in Midyat ilçesinde 2 Ağustos 2015’te, Şenköy ve Gelinkaya mahallelerinden geçen Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru Hattı'nın güvenliğini sağlayan askerlerin bulunduğu aracın geçişi sırasında, bir grup tarafından yola döşenen mayın patlamıştı.<br />  <br />  Olayda 1 asker hayatını kaybetmişti. <br />  <br /> <b>Foreign Policy: Kürtler’in şahdamarı</b><br />  <br />  Amerika’da yayımlanan Foreign Policy dergisi, aynı tarihlerde, “Mesud Barzani’nin petrolü Türkiye’nin yardımıyla ihraç etmesi, tamamen bağımsızlık rüyasını gerçekleştirme amacına yöneliktir” diye yazdı.<br />  <br /> Derginin haberinde, Erbil'in, günlük 400 bin varil petrolü Kerkük – Yumurtalık hattından ihraç ettiği ve bu yolun aksamasının “ağır bir yük” anlamına geldiği belirtildi.<br />  <br /> Haberde, Kerkük – Yumurtalık Petrol Boru Hattı, “Kürtler’in ekonomik şahdamarı” olarak tanımlandı.<br />  <br /> Dergide, Kerkük – Yumurtalık Petrol Boru Hattı’nın Kürtler açısından çok büyük bir öneme sahip olduğu vurgulanarak, “Bu saldırı her ne kadar Türkiye’ye yapılmış gibi görünse de, aynı zamanda Kürtler’e karşı yapılan bir saldırıdır” denildi.<br />  <br /> Kürt petrolü, Kerkük - Yumurtalık Petrol Boru Hattı üzerinden, Türkiye'nin Ceyhan Limanı'na ulaşıyor.<br />  <br /> Petrol, buradan dünya piyasalarına ihraç ediliyor. <br /> <br /> <i>Kaynak:Rûdaw</i>

Kürd aydınlarından Birlik Köprüsü!

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/birlik-diasp.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/birlik-diasp.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> Kürdistan’dan ve dünyanın dört bir yanından Kürd aydınları, "Gidişatı gerçekçi biçimde değerlendirmek, yararlı stratejik fikirler üretmek, siyasi oluşumlara entelektüel destek sunmak" amaçlarıyla bir konferans düzenleyecek.Kürd Aydın İnisiyatifi Hazırlık Komitesi tarafından yapılan açıklamada, "Ülkesi işgal altında olan, anadilde eğitim dahil doğuştan gelen tüm hakları inkar edilen Kürdistan’ın çocuklarıyız“ denildi. Sokağa çıkma yasakları ve operasyonlara değinilen açıklamada, Dünyadaki ve özellikle Avrupa’daki Kürd aydınların bir kurumsallaşma çabası içinde bulunmasının tarihsel bir zorunluluk olduğu belirtildi.Açıklamada şu ifadelere de yer verildi:<br /> <br /> "Kürd halkının parçalanmışlığı, sömürge koşulları ve dünyaya dağılması sonucunda Avrupa’da bir Kürd diasporası oluştu. Bugün Kürd aydınların birlik içinde olması her zamankinden daha vaciptir.Kürdistan’ın her dört parçasında sürmekte olan özgürlük mücadelesi karşısındaki aydın sorumluluğu ile halkımızın toplumsal aydınlanmasına katkı sunan, ulusal haklarını savunan örgütlü bir yapıya ivedi bir ihtiyaç kaçınılmazdır.<br />  <br /> Partilerin, siyasi örgüt ve kurumların işlevleri farklıdır; fakat konferansa temsilci gönderebilirler. Siyasi kurumlar ulusal çıkarların yanı sıra örgütsel varlık göstermek için örgütsel-partisel çıkarlarını da fazlasıyla düşünür ve kollarlar.<br />  <br /> Aydınlar ise bu zorlu süreçte ulusal değerleri, ulusal kurtuluşu, ulusal birliği ve toplumsal aydınlanmayı her şeyin üstünde tutarlar. Kürd aydınları, kısa vadede neler yapabilir?<br /> <br /> Kürd halkının ciddi bir asimilasyon ve hatta katliam ile karşı karşıya olduğunun bilinciyle, partiler arası birliği savunarak Kürdistan’ın herhangi bir parçasında gelişen ulusal davaya moral destek ve perspektif sunmanın yanı sıra, parçalar ve partiler arası köprü rolünü oynayabilir.<br />  <br /> Bu saydıklarımız ve daha da önemli ve ivedi görülecek önermeler için bir konferansa ihtiyaç vardır. Hazırlık komitesinin sunduğu bu deklarasyonu imzalayan aydınların biraraya gelerek birleşmelerini ve kurumlaşmalarını öneriyoruz. "<br />  <br /> <b>İnisiyatifi imzaları ile destekleyen aydınlar şöyle:</b><br /> <br /> Ahmet Kahraman: nivîskar / yazar. Almanya<br /> <br /> Ahmet Tan: helbestvan / şair. Dersim, Kürdistan<br /> <br /> Ahmet Önal: nivîskar / yazar. Bingöl, Bakûrê Kurdistanê.<br /> <br /> Ahmedê Hepo: nivîskar / yazar. Azerbaycan<br /> <br /> Adil Harmancı: nivîskar / yazar. Wan, Kurdistan<br /> <br /> Agirî Soran rojnamevan / gazeteci. Frankfurt, Almanya<br /> <br /> Ali Kızıl: nivîskar / yazar. Fransa<br /> <br /> Aydın Dere: nivîskar / yazar. Norveç  <br /> <br /> Azad Yaşar: nivîskar / yazar. Fransa<br /> <br /> Bahoz Şavata:  nivîskar / yazar. Meletî, Kurdistan<br /> <br /> Barî Teyfur: helbestvan / şair. Azerbaycan<br /> <br /> Bariyê Bala: helbestvan / şair. Almaatı, Kazaxistan<br /> <br /> Bêlla Sturkî – rojnemeger / gazeteci. Tiflis, Gurcistan<br /> <br /> Cemil Casim Kılıç: nivîskar / yazar. Fransa<br /> <br /> Cesim İlhan: rojnemeger / gazeteci. Bakûrê Kurdistanê / Kuzey Kurdistan <br /> <br /> Davut Kurun: nivîskar / yazar. Fransa<br /> <br /> Dursun Ali Küçük: nivîskar / yazar. Dersim, Bakûrê <br /> Kurdistanê / Kuzey Kurdistan<br /> <br /> Edip Yüksel: feylesof, nivîskar. Emrîka / ABD <br /> <br /> Esgerê Boyîk: nivîskar, helbestvan / yazar, şair. Êrivan, Ermenistan<br /> <br /> Ezîzê Ziyo Bedirxan: profesor, lêkolîner / profesör, araştırmacı. Almaatı, Kazaxistan<br /> <br /> Fikret Yaşar: nivîskar / yazar. Gever, Kurdistan<br /> <br /> Filiz Heyv Roj: rojnamevan / gazeteci. Batman, Kurdistan<br /> <br /> Ganime Güler - nivîskar / yazar. Adana, Türkiye<br /> <br /> Hazal Peker: rojnemeger / gazeteci. Belçika <br /> <br /> Haydar Işık: nivîskar / yazar. Almanya<br /> <br /> Hejare Şamil: nivîskar / yazar. Moskow, Rusya.<br /> <br /> Hesenê Evdo: doçent. Almaatı, Kazakistan<br /> <br /> Hüseyin Turhallı: nivîskar / yazar. Almanya<br /> <br /> Hasan Hüseyin Deniz: nivîskar / yazar. İsveç<br /> <br /> İbrahim Gürbüz:  nivîskar / yazar. İstanbul, Türkiye<br /> <br /> İbrahim Halil Baran: nivîskar / yazar. Ankara, Türkiye<br /> <br /> İpek Bayrak: nivîskar, helbestvan / yazar, şair. Hollanda<br /> <br /> İrfan Babaoğlu: nivîskar / yazar. Amed, Kurdistan<br /> <br /> İsak Tepe: nivîskar / yazar. Bêdlis, Kurdistan<br /> <br /> Işık İşcanlı: nivîskar, psikolog / psikolog yazar. Hollanda.<br /> <br /> Kadir Amaç: nivîskar / yazar. Belçika<br /> <br /> Kamiz Şeddadî: rojnamevan  / yazar. Moskova, Rusya<br /> <br /> Knyazê Îbrahim Mirzoyev:  profesor, akademisyen. Almaatı, Kazaxistan<br /> <br /> Letif Memmed Birukî: rojnemevan / gazeteci. Krasnodar, Rusya<br /> <br /> Marûf Aslanov – rojnamevan / gazeteci. Moskova, Rûsya<br /> <br /> Mehmedê Misto: profesor. Almaatı, Kazaxistan<br /> <br /> Mehmet Söğüt: nivîskar / yazar. İsveçre.<br /> <br /> Meral Şimşek: helbestvan / şair. Amed, Kurdistan<br /> <br /> Mirazê Cemal: helbestvan, rojnameger / şair, gazeteci. Erîvan, Ermenistan<br /> <br /> Mîr Qasimlo: nivîskar / yazar. Frankfurt, Almanya<br /> <br /> Mustafa Acar: nivîskar / yazar. Emerîka / Amerika<br /> <br /> Muazzez Baktaş: rojnamevan / gazeteci. Başûrê Kurdistanê<br /> <br /> M. Nuraddin Yekta: rojnamevan / gazeteci. Almanya<br /> <br /> Nadir Nadirov: profesör, akademisyen. Almaatı, Kazaxistan<br /> <br /> Neriman Eyyub: helbestvan / şair. Bakû, Azerbaycan<br /> <br /> Nofel Edalet: helbestvan, lekoliner / şair, araştırmacı. Bakû, Azerbaycan<br /> <br /> Oktay Yıldız: nivîskar / yazar. Fransa<br /> <br /> Riza Colpan: nivîskar / yazar. Sidney, Avustralya<br /> <br /> Roni Alasor: rojnemeger / gazeteci. Belçika<br /> <br /> Rovşen Musa: rojnamevan / gazeteci<br /> <br /> Serhat Bucak: nivîskar, rojnamevan / yazar, gazeteci. Almanya<br /> <br /> Şahidin  Şimşek: nivîskar / yazar. Amed, Kurdistan<br /> <br /> Selahattin Ali Arık: nivîskar / yazar. Dersim, Kurdistan<br /> <br /> Selahattin Çelik: nivîskar / yazar. Kurdistan   <br /> <br /> Şahin Siverek: nivîskar / yazar. Hewlêr, Başûrê Kurdistanê.<br /> <br /> Şeyx Ramazan Seyidov: aktivist. Bîşkek, Qirgizîstan<br /> <br /> Şêxmûs Sefer: nivîskar, yazar. Diyarbakir, Kurdistanê Bakûr<br /> <br /> Tahir Sileman: rojnemeger / gazeteci. Bakû, Azerbaycan <br /> <br /> Tariyêl Celîlov: helbestvan / şair. Bakû, Azerbaycan.<br /> <br /> Ümit Yazıcıoğlu: profesör. Berlin, Almanya<br /> <br /> Yakup Aslan: aktivist. Wan, Kurdistan.<br /> <br /> Yura Nebiyev: rojnemevan / gazeteci. Moskova, Rusya<br /> <br /> Yusuf Ziya Değer: nivîskar / yazar. Bingöl, Kurdistan.<br /> <br /> Zeynel Abidin Han: helbestvan / şair. Berlin, Almanya<br /> <br /> Ziryan Rojhilati: rojnamvan / gazeteci. Silêmanî, Başûrê Kurdistanê.<br /> <br /> <i>Kaynak:Rûdaw</i>

Dünya bizim Irak’tan ayrılmamızı desteklemeli

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/ayrilmamiz-desteklenmeli.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/ayrilmamiz-desteklenmeli.jpg align=left width=105 hspace=5 vspace=5 border=0></a> Kürdistan Bölgesi Genel Güvenlik Ajansı ofisinde yapılan açıklamaya göre Kürdistan Bölgesi Genel Güvenlik Ajansı Mesrur Barzani, bugün yeni görevine atanan Avrupa Birliği Irak Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Patrick Simone ve AB Erbil Bürosu Sorumlusu Patreck Geyns bir görüşme gerçekleştirdi.Açıklamada Mesrur Barzani&#8217;nin görüşmede, &#8220;Dünya bizim Irak&#8217;tan ayrılmamızı desteklemeli yoksa bir yüzyıl daha yenilgili bir devlet ile yaşamak zorunda kalacağız&#8217;&#8217; dediği aktarıldı. Açıklamaya göre görüşmede bölgedeki güvenlik durumu, IŞİD ile mücadele de Kürdistan Bölgesi&#8217;nin önündeki engeller gündeme geldi.<br />  <br /> Kürdistan Bölgesi Genel Güvenlik Ajansı Müsteşarı Mesrur Barzani, krizin aşılması için Kürdistan Bölgesi&#8217;nin acil yardıma ihtiyacı olduğunu belirtti.<br />  <br /> Erbil-Bağdat arasındaki ilişkilerin de gündeme geldiği görüşmede Güvenlik Ajansı Müsteşarı, yaşanan sorunların Bağdat&#8217;ın yapılan anlaşmalara uymamasından kaynaklandığını ifade ederek, Kürdistan Bölgesi&#8217;nin referandum ile ayrılma kararının en doğal hakkı olduğunu kaydetti.<br />  <br /> Açıklamada Mesrur Barzani&#8217;nin, Kürdistan Bölgesi&#8217;ndeki mülteciler ve Pêşmerge Güçleri için AB&#8217;nin en yakın müttefik olması itibariyle destek sunması gerektiğinin altını çizdiği de ifade edildi.<br /> <br /> <i>Kaynak:BasNews</i>

Hendek Tatbikatı sayesinde Tanrı Türk'ü Koruyacak

$
0
0
<a href=http://www.rizgari.com/images/wenenuce/aziz-yagan-sokak-savasi.jpg><img src=http://www.rizgari.com/images/wenenuce/aziz-yagan-sokak-savasi.jpg align=left width=135 hspace=5 vspace=5 border=0></a><b>Aziz Yağan / </b>PKK&#8217;nin &#8216;Kıra Dayalı Şehir Gerillacılığı&#8217; adını verdiği dahiyane konsepti sayesinde Türkiye Cumhuriyeti&#8217;nin silahlı güçleri muhteşem bir deneyim ediniyor.PKK, Kobani&#8217;de yetişmiş kadrolarını ve bu kadroların emrine verdiği gençleri hendek ardına hapsediyor. Ordu ve polis güçleri de doğal olarak alanı kuşatıyor ve hiç acele etmeksizin ilerliyor. Can kayıpları vere vere çemberi daraltıyor. Cizre&#8217;de yaşandığı gibi, bir süre sonra tam kontrolü sağlıyor.<br /> <br /> Milyonun üzerinde askeri ve polisi olan bir devletin birkaç on binini birkaç mahalleye çekince kilitlendiğini ya da başka yerlere müdahalesinin engellendiğini öne sürmek safça ya da kandırmaca bir düşünce olsa gerek.<br /> <br /> PKK Kobané&#8217;de edindiği deneyimi ordu ve polise aktarıyor. Cizre&#8217;de yaptığının bire bir aynısını Sur&#8217;da, Nusaybin&#8217;de ya da İdil&#8217;de tekrar ediyor. Böylece ordu ve polis güçleri bir yerde edindiği tecrübeyi diğer bir yere uyarlayabiliyor.<br /> <br /> Mahalle değişse bile PKK tıpatıp aynı senaryoyu uyguluyor. Yanlış, suç ve alçaklık arasındaki ayrım nedir? Ayrımlandıranın cesaretinde midir yoksa? Bir alana sabitlenmiş hedefler hareketli ve sürekli takviyeli güçlerce kuşatılıyor. Devlet güçleri de bu senaryoya karşı edindiği tecrübeyi diğer yerlerde pekiştirmekle kalmıyor, kayıplarını azaltıyor, moralini artırıyor ve &#8220;Kıra Dayalı Şehir Gerillacılığı&#8221; konseptini her bir seferde yenilgiye uğratarak bu konseptten uzun vadeli bereketli sonuçlar elde ediyor.<br /> <br /> Ortadoğu&#8217;da bir devletin güvenlik güçlerinin kırsalda edindiği tecrübelerin ardından şehirlerdeki çatışma sürecinden de edineceği tecrübenin o devletin bekası açısından önemini tartışmaya gerek var mıdır?<br /> <br /> Son otuz beş yılda ciddi emek ve para harcayarak, can kayıpları vererek kırsala hakim olmuş güvenlik güçlerinin artık şehir alanı deneyimi ve hakimiyeti aşamasına da geçişi, o devlet için ilginç olmalıdır. Ve izlediğimiz kadarıyla, PKK&#8217;nin konsepti de güvenlik güçlerine gerekli tecrübeyi kazandırmaktadır.<br /> <br /> Bu paragrafı devrimci Murat Karayılan&#8217;a ayıralım: &#8221;İyi de; Cizre&#8217;de, Sur&#8217;da, Silopi&#8217;de gençlerin elinde ağır silah değil kleşler var; en büyük silahları kanas ferdi silahıdır. Tamam o zaman devletin askerleri de savaşabiliyorsa onlar da ferdi silahlarla savaşsınlar. Ama onlar kleşle direnen gençlere ağır silahlarla yöneliyorlar. Bu cesaret değil korkaklık; mertlik değil namertliktir. Eğer onların bordo berelileri, özel kuvvetleri gerçekten de kendilerine güveniyorlarsa buyursunlar yayan bir şekilde mahallelere girsinler.&#8221;<br /> <br /> Devletin hegemonyasına bu konseptle meydan okuyan ve Cizre&#8217;de yaşananın aynısını Sur&#8217;da devam ettiren ekipten biri olan Duran Kalkan&#8217;ın şu cümlelerine yer vermek meseleyi netleştirecektir: &#8220;[Cizre&#8217;de] Bu düzeyde saldırı beklemiyorduk; yanılmışız, hata yapmışız.&#8221;<br /> <br /> Ancak şu soru da sorulmasa olmaz: &#8220;Bu esnek olmayan ve hep aynı sonucu veren konsepti geliştirdiğini, hayata geçirdiğini iddia edenlerin vahşet sonuçların ardından garip gerekçelere sığınması, konseptin &#8216;onlara ait olmadığını&#8217; kanıtlamaz mı?&#8221;<br /> <br /> Hendek sürecine devletin silahlı müdahalesi ayrıca kimi köşe yazarlarının, kimi aydınların, kimi akademisyenlerin, kimi emekli askerlerin yorum, analiz ve raporları ile de ciddiyetle destekleniyor, şekillendiriliyor, tamamlanmaya çalışılıyor. Bu değerli araştırmacılar KCK, PKK, YDG-H&#8217;nin yetkilileriyle ve sahadaki silahlı üyeleriyle röportaj, anket, mülakatlar yapıyor. Dahası, günlerce içlerinde yaşıyorlar. Basından izleyip, okuduğumuz kadarıyla; bu kadrolar da sosyo-ekonomik durumlarını, geçmişlerini, aldıkları silahlı ve siyasi eğitimi, düşüncelerini, duygularını, hedeflerini olduğu gibi bu araştırmacılara açıyor ve yazınsal alanda da birikim sağlanmasına destek oluyorlar.<br /> <br /> PKK&#8217;nin &#8220;Kıra Dayalı Şehir Gerillacılığı&#8221; konseptiyle başlattığı ve hendeklerin ardında &#8216;(ölerek) direniyoruz&#8217; dediği süreç için kaç Kürdden elemanı gözden çıkardığı, daha kaç milyon insanın göçünü planladığı ise birer soru işareti. Ayrıca, son süreçteki güvenlik güçlerinin can kayıpları &#8216;ölümsüz öfkeli kalabalıkların&#8217; sabrını zorluyor olmalı.<br /> <br /> PKK&#8217;nin &#8216;hendekleri geniş kesimlerin ayaklanarak sahipleneceği&#8217; hedefi tutmadı. B planı olarak, bu hedefi &#8216;Batı&#8217;da yaşayan Kürdlere ölümsüz öfkeli kalabalıkların saldırmasıyla&#8217; da henüz sağlayamadı.<br /> <br /> İnsanlar göç anı gelip çattığında İstanbul, Mersin, İzmir, Antalya yerine Hewler&#8217;e gitmenin daha güvenli olduğunu tartışıyor. Bunu tartışan sadece bu kesimler değil. Hali hazırda İstanbul, Mersin, İzmir, Antalya vs yerlerde yaşayanlar da ölümsüz öfkeli kalabalıkların hışmına uğramayı bekliyor ve eğer bu yaşanırsa onlar da Hewler&#8217;e gitmeyi tartışıyor.<br /> <br /> Bu paragrafı Sur&#8217;da panzere bindirilip tarihsel Bağlar&#8217;ın orta yerine öylece bırakılan Türk babalı Kürd analı bir ailenin imdadına koşan bizlerin, halkımıza yardım için çırpınanlardan kapı kapı eşya toplarken, Siverek&#8217;de denildiği gibi &#8216;deleme gibi dönerek&#8217; trafik kazası geçirdiğimiz, ve ev eşyalarını omuzlarımızda taşıdığımız ağır bir günün ardından haftalar sonra Rahime Kesici Karakaş&#8217;ın bana dört gün önce gönderdiği şu mesaja devredeyim: &#8220;İlk eve benzetmeye çalışırken; deleme gibi döndüğümüz anne bebeğini kaybetmiş L Bil istedim.&#8221;<br /> <br /> Yukarıda adı geçen ilk iki kişiden sonra şu son paragrafı ise öngörü sahibi, birikimine güvenilir, &#8220;hep bizden yana&#8221; delikanlı yürekli, bilinçli ve şefkatli Kürd büyüğü olan Munzur Çem&#8217;e teslim edeyim; &#8220;&#8230; Bu tür ırkçı, işgalci ve kanlı senaryolara karşı mücadele, ülkede ve ülke dışında, tüm yurtsever ve demokrat kesimleri kucaklayan ulusal bir direnişle başarıya ulaşabilir. Kürdlerin bir an önce bir ulusal kurtuluş cephesi ya da benzeri bir yapıda bir araya gelmeleri zorunludur.<br /> <br /> Yurtsever ve demokrat olmak, başka türlü davranmaya haklılık kazandırmıyor.&#8221;<br /> <br /> Hendek tatbikatı sayesinde Tanrı Türk'ü koruyacak. Şükürler olsun..

ÎMC TV li ser Hotbird'ê dest bi weşanê kir

$
0
0
<a href=http://www.rizgari.com/images/wenenuce/imc-li-ser-hotbird-e-detst-bi-wesane-kir.jpg><img src=http://www.rizgari.com/images/wenenuce/imc-li-ser-hotbird-e-detst-bi-wesane-kir.jpg align=left width=135 hspace=5 vspace=5 border=0></a>Piştî ku Serdozgeriya Komarê ya Enqereyê nivîs ji TURKSAT'ê re şand, TURKSAT'ê weşana ÎMC TV birî bû.Rêveberên ÎMC TV ji aliyekî ve di warê hiqûqî ve ketin nava tevgerê, li aliyê din ji bo weşana televîzyonê bi şîrketeke din re li hev kir.<br /> <br /> ÎMC TV li ser peyka Hotbirdê dest bi weşanê kir:<br /> <br /> <b>Frekans: 12520<br /> Symbol: Rate: 27500<br /> 3/4 fec<br /> Vertical</b><br />

Li Îranê Hilbijartinên Parlamentoyê

$
0
0
<a href=http://www.rizgari.com/images/wenenuce/li-irane-reformist-yekem-bun.jpg><img src=http://www.rizgari.com/images/wenenuce/li-irane-reformist-yekem-bun.jpg align=left width=135 hspace=5 vspace=5 border=0></a>Hejmartina dengên hilbijartina Meclisa Pispor û parlamentoyê ber bi xilasbûne ye.Di hilbijartinê de ji sedî 60&#8217;î welatiyan çûne ser sindoqan û di hilbijartinê de reformist di pêş de xuya dikin.<br /> <br /> Tê gotin ku peymanên nûklerê yên bi welatên rojava re hatin kirin û kirdariyên navneteweyî yên ku li ser Îranê hatin rakirin, li ser hilbijartinê bandoreke mezin kiriye.<br /> <br /> Ji xwe her kes li bendê bû ku Rûhanî piştî hilbijartinê di meclisê de kursiyên reformîstan zêde bike.<br /> <br /> Li gor encamên nefermî, di parlamentoya bi 290 kursîyî de reformist di pêş de xuya dikin.<br /> <br /> Li gor encamên ewil, li paytext Tehranê reformîstan temamiya 30 kursiyî bi dest xistine.<br /> <br /> Di meclisa pisporan de serokkomarê berê Rafsancanî di rêza ewil de cih digire.<br /> <br /> Li pey wî jî Serokkomarê niha Hasan Ruhanî heye.<br /> <br /> Konseya Pisporan a ku li Îranê beşa rêvebiriya dînî ya herî payebilind e ji 88 kesan pêk tê. Ev konsey, ji ber rewşa tenduristiya Ayetullah Alî Hamaney peywireke krtîk digire ser xwe.<br /> <br /> Hat diyarkirin ku dê meclisa nû halefê Hamaney hilbijerê.<br /> <br /> Hasan Ruhanî dema ku deng dihatin hejmartin daxuyaniyek da û got &#8220; Kî bê hilbijartin bila were hilbijartin, ji bo avakirina pêşeroja Îranê ew ê bi rêveberiya nû re di nav hevkariyê de bin.&#8221;<br /> <br /> Ruhanî dest nişan kir ku bi hilbijartinê hêz û îtibara İranê zêdetir bûye.<br /> <br /> Rûhanî got, &#8220; Niha dem dema avakirina aboriya Îranê û bikaranîna fersendên û çavkaniyên navneteweyî ye.&#8221;<br /> <i>trtxeber</i>

ABD’den 5 bin Pêşmergeye eğitim!

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/abd-egitim.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/abd-egitim.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Ordusu askeri eğitim uzmanlarının, 5 bin Pêşmergeye eğitim vereceği bildirildi.Rûdaw’a konuşan Pêşmerge Güçleri Basın Sözcüsü Helgurt Hikmet, ABD’li askeri uzmanlar tarafından Pêşmerge Güçleri bünyesinde 2 askeri tabura eğitim verileceğini söyledi.Helgurt Hikmet, askeri eğitimin Kerkük’e yakın bir kampta 10 haftalık bir eğitim programına bugün başlanacağını ifade etti.<br />  <br /> Eğitimden sonra 2 tabur, ABD tarafından silahla donatılacağını ifade eden Hikmet, “Her tabur 25 bin Pêşmergeden oluşuyor. Böylece bu eğitime tabi tutulan Pêşmerge sayısı toplam 5 bin” dedi.<br /> <br /> <i>Kaynak:Rûdaw</i>

Kürt Fobisinden vazgeçin !

$
0
0
<a href=http://rizgari.com/images/wenenuce/bilal-gorgu-ez-iro-charlie-me.jpg><img src=http://rizgari.com/images/wenenuce/bilal-gorgu-ez-iro-charlie-me.jpg align=left width=85 hspace=5 vspace=5 border=0></a><b>Bilal Görgü /</b> Coğrafyamız ve çevresinde yaşanan insani, vicdani ve hukuki paramparçalığı insani duygulara sahip her kesi günlük yaşamında tedirgin etmekte, düşündürmekte ve uykusunu kaçırmakta, rahatsız etmektedir. Aksini düşünmek mümkün değildir.Bölgemizde her geçen gün daha da vahimleşen bu derin kaosun, hakimiyet kurması öngörülemez gelişmelere hız vermektedir ve tüm bölge yavaş yavaş dipsiz uçuruma yaklaşiyor. <br /> <br /> Bunun birçok sebebi vardır. Türkiye için Erdoğan ve yandaşlarının dış politikadaki tarihi sapma ve yanlışları komşu coğrafyalardaki gerilim ve çatışmaları hem Kürdistana, hemde Türkiye'ye taşımıştır. <br /> <br /> Yedi haziran ve onu takiben tüm süreç boyunca, özellikle Cizre, Nuseybin, Sur ve Silopi'de görülen kent savaşlarını aratmayacak, kanlı manzaraların ötesinde durupdururken, Azez düşüyor bahanesiyle sınır ötesi Bati Kürdistada, tüm insanlık için IŞİD vahşetine karşı kahramanca savaşan YPG mevzilerini, sadece Kürt olduklari için top ateşine tutmanın başka türlü izahı olamaz. <br /> <br /> Bu, afedilmiyen siyasi öngörüsüzlük, ilkesizlik, fikri bulanıklığa, ölçüsüz ve sevyesiz Kürt düşmanlğını da ilave edersek, dahada zorlaşır. <br /> <br /> Kürtlere olan, bu korku ve nefreti teorilerle, ideolojilerle açıklamak mümkün değil ve anlaşılacak gibi de değidir. Bundan böyle, bu konuyla ilgili çok değerli bir dostumun bana anlatığı bir anısını sizinle paylaşmak istiyorum. <br /> <br /> &#8220; Seneler önce, Londra da bir iş görüşmesinde Mısırlı bir zatla ayni toplantıda tamamen tesadüfü bir araya geldik. Görüşmeler, katılımcıların kısa tanıtımıyla başladi ve benim Kürt olduğum öğrenen Mısırlı; <br /> <br /> - Ayrılmadan önce Kürtlerle ilgili bir anımı paylaşmak istiyorum. Neden olmasın dedim ve toplantımıza devam ettik.<br /> <br /> Toplantı biti ve bana atıfta bulunan bey çantasını çabucak topladı ve yanıma geldi;<br /> <br /> - Ben, eski Mısır Başkanı Cemal Abdül Nasırın özel sekreteri ve ayni zamanda damadıyim. Biliyorsunuz Nasır Arap dünyasında birlik ve beraberlik için büyük çaba sarfetti ve bu arada hem çok sevildi ve bir okadarda antipati kazandı. <br /> <br /> O dönemde Irakta Abdülkerim Kasım devlet başkanıydı ve Cemal Adül Nasır ile aralari açılmıştı. Nasır ona karşı bir şeyler yapmak istiyordu. <br /> <br /> Kahirede okuyan kürt öğrenci, Fuad Masumu (Irak Cumhurbaşkanı Dr. Fuad Masum) çağırdı. Onun yönetiminde, kürtçe yayin yapacak bir radyo istasyonu kurdurdu. Proğram, kürtlere hitap ediyordu ama arada sıra Abdülkerim Kasıma da şöle bir atıfta bulunacaktı.<br /> <br /> Ben, Nasırın offıcınde oturuyorum içeriye, korumaları geçerek telaşlı ve kızgın bir bey girdi;<br /> <br /> - Ben Türkiye Kahire Büyük Elçisiyim ve hemen Abdül Nasır ile görüşmem gerek, çok mühümdür ! <br /> <br /> Doğrusu ben korktum acaba ne oldu! Allah göstermesin bir savaş durumu felan mi diye, düşündüm! Sormaya çalıştım cevap alamadım ve telaşından oturamiyordu. Ben bu arada Nasırın odasına girdim ve durumu anlattım oda telaşlandı ve toplantıdan kalkarak benim ile dışarıya çıktık. Büyük Elçiyi karşıladı;<br /> <br /> - Sayın Elçim inşallah hayırdır diye sordu! <br /> <br /> - Siz Türkiye&#8217;ye savaş ilan etmişsınız, farkındamısınız, bunu asla kabul edemeyiz dedi. <br /> <br /> - Nasır, eğer savaş durumu olsaydi ilk başta benim haberim olmalıydı ama benim haberim yok. Bildiğim kadariyle ülkelerimizin ilişkileri oldukça iyidir dedi. <br /> <br /> - Evet, siz kürtçe yayin yapıyorsunuz, böyle bir şey olamaz, biz bunu kabul edemeyiz, bize karşi fiili bir savaştır&#8221; dedi. Nasır rahatladi;<br /> <br /> - Sayin Elçim, ülkenizde Kürt varmi? Heyecanını ve kırgınlığını gizlemiyen Elçi evet vardır, dedi. <br /> <br /> - Bu herhalde modern tarihinizde bir ilk olacak, resmi bir Türk makami Türkiyede Kürt vardır diyor! O zaman, Cumhurbaşkanınız bize &#8221;Ükemizde kürt vardır ve sizin kürtçe yayınınız bize zarar veriyor diye resmi başvuru yapsınlar bizde size cevap verelim&#8221; dedi.<br /> <br /> Bu inanılmaz milli Türk politikasının ve stratejilerinin son yüz yılık kasti Kürt halkının varlığını red ve inkari, uluslararası eksende ülkeyi itibarsızlaştırmış, tekleştirmiş ve bölgedeki son polıtik sapma ve yanlışlıklarıyla, çıkışı olmayan savaş felaketine sürüklemektedir. <br /> <br /> Kürtlere fırtına toplarıyla saldırmak, yok saymak ve yok etmek hiç bir zaman Türkiyenın menfatına değildir. <br /> <br /> Korkunun ecele faydası yoktur, akılı politikaların yolu, Kürtleri tehlike görmekten değil, dost ve mütefik görmekten geçer ve buda hepimizin menfatinedir. <br /> <br /> Sayın Erdoğan ve siz yandaşları, bu metod sizden çok önceleri de denendi malesef Kürt fobisi çıkmaz sokaktır, gelin Kürt fobisinden vazgeçin !

‘Em li pey şopa Mele Mistefa û Qazî Mihemed in'

$
0
0
<a href=http://www.rizgari.com/images/wenenuce/em-li-sopa-mele-mistefa-u-qazi-mihemedin.jpg><img src=http://www.rizgari.com/images/wenenuce/em-li-sopa-mele-mistefa-u-qazi-mihemedin.jpg align=left width=135 hspace=5 vspace=5 border=0></a>Hevserokê Partiya Demokratîk a Gelan (HDP) Selahatîn Demîrtaş di mitînga Êlihê de ragihand ku ew li pey şopa Mele Mistefa û Qadî mihemd in.Hevserokê Partiya Demokratîk a Gelan (HDP) Selahattîn Demîrtaş di mitînga partiya xwe ya li bajarê Êlihê de, rexneyên tund li Serokwezîrê Tirkiyeyê Ahmet Davutoglu girt û diyar kir ku dewleta Tirkiyê dîrok û hebûna Kurdan bin pê dike. Li hemberî vê yekê divê Kurd yekîtiya xwe ya neteweyî ava bikin.<br /> <br /> Demîrtaş di vê çarçoveyê de bal kişand ser serok û pêşengên kurdan ên wekî Qazî Muhammed û Mele Mistefa Barzanî û da zanîn ku pêwîst e kurd ji dîroka xwe sûdê werbigrin.<br /> <br /> Demîrtaş di axaftina xwe de got: Em girêdayî wesiyatnameya ku Qazî Mihemed li meydana Çarçira xwendiye ne, gava Serokê Komara Mehabadê Qazî Mihemed li ber sêdarê namek ji me re got ku baweriyê bi hev bikin, wekî gel û netew bibin yek û bibin hêz û ji bilî vê bila baweriya we bi tiştekî nebe. Piştî evqas sal Davutoglu hûn dizanin me ders ji dîrokê wernegirtiye.'<br /> <br /> Demirtaş di dirêjiya axaftina xwe de got: &#8216;Me tu carî gelê xwe nexapandiye, li ser dîroka rasteqînî me rastiyek ava kiriye, lewre piştî evqas sal, gelê me ji dîrokê ji Qazî Mihemed, Mele Mistefe, Şêx Seîd û Seyid Riza, ders standiye.'<br /> <i>sputnik</i>

Rusya: Saldırı Türkiye topraklarından!

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/rusya-saldiritc.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/rusya-saldiritc.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> Rusya Ateşkes Merkezi, Türkiye topraklarından Suriye’deki bazı bölgelere saldırı düzenlediğini iddia etti.Rusya’nın Suriye’de kurduğu Ateşkeş Merkezi Komutanı Korgeneral Sergey Kuralenko, “aldıkları ihbara göre bazı teröristlerin Türkiye topraklarından Suriye’nin Tel Abyad şehrine saldırdığını” söyledi.Kuralenko, “27 Şubat’ı 28 Şubat’a bağladığı gecede, Türkiye topraklarından ağır silahlarla Tel Abyad’a saldırı düzenlendi. Suriye Demokratik Kuvvetleri dahil birkaç kanaldan teyit edilerek kanıtlandı” dedi.Reuters’ın haberine göre Rusya, konuyla ilgili ABD’li yetkililere bilgi verdi.Hürriyet’in askeri kaynaklara dayandırdığı bilgiye göre, Suriye tarafındaki YPG veya IŞİD mevzilerine yönelik herhangi bir ateş yapılmadı.<br />  <br /> Aynı kaynaklar kısa süre önce ise Türkiye-Suriye sınırında iki IŞİD’linin yakalandığını belirtti.<br />  <br /> Halk Savunma Birlikleri (YPG), Tel Abyad’a saldıran IŞİD’lilerin, Türkiye ve Suriye’nin Rakka kentinden geldiğini duyurmuştu.<br />  <br /> Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Tel Abyad’a sızmaya çalışan IŞİD’lilerin, bölgeden çekildiğini duyurdu.<br /> <br /> <i>Kaynak:Rûdaw</i>

Şehirde savaş ve İmralı Notları

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/m-cahit-bilici.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/m-cahit-bilici.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a><b>Mücahit Bilici*/</b> Silahlı mücadele, anti-demokratik ortamlar için yani sözden anlamayan ve söze izin vermeyen vahşi rejimlere karşı meşruiyeti olan bir yöntemdir. İcbar, söz’den anlamayan vahşilere karşı meşru ve anlamlıdır, medenilere karşı değil. Bir inkarı kırmak, bir tahakkümü yıkmakta şiddetin kullanımı vardır. Ancak şiddet ile özgürlük inşa edilemez. Sınırda savaşılır, şehirde savaş olmaz. Olsa şehir yıkılır ve sınıra dönüşür. Sivile dokunan silahlı mücadele suçtur, terörizmdir. Sivil mücadele, demokrasi altyapısı olan ortamlar ve demokratik örgütlenme ile değişime zorlanabilecek rejimlere karşı gerekli olan yöntemdir. Şehir savaşı sivil mücadele ile yapılır. “Medenilere galebe çalmak ikna iledir.” Sorun insanda olduğu gibi çözüm de insandadır. Sivil mücadele, haksızlığa karşı verilen bir mücadeledir ve bir düşmana karşı verilen silahlı mücadeleden her açıdan daha üstündür. Yan etkisi olmayan ve sadece mağdurun değil bütün vicdanların sahip çıkacağı bir hakkaniyet adına yapılan bir mücadeledir. <br /> <br /> Demokratik popülizmin görünmesine müsaade etmeyeceği ölçekte küçük bir topluluk değilseniz, milyonlarca insandan oluşan bilinçli bir tabanınız varsa, o zaman, sivil demokratik mücadele sizin için iki tercihten biri değil ahlaki bir zorunluluk halini alır. <br /> <br /> ÖCALAN, BAŞKANLIĞIMI ELİMDEN ALDI MI? <br /> <br /> Geçen gün bir arkadaşın dikkat çekmesiyle haberdar oldum. Yakın zamanda İmralı Notları alt başlığı ile kitaplaştırılan görüşme notlarının bir yerinde şöyle bir paragraf var: Abdullah Öcalan: “Bir yazı okuyayım (Mücahit Bilici’nin makalesinden [“Kürdlerin Teori Hastalığı”] bölümler okudu). Öcalan Bookchin’e dayanacağına neden Saidi Nursi’ye dayanmıyor diyor. Mücahit Bilici de benim başdanışmanlığıma soyunmuş. Bu, Kürtlerin teori hastalığı işte. Bu benimle ADYÖD’de çalışan biridir. Onun başkanlığını elinden aldım. Profesördür. Bunların hepsi, muhalifi de iktidarı da, hepsi kontrol altındadır. <br /> <br /> Siz de bunları araştırın. Apo kışkırtıyor demeyin.” (İmralı Notları, s.420) “Ben çıktım, Suriye çöktü” diyen birinin ayrıca kafası karışmışsa böyle ucube bir paragrafın ortaya çıkması normal. Bookchin ve Said Nursi bahsi ayrıca ele alınması gereken ve uzun bir konu. Öcalan’ın teori iptilası keşke ilmi olsaydı veya kalsaydı da Kürdlerin adalet arayışında bir maliyete dönüşmeseydi. Yazılı bir metinde kayda geçtiği için bilenler için saçma sapan olan ancak bilmeyenler için tavzih gerektiren bu iddialara ilişkin bir açıklama yapmam gerekiyor. Öcalan, ismimi başka biriyle karıştırıyor besbelli.<br /> <br /> Evet, akademisyenim ancak ADYÖD diye birşeyi daha önce duymadım. Öcalan’la birlikte çalışmadım. Sahip olup da Öcalan’ın elimden aldığı bir başkanlığım olmadı (öyle bir şey olsa zaten zor alırdı). Her şey bir tarafa yaşım müsait değil böyle bir ihtimale. Öcalan’ın örgüt lideri ve İmralı mahkumu olarak içinde yaşayageldiği şartların lazımı olan paranoyanın uzantısı diğer ifadelerini de kendisine nezaketen iade ediyorum. İnşallah heyettekiler tavsiyesine uyup kendisini bu konuda bilgilendirmişlerdir. <br /> <br /> <i>*gazeteyeniyuzyil.com/28/02/2016</i>

‘YNK ve Gorran anlaşmasını Newşîrwan Mistefa bozdu’ iddiası

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/anlasmayi-bozdu-.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/anlasmayi-bozdu-.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> YNK ve Gorran arasındaki anlaşmanın bozulmasında Gorran Hareketi Lideri Newşîrwan Mistefa’nın talimatının etkisi olduğu iddia ediliyor.BasNews’in YNK’nin üst düzey yetkililerinden elde ettiği bilgilere göre, Goran Hareketi Lideri Newşîrwan Mistefa’nın talimatı ile Gorran ve YNK arasındaki anlaşmaya son verildi. Basnews’e konuşan YNK Parlamenteri Qadir Otman, ‘‘Şimdiye kadar Gorran ile bir anlaşmaya varamadık. Ancak YNK’nin bu konuda çabaları devam ediyor. İki parti arasındaki ilişkilerin bozulmasında Newşîrwan Mistefa’nın yurtdışında olmasının etkisi var’’ dedi.<br />  <br /> Birkaç ay önce YNK ile Gorran Hareketi bir anlaşmaya varmak için ortak bir komisyon oluşturulmuştu. Ancak şu ana kadar görüşmelerde bir sonuç elde edilmedi.<br /> <br /> <i>Kaynak:BasNews</i>

‘PKK ve Goran’ın bazı girişimleri YNK‘yi tedirgin ediyor´

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/n.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/n.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> Irak Parlamentosu PDK Listesi Parlamenteri Dr. Erefat Kerem; YNK’nin, PKK ve Goran’ın bazı girişimlerinden tedirgin olduğu için politikasında değişikliğe gittiğini dile getirerek, ‘‘Kürdistan’daki krizin aşılması için PDK ve YNK’nin yakınlaşma çabası var’’ dedi.BasNews’e konuşan Irak Parlamentosu PDK Listesi Parlamenteri Dr. Erefat Kerem, ‘‘Bu ülke PDK’siz yürümez. YNK ve PDK’nin anlaşırsa Kürdistan Bölgesi daha fazla gelişir ve ilerler. Goran Hareketi var olan anlaşmayı sonlandırdı. Bana göre en iyisi, PDK, YNK ve Yekgirtû’nun yeni bir hükümet kurması. Goran Hareketi isteklerinden ve şartlarından vazgeçmiyor. PDK’ye bu şartlarını dayatması kabul edilemez. Bu tür yaklaşımlar PDK’yi yaralıyor’’ şeklinde konuştu.YNK’nin tehlikeden haberdar olduğunu belirten Dr. Erefat Kerem,‘‘YNK’nin sorumlu olduğu bölgelerde Gorran ve PKK ortak bazı girişimlerde bulundu. Kürdistan Bölgesi’ne müdahale etmek istediler. PDK ile anlaşamazsa YNK için de tehlike var anlamına gelir. YNK’nin PDK’ye yakınlaşması daha hayırlıdır çünkü PDK ulusallığı savunan bir parti’’ dedi.<br />  <br /> PDK Parlamenteri Dr. Erefat Kerem,‘‘YNK’nin PDK’ye ihtiyacı olduğu aşikardır. Kürdistan Bölgesi’ndeki krizin aşılması için YNK ve PDK arasında yeniden bir yakınlaşma var’’ ifadelerini kullandı.<br /> <br /> <i>Kaynak:BasNews</i>

Peşmergêye ‘mızrak’ benzetmesi

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/pesmerge-mizrak.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/pesmerge-mizrak.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> Suudi Arabistan Erbil Başkonsolosu Abdulmunim Abdurrahman, Pêşmerge Güçleri’nin gurur kayağı olduğunu ifade ederek, “Kürdistan Pêşmergeleri, terörle mücadelede mızrağın ucudur” dedi.Başbakan Neçirvan Barzani bugün Suudi Arabistan Erbil Başkonsolosu Abdulmunim Abdurrahman’ı kabul etti.Görüşme sonrası yapılan yazılı açıklamada, toplantıda IŞİD’e karşı savaş, göçzedeler ve Erbil – Riyad ilişkilerinin masaya yatırıldığı belirtildi.Başbakan Neçirvan Barzani, Kürdistan Bölgesi’nde Suudi işadamları için iş fırsatı olduğunu bütün sektörlerde yatırım yapabileceklerini ve altyapı inşasına katılabileceklerini söyledi.<br />  <br /> IŞİD’e karşı mücadelede Pêşmerge Güçleri’nin rolüne ilişkin olarak Başkonsolos Abdurrahman, “Kürdistan Pêşmergeleri, terörler mücadelede mızrağın ucudur. Pêşmerge , IŞİD’e karşı savaşta Kürdistan ve koalisyon güçlerinin gurur kaynağıdır” dedi.<br />  <br /> Suudi diplomat, ülkesinin Iraklı göçzedelere yardımda bulunacağını ifade etti.<br />  <br /> <i>Kaynak:Rûdaw</i>

Başkan Barzani’den sitem

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/barzani-sitem.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/barzani-sitem.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> Başkan Barzani, uluslararası toplum ile Irak Hükümeti’nin göçzedeler konusunda üzerlerine düşeni yapmadığını söyledi.Başkan Mesud Barzani bugün Erbil’in Pirmam (Selahaddin) ilçesindeki Başkanlık Ofisi’nde Avrupa Birliği’nin (AB) yeni Irak Büyükelçisi Patrick Simonnet’i kabul etti.Başkanlık Ofisi’nden yapılan açıklamaya göre Barzani, IŞİD’e karşı savaşın yanısıra yüzbinlerce göçzedenin Kürdistan Bölgesi üzerindeki ağır yüküne dikkat çekti.Başkan Barzani, “Uluslararası toplum ve Irak Hükümeti göçzedeler konusunda Kürdistan Bölgesi’ne karşı üzerlerine düşeni yapmadı” dedi.  Patrick Simonnet ise AB’nin Kürdistan Bölgesi’yle ilişkilerini geliştirmeye devam edeceğini ifade etti.<br />  <br /> IŞİD’le mücadele eden Peşmerge Güçleri’ne teşekkür eden Simonnet, IŞİD’e karşı savaşın maliyeti, gözedelerin giderleri ve petrol fiyatlarının düşmesinden kaynaklı olarak yaşanan mali krizin farkında olduklarını söyledi.<br />  <br /> Patrick Simonnet, Kürdistan Bölgesi’ndeki mali krizin çözümüne dair AB’nin girişimleri hakkında Barzani’ye bilgi verdi.<br /> <br /> <i>Kaynak:Rûdaw</i>

“Hükümet ve PKK” sorumlu!

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/f.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/f.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> <b>Rizgarî Online/</b> PKK'nin ''çözüm süreci“ boyunca açtığı hendekleri kapatmak için yapılan operasyonlar ve sokağa çıkma yasaklarıyla ilgili bir rapor hazırlandı. Sivil halkın mağduriyetinin sorumlusu olarak, “Hükümet ve PKK” gösterildi. Rapor için sorulara yanıt veren Kürdler “Hükümet/devlet hendek kazılmasına müsaade etmemeliydi. PKK'nin hendek ve barikat stratejisi sivil halka zarar verdi” görüşünde birleşti.Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Yanmaz, “Hendek Siyaseti, Sokağa Çıkma Yasakları ve 7 Haziran Sonrası Şiddet Olaylarının Kürd Kamuoyu Üzerinde Etkileri-Kürdler Süreci Nasıl Değerlendiriyor” başlıklı bir rapor hazırladı. Washington'daki Rethink Enstitüsü tarafından yayımlanan rapor, Colemêrg, Şirnex, Mêrdîn, Dîyarbekîr ve Riha illerinde yapıldı.<br /> Çalışmaya katılanların yüzde 47'si 18-30 yaş, yüzde 37'si 31-45 yaş, yüzde 16'sı 46 yaş üzerinde olanlardan seçildi. “Çözüm sürecini ne bitirdi” sorusuna Kürdler'in yüzde 57'si “Devletin ve hükümetin yanlış tutumları” cevabını verdi. Katılımcılara göre, tarafların samimiyetsizliği ve PKK ile HDP'nin 7 Haziran seçim sürecini iyi yönetememesi sürecin bitmesinde büyük rol oynadı. <br /> <br /> 100 katılımcıdan 67'si hendek ve barikat stratejisinin yanlış olduğunu belirtti. Yüzde 59'u ise bu şekilde özyönetim kurulamayacağını vurguladı.<br /> <br /> <b>HENDEKLERE GÖZ YUMULDU</b><br /> <br /> Türk Devletinin ve hükümetinin hendeklerin kazıldığı süreçteki tavrını değerlendiren katılımcıların yüzde 50,7'si “Devlet ve hükümet hata yaptı” cevabı verdi. PKK'nin eylemlerine müsaade edilmesinin sivil halkı mağdur ettiğinin altı çizildi.”Çözüm sürecine zarar vermek için hendek kazılmasına müsaade edildiğine” inananların sayısı ise 100 kişide sadece 8.<br /> <br /> <b>SİVİL HALKA ZARAR VERİYOR</b><br /> <br /> Sokağa çıkma yasakları ve operasyonları değerlendiren Kürdlerin yüzde 88'i “Hem devlet hem PKK, suçsuz halka zarar veriyor. Operasyonlar bitmeli” dedi. “Çözüm sürecinin” yeniden başlayacağına inananların oranı yüzde 61 iken, “Öcalan ve PKK'siz çözüm olmaz” diyenlerin oranı yüzde 6'da kaldı.<br /> <br /> <b>90'LARA DÖNÜŞ BAŞLADI</b><br /> <br /> PKK ve “Kürd meselesinde” 1990'lara dönülüp dönülmediğine ilişkin sorulara katılımcıların yüzde 48,5'i “Henüz değil ama 1990'lara doğru gidiyoruz” şeklinde cevap verdi. <br /> <br /> Türk medyasında yer verilen habere göre, 90'lardan daha kötü dönemin yaşandığını belirtenlerin oranı ise yüzde 28. Raporda, Kürdlerin beklentileri ise ''bir an önce barışın sağlanması, örgütün hendek stratejisini terk etmesi ve yetkililerin kışkırtıcı söylemlerden uzak durması'' olarak sıralandı.  

Demirtaş: Qazi Muhammed'in bize bir vasiyeti vardı

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/demir-elih-.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/demir-elih-.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a><b>Rizgarî Online/</b> HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş partisinin Êlîh İl Başkanlığı tarafından Dörtyol Kavşağı’nda düzenlenen “Barış Mitingi”nde konuştu.Demirtaş,"Mahabad Cumhuriyeti’nin Devlet Başkanı Qazi Muhammed'in bize bir vasiyeti vardı. Birbirinize güvenin, tekvücut olun. Kendisi de bunun acısını çekerek idam edildi. Zannediyor musun Davutoğlu, biz tarihten ders çıkarmadık. Senin tarih diye yalan yanlış anlattıkların, biz gerçek bir geçmişle bir hakikat oluşturduk...Bunlar Ruslar’la işbirliği yapan Ermeniler gibidir demek istiyorlar. ‘Ermeniler’e 1915’te ne yaptıysak size de aynısını yaparız’ diyorlar. Kafa bu kafa, katliam, ölüm politikası göstermekten başka birşey değil. Gelip Bingöl’de katliamla tehdit ediyor. Halktan başka işbirliği dışında bir işbirliğimiz olmadı, olmayacak. Biz birlik ve ittifakımıza güveniyoruz. Artık bir halkın gücüyüz.” dedi.<b> 28 ŞUBAT'IN DARBECİLERİ BUGÜN SARAYDA EL ELE TUTUŞMUŞ DURUMDALAR. İTTİFAK YAPIYORLAR</b><br /> <br /> Demirtaş'ın konuşmasında öne çıkan konu başlıkları şöyle: "Mahabad Cumhuriyeti’nin Devlet Başkanı Qazi Muhammed'in bize bir vasiyeti vardı. Birbirinize güvenin, tekvücut olun. Kendisi de bunun acısını çekerek idam edildi. Zannediyor musun Davutoğlu, biz tarihten ders çıkarmadık. Senin tarih diye yalan yanlış anlattıkların, biz gerçek bir geçmişle bir hakikat oluşturduk...<br /> <br /> 28 Şubat'ın darbecileri bugün sarayda el ele tutuşmuş durumdalar. İttifak yapıyorlar. 28 Şubat'ın mağduru AKP değil, halk, Müslüman toplum, başörtülü kadınlardır. Ama 28 Şubatın çocuğu AKP'dir. Onun rantını yiyen AKP'dir. Rantı ile iktidara gelen AKP'dir. Darbe geleneği hala devam ediyor. Hükümeti, parlamentoyu seçimleri yok sayıyorlar.<br /> <br /> Batman'daki kamu yöneticileri Batman'da miting yapamazsınız diye mitingimizi yasakladılar. Bu tür şeylerin zamanı geçti. Yasak, korku ile bir yere varılamaz. Batman halkı ile bu meydanda bir araya geldik. Bu meydana bakıp biraz utanın.<br /> <br /> Batman'ı seçilmişler temsil edebilir atanmışlar değil. Her yer için bu böyledir. Seçilmişleri içeri atacaksın...<br /> <br /> Herkes seçimle iş başına gelsin özyönetim budur. Saray yaptım bütün yetkiler bende olacak diyor. Sizlerin direnişi onun kabusu oldu. Şimdi 'saraylar yaptırdım döşetemedim' diyor. 'İçinde bir gün de mutlu olamadım' diyor. Onun için hayıflanıyor.<br /> <br /> Bu ülkede demokrasi olsun kim seçilirse bizim saygımız olur. Ama demokrasiyi kenara bırakır zorbalıkla, despotlukla ülkeyi yönetmeye kalkarsanız kim olursanız olun saygı duymak zorunda değiliz boyun da eğmeyiz.<br /> <br /> <b> SURİYE İÇİN ATEŞKES KARARI ALINDI. ÜLKEMİZ DE DE SİLAHLARIN SUSMASI MÜMKÜN</b><br /> <br /> Öylesine direniş günlerinden geçiyoruz. çatışmalar dursun, silahlar sussun diye mücadele ettik. Etmeye de devam edeceğiz. Suriye için ateşkes kararı alındı. Ülkemiz de de silahların susması mümkün. Davutoğlu, şu anda tutuşuyor. Çünkü ateşkes deyince tüyleri diken diken oluyor. Silahlar susarsa bunların politikaları çökecek.<br /> <br /> O yüzden Davutoğlu ateşkesi tanımayız diyor. Suriye'de savaşan taraf değilsin sana ne oluyor ya. Sen bu ülkeyi kan gölüne çevirmişken burası yetmiyor şimdi de Suriye ile savaşa sokmaya çalışıyor. Savaşa karşı durmak istiyorsak direnişten başka seçenek yok.<br /> <br /> <b> ÖLÜNÜN AYRISI GAYRISI OLMAZ SORGUSUNU YARADAN YAPAR. ONUN AİLESİNE SUÇLU DİYEMEZSİN</b><br /> <br /> Cenazeler arasında ayrım yapmadık. Bu Kürt, Türk demedik. Ölünün ayrısı gayrısı olmaz. Onun sorgusunu yaradan yapar. Cenazeye, onun ailesine suçlu diyemezsin.<br /> <br /> B<b> İZ YİNE DE ASLA İNTİKAM DUYGUSUNU KÖRÜKLEMEDİK</b><br /> <br /> Cizre'de 167 kişiyi yaktılar cenazelerini kül haline getirdiler. Biz yine de asla intikam duygusunu körüklemedik. Bütün ölümler hepimizin ortak acısı dedik. taş bastık bağrımıza. İlkeli durmaya çalıştık. Hiçbir cenazeye, ölüye asla hakaret etmeyeceğiz. Bu erdemlilik, ahlaktır. Tarih onu katliamcı Başbakan olarak yazmış. Bu ona yeter. Bu utanç, günah ona yeter."<br /> <br /> Mitingin ardından çıkan olaylarda Türk polisi, 5 kişiyi gözaltına aldı.

Beşikçi: Kürd devleti gerekli midir sorusu yanlış bir sorudur!

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/besikci-berlin.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/besikci-berlin.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a><b>Rizgarî Online/Berlin/</b> Sosyolog Dr. Ismail Beşikçi dün Berlin´de düzenlenen “Türkiye Nereye Gidiyor? Bağımsız Kürdistan’ın zamanı geldi mi?'' başlıklı konferansta,'"Kürd devleti gerekli ve zorunlu mudur? Ve Alevilerin asimilasyon sorunu üzerine bir konuşma yaptı.100'ün üzerinde kişiye hitap eden Beşikçi, konuşma sonrası salondakilerin sorularını yanıtladı.İşte Beşikçi'nin konuşmasından bazı çarpıcı kesitler...“Kürd devleti gerekli midir? Sorusu bence bu eksik ve yanlış bir sorudur. Doğru olan başka soru sormak gerekir. Kürdler 50 milyon üzerinde nüfusa sahiptir ve Kürdistan denen bölgede yaşamaktadırlar ve Kürdlerin uluslararası bir statüsü yoktur. Avrupa´da nüfüsu 1 milyonun altında olan devletler var. Nüfüsu 35 – 40 bin olan devletler var. Bu devletler devlet olmak için her hangi bir bedel ödememiştir. Kürdler son iki yüzyıldır ağır bedeller ödemelerine rağmen devlet olamamıştır.Kürdlere zulüm edenlerin hepsi islam devletleridir. Bu devletler islam kardeşliği var ve beraber yaşamalıyız diyorlar. Halbuki Persler, Afganlar, Araplar, Malezyalılar kendi devletleri var. Bu noktada islamın iki yüzlü politikası görülüyor.<br /> <br /> Bir diğer soru da şu olmalı arkadaşlar.<br /> <br /> Avrupanın demokratik kurumları Kürdistan ve Kürdler söz konusu oldığunda demokrasinin ilkelerini değilde Türkiyenin haklarını savunmaktadırlar.<br /> <br /> Bundan sonra Kürdistan ve Kürd sorunu nedir´e gelelim.<br /> <br /> Sorun şudur arkadaşlar:<br /> <br /> 1920 de milletler Cemiyeti döneminde Kürdlerin bağımsız olması gasp edilmiştir!<br /> <br /> Neden çözülemiyor bu sorun bunun bilincine varmak önemli.<img src= http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/ber-ruh.jpg align=center width=400 hspace=5 vspace=5 border right<br /> <br /> İki emperyal gücün ve Ortadoğunun iki köklü devleti olan Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyetinin iş birliği içerisinde Kürdistan´ın bölünmesi sağlanmıştır. Bu dönemde Araplarda bölünmüştür ama daha sonraları ayrı ayrı devlet olmuşlardır. Ama Kürtler tarihten silinmek üzere bölünmüş ve paylaşılmıştır.<br /> <br /> En önemlisi ise Kürdistan´ın bilimsel çalışmalara kapatılmış olmasıdır. Örneğin Türkiye de üniversitede, bilgi üretilen yerde Kürdler ve Kürdistan ile ilgili olarak bilimsel çalışma yapılamaz. Çünkü kapatılmıştır ve yasak konmuştur. <br /> <br /> Diğer bir örnek devletler anti kürdtür ve sovyetler birliği de buna dahildir.<br /> <br /> Kürdistana birey olarak dost olanlar vardır ama organizasyon yetersizdir.<br /> <br /> 18 mart 1988 de Halepcê katliamında dünyada bir tepki olmamıştır. Çünkü Irak´ı gücendirmeyelim çabası vardır. Böylece İran, Irak, Türkiye ve Suriye’yi gücendirmeyelim diye cezai yaptırım uygulamıyorlar.<br /> <b>Parçalanma Kürdleri dostsuz bırakmıştır. Filistin sorunu gibi değil mesela. Filistinin bir düşmanı var. İsrail. Ama Filistini 27 Arap devleti destekler. Kürdistan ise bir cehennem. Etrafı düşmanlarla çevrili.</b><br /> <br /> Irak’a komşu devletler toplantısında Türkiye, Sovyetler, İran katılıyor.<br /> <br /> Ne konuşuluyor?<br /> <br /> Kürdlerin sesini nasıl kısabiliriz?<br /> <br /> Yeni çoraplar örüp Kürdlerin başına nasıl geçiririz?<br /> Yani Filistin ve Kürd meselesi çok farklı.<br /> Milletler cemiyeti döneminde 32 millet savaşın yıkıcılığını fark etmişler ve savaş yapmadan barışçı yollardan sorunlar çözülemez mi konusunda çalışmalara başlatmışlar.<br /> <br /> 1.Dünya savaşında yenen devletlerin Paris'te Kürdistan'ı bölüp parçaladıklarını görüyoruz. Yenilen devletlerin sömürgelerinin paylaşılması söz konusu. Bu çerçevede Irak, Ürdün, Suriye, Filistin, Lübnan kurulmuş. <br /> İşte bu dönemde şu soru sorulmalı:<br /> <br /> <b>Neden Kürdistan mandası kurulmamış?</b><br /> <br /> Şêx Mehmud Berzancî´nin ''Ben Kürdistan Kralıyım” isteğine yanıt verilmemiştir. Manda olarak bile!<br /> İşte temel soru, Kürd ve Kürdistanla ilgili sorun bu!<br /> Kürdlerin uluslar arası ilişkilerde hak ve hukuk statüsü yoktur. <br /> <br /> 1920 lere bir kere daha bakmak gerek. Ulusların kendi geleceğini belirleme hakları konuşulan bir dönemde Kürdller parçalanmış.<br /> <br /> Kürdler Sovyet işgali bölgesinde 1945' de Kürdistan Mahabad Cumhuriyetini kurdu ve bir yıl sürdü.<br /> Yeni bir düzen, 2.Dünya savaşından sonra Birleşmiş Milletler, Kürdistan'ın statükosunu aynen sürdürüyor. Başka yerlere baktığımızda örneğin Afrika da sömürge devletler bağımsızlaştı ama Kürdistan'da hiç bir şey değişmedi. Bu düzen hala devam ediyor.<br /> Birleşmiş Milletlerin bir kararı 14 aralık 1960 da sömürgelere bağımsızlık bildirgesidir. Bu bildirge 7 maddedir. Son üç maddesi devletlerin toprak bütünlüğünü sağlamadır. Arada okyanus deniz varsa sömürgeler bağımsızlaşıyor.<br /> <br /> Ama sömürge sadece deniz aşırı mıdır?<br /> <br /> Örneğin Irakın kuzeyi, Türkiyenin doğusu bitişik sömürgedir.<br /> <br /> Bunlar bitişik sömürgedir. Biz genel olarak şöyle biliriz. Sömürgeler baskı ve zulümle yönetilir. Şiddet bitişik sömürgelerde çok daha yoğun ve kapsamlıdır. Biz İngiliz sömürgesini biliyoruz. İngilizler kendi sömürgelerinde gaz kullanmamıştır. Uluslararası baskıdan dolayı kullanamamıştır. Saddam Hüseyin Kürdlere zehirli gaz kullanırken hiç sakıncası olmamıştır. Toprak bütünlüğü son 3 madde bitişik sömürgelerde bastırılmasını teşvik edilmiştir. Bu nedenle Birleşmiş Milletler eleştirisinin çok sıkı yapılması gerekmektedir.<br /> <br /> Bu nedenle şunu söylemek istiyorum ki Kürtlerle ilgili bir sorun olduğunda “gücendirmeyelim anlayışı var. 13 Temmuz 1989 da Viyana da Abdurrahman Qasimlo´nun öldürülmesinde, diplomat kılığında gelenler Abdurrahman Qasimlo´yu katledip çok kısa zamanda ve kolaylıkla İran´a geri ulaştılar. Polise bir ceza davası açılmadı. Eşi ceza davası açılması için çok çaba harcadı, görüşmeler yaptı ama Avusturya yay bir ceza davası açtıramadılar. Avusturya İran ile ticari ilişkileri bozulmasın diye<br /> <br /> Kürdler hiç bir mekanda yoklar. Bu nedenle gücenmemeleri diye bir durum söz konusu olamaz.<br /> <br /> Arkadaşlar işte tam da bu nedenlerden dolayı <br /> Kürdler şimdiye kadar neden bir devlet olamamıştır sorusu sorulmalıdır.<br /> <br /> Kürdler nerde hata yapıyor sorusunu yanıtlamak için de cevabım şöyle:<br /> <br /> Bilincine varmak önemli. Kürdler parçalanmışlık bilincine sahip değiller.210 devlet var. Uluslar ailesi. 193 devlet Birleşmiş Milletler üyesi. Olimpiyatlara 204 devlet katıldı. 50 milyonsun ve Olimpiyatlarda temsil edilmiyorsun! Nüfusları 15 bin olan devletler Olimpiyatlarda temsil ediliyor. Devlet temsilcileri, bayrakları ve sporcuları ile geçiş törenine katılıyor ve Uluslar Ailesinin üyesi. Bakıyoruz Kürdler nüfusu 50 milyon olmasına rağmen orda değil! Ayrıca eşit haklara sahip değil. <br /> <br /> <b>Neden hala devlet istemiyorsun?</b><br /> <br /> Toprağın ve nüfusun var ve uluslar Ailesinde değilsin! Niye bir devlet olamadın diye sormak gerek!<br /> Türkiye de 200 adet üniversite var ve her üniversitenin Uluslararası ilişkiler bölümü de var. Bu bölümler binlerce kitap yayınladı. Ama şunu söylemek önemli: Hiç bir üniversite yayınında Kürdistana yönelik hiç bir şey yok! Bitişik sömürgeyi biz gündeme getiriyoruz. <br /> Biz devlet istemiyoruz demek Türkiye, Irak, İran’ı korumak demektir. <br /> <br /> Tansu Çiller ne demişti “Bir çakıl taşı bile vermeyiz!”<br /> <b>Türk devlet politikası şudur:Asimilasyon!</b><br /> <br /> Günümüze kadar çok ağır bedeller ödendi. Köyler neden boşaltılıyor? Asıl amaç gerillayı susuz bırakmak değil. Göç eden nüfus 2 –3 nesil sonra asimilasyon olacaktır.<br /> <br /> Özal 5 yüz bin Kürdü batıya sürelim sorun biter demişti.<br /> Diyelim ki arkadaşlar Bitlis, Wan, Hakkari... sokaklarında dolaşıyoruz ve çocukların oyununu izliyoruz. Eğer çocukların oyunlarında, kavgalarında kürdçe konuşmuyorlarsa bu kürdler için çok büyük bir tehlikedir. Kürdistan tehlike altındadır ve devletin asimilasyon politikası hedefine ulaşmıştır!<br /><br /> Madam Curie – 1870 de Polonya yine bölünmüştü – şunu anlatıyor:<br /> <br /> “Bizim dilimizi Ruslar yasaklamıştı. Eğitim dili Rusçaydı. Ama biz çocuklar okula gidip gelirken Lehçe konuşuyorduk. Gizlice evlerimizde dilimizi yazılı öğreniyorduk. Her ev aynı zamanda okuldu”<br /> Polonya nasıl özgürlüğüne kavuştu bunu bilmek önemli arkadaşlar.<br /> <br /> Madam Curie bize anlatıyor. Kürd dili ile eğitim yapılması önemlidir. Kürdlerin Polonya sürecini öğrenmeleri gerekiyor.<br /> <br /> 17 Mart 1988 de Tel Aviv de Saddam Hüseyini eleştiren gösteriler vardı.<br /> Dünya tepki vermedi.<br /> <br /> Japonya tepki vermedi! Ki japonya ya atom bombası atılmıştır.<br /> <br /> Yaser Arafat o dönemde ABD dir ve bir gazeteci Yaser Arafat’a “Saddam Hüseyin Kürdlere zahirli gaz kullanıyor, bu konuda ne diyorsunuz? Diye soruyor. Yanıt:“Gül mü atacaktı?” <br /> <br /> HDP Bask sorunu, G.Amerikayı inceliyor. Bunu incelemede ki amaç Kürd meselesini çözmek için yol yöntem bulmak. <br /> <br /> Ama asıl yol gösterici süreç 1947 de Hindistan ve Pakistan da ortaya çıktı.<br /> <br /> Müslüman önderler şunu söylüyorlardı:<br /> Biz Müslümanız ve Hintlilerle beraber yaşamak istemiyoruz. Böylece iki ayrı devlet oluştu.<br /> Pakistan doğu ve batı olmak üzere iki kısımdan oluşuyordu ve Doğu Bengal müslüman halkı Pakistandan hakkını istedi. Dil hakkını talep etti. Pakistan karşı çıktı. <br /> <br /> “Biz Müslümanız ve kardeşiz. Bengal dili ilkel bir dildir. Siz bizim dilimizi öğrenin.”<br /><br /> Bengal halkı karşı çıktı ve “Biz kardeş değiliz sizinle. Bizi asimile ediyorsunuz. Biz dünya Müslümanları ile kardeş olabiliriz ama sizinle kardeş değiliz. Siz bizim düşmanımızsınız. Haklarımızı ve dilimizi gasp ediyorsunuz!”<br /> <br /> Müslüman kardeşliği Bengal halkını kandıramadı ama Kürd halkını kandırmaya devam ediyor.”

TC'nin son diktatörü: Bölünmeyle ilgili endişe bizde de var

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/diktat-r-bozuntusu.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/diktat-r-bozuntusu.jpg align=left width=95 hspace=5 vspace=5 border=0></a><b>Rizgarî Online/</b> Batı Afrika turu öncesi yaptığı açıklamada, TC Anayasa Mahkemesi'nin gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül hakkında verdiği "hak ihlali" kararına "uymadığını" ve "saygı duymadığını" söyleyen TC Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, uçakta bu sözlerinin sosyal medyada yankı bulduğunun hatırlatılması üzerine "Demek ki konuşmam isabetli oldu" dedi.TC´nin Mustafa Kemal'e özenen son diktatörü Erdoğan, TC Anayasa Mahkemesi'nin Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül hakkında verilen hak ihlali kararıyla ilgili olarak, "Anayasa Mahkemesi, bu şekilde bir karar vermiş olabilir. Vermiş olduğu karara sadece sessiz kalırım ama kabul etmek durumunda değilim. Verdiği karara da uymuyorum, saygı da duymuyorum" demişti. TC AYM'nin 'basın özgürlüğü ihlali' kararına rağmen Dündar ve Gül'ün yargılanacağı davanın 'casusluk davası' olduğu iddiasını yineleyen Erdoğan, "Yerel mahkeme bu karara direnebilirdi. O zaman AYM’nin kararı boşa çıkacaktı. Tahliye edilen kişiler AİHM'e gideceklerdi. Oradan alacakları cevap da bellidir" diye konuşmuştu.<br /> <br /> Erdoğan'dan ilk 'Can Dündar-Erdem Gül' açıklaması<br /> Türk medyasında yer alan habere göre, Erdoğan, uçakta gazetecilerin “Yaptığınız açıklama sosyal medyada çok yankı buldu” hatırlatması üzerine, “Demek ki konuşmam isabetli oldu” yanıtını verdi.<br /> CHP'den açıklama: Erdoğan'ın açıklamaları ikinci 28 Şubat darbesidir<br /> <br /> Batı Afrika turuna Fildişi Sahili'yle başlayan Erdoğan, ''Suriye’nin üçe bölünebileceği''ne yönelik iddiaların hatırlatılması üzerine, şöyle konuştu:<br /> “Bu bölünmeyle ilgili endişeler şu anda herkeste var. Bu aynı şekilde bizde de var. Niye? Çünkü PYD ve YPG’nin kuzeyde sağlamak istediği koridoru birileri destekliyor. Bu destekleyenlerin kimler olduğunu sizler de bizler de takip ediyoruz. Biz Türkiye olarak Suriye’nin kuzeyinde böyle bir koridorun oluşmasına imkan veremeyeceğimizi daha önce söyledik ve bu konuda da üzerimize düşen neyse, bunu yapacağımızı da söyledik. Çünkü orada oluşacak böyle bir terörist örgütlerin koridoru, bizim için her an bir sıkıntıdır, tehlikedir. Buna fırsat veremeyeceğimizi tüm dostlarımıza söyledik. Özellikle koalisyon güçleriyle bunu paylaştık, paylaşmaya devam edeceğiz.”

Demirtaş'tan Sur'a yürüme çağrısı

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/demirt-cagri.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/demirt-cagri.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a><b>Rizgarî Online/</b> HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sokağa çıkma yasağının sürdüğü Dîyarbekîr´in Sur İlçesi'nde yasak ve ablukanın kalkması halinde, bir daha hendek ve barikat olmayacağını söyledi.Demirtaş, Çarşamba gününden itibaren bütün Dîyarbekîr´lilerin bulundukları yerden Sur'a doğru yürümeleri çağrısı yaptı.HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, DTK Eş Başkanları Hatip Dicle ve Selma Irmak ile DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek ile birlikte Dîyarbekîr´in sokağa çıkma yasağı ve Türk devlet güçlerinin saldırılarının osürdüğü Sur İlçesi'nde kalan sivillerin bulunduğu Dicle Fırat Kültür Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi. Demirtaş, bugün tam 90 gündür Suriçi'nde kapsamlı, büyük sonuçları ve yıkımı itibariyle ağır olan bir askeri operasyon yürütüldüğünü ifade ederek, "Biz şu anda Sur'un başka bir mahallesindeyiz, 100 metre ileride çatışmalar, operasyonlar devam ediyor. Süreç başladığı günden bu yana demokratik siyaset kurumları olarak çatışmaların büyümemesi, yıkımın ve ölümlerin artmaması için Ankara'da hükümet nezdinde, Diyarbakır'da yerel düzeyde, yüzlerle ifade edebileceğimiz görüşmeler yapıldı, diyaloglar kuruldu. Maalesef çabalarımız ve girişimlerimizden kalıcı sonuç vermedi. Hali hazırda AKP'nin dayattığı anlayış nedeniyle Sur'da yüzlerce insan yaşamını yitirmiş durumda. Ölümleri maalesef önleyemedik, durduramadık. Geldiğimiz noktada tek bir ölüm daha olmasın diye zaten Suriçi'nde harabeye dönmüş durumda bir çağrı yaptık abluka kaldırılsın çatışmalar dursun dedik" dedi.<br /> <br /> <b>"TOPLU ÖLÜMLER TARİHE NOT DÜŞER VE KIRILMALARA YOL AÇAR"</b><br /> <br /> Demirtaş, bugün sokağa çıkma yasağı ve ablukanın kalkması halinde yarın hendek barikat sorununun olmayacağı aşamasına, görüşmelerde geldiklerini de ifade ederek, "Bunu yapmamıza rağmen ablukanın kalkmasına izin verilmiyor, illa o bölgede bulunan insanların hepsinin katledilmesi isteniyor. Biz bu gidişata dair asla hiçbir zaman rıza göstermedik, Diyarbakır halkı da İstanbul ve Avrupa'da yaşayanlar da asla rıza göstermedi. Diyarbakır'da, 90 gündür her gün Sur'da operasyonların durması için eylemler ve protestolar var" dedi.<br /> <br /> Demirtaş, "AKP hükümeti aklını yitirmiş olabilir, karşılaştığı sorunları diyalog ve müzakere ile çözümü yetisini yitirmiş olabilir ama bugün Sur'da yaşatılanlar sadece artık AKP'ye zarar vermediğini bütün Türkiye'nin görmesi lazım. Bu tür katliamlar toplu ölümler tarihe not düşer ve kırılmalara yol açar" diyerek konuşmasını şöyle sürdürdü:<br /> <br /> "İlla katledeceğim, şehri yıka yıka dümdüz edeceğiz mantığını kimse içine sindirmiyor. Biz bunu durdurmak istiyoruz. Aileler burada günlerdir çözüm için nöbet tutuyorlar. Biz de artık çözüm nöbeti için buradayız. Buradan abluka kalkmalı, çatışmalar, ölümler durmalı. Ne güvenlik görevlisi, ne sivil, ne kadın ve ne de çocuk ölmesine izin vermeyeceğiz. Hiçbir zaman buna onayımız olmadı. 3 aydır şehrin ortasında 24 saat bir savaş yürütülmesini olağan bir durum olarak görmüyoruz. Tüm Diyarbakır halkı Sur'daki ablukanın kalkması için ayakta olmalıdır. Çarşamba saat 16.00'da herkes bulunduğu yerden Sur'a doğru yürümelidir. Mahalle ve ilçelerden bu demokratik bir haktır. Tek bir insanın canına, malına zarar vermeden zarar gelmesine müsamaha etmeden bu demokratik hakkımızı kullanacağız. Halkımızdan ricamız kararlı ve ısrarlı olunmalıdır. Abluka da kalkmadan geri adım atmayacağız demelidir herkes. Bütün STK, meslek örgütleri, işçi, esnaf örgütleri ve kentimizdeki bütün derneklere çağrımızdır. Biz Sur içinde çatışmaların bitmesini istiyoruz. Sadece ablukanın kalkması yeterlidir. Bu saatten sonra biz AKP'den ve çatışma, savaş denkleminden medet umanlara halkın duyarlılığına saygı duyulmalıdır. Bir halk şehri yakılıp yıkılırken sessiz olamaz. Halkın üzgün olmasını bir teslimiyet şeklinde okuyanlar yanılıyorlar. Biz savaşa asla teslim olmadık, olmayacağız. Biz herkes için özgürlük ve adalet istiyoruz. Bize dayatılan savaş politikalarına ancak böyle durdurabiliriz. Talebimiz bellidir, abluka kaldırılsın. Eş başkanlar olarak burada bulunan aileler ile birlikte çözüm nöbetine katılıyoruz. İnşallah tek kişinin burnu dahi kanamadan mevcut durumu stabil hale getireceğiz. Meseleyi bir gurur ve güvenlik meselesi olarak görenlerin bunun yerine çözüm adına ortaya koyduğumuz siyasi iradeye anlarlar ve çözüm konusunda Çarşamba gününe kadar bizlerle diyaloga geçip bir çözüm ararlar diye umuyoruz."<br /> <br /> <b>IRMAK: ÖZEL BİRLİKLER BUNA İZİN VERMEYECEĞİZ DİYOR</b><br /> <br /> Toplantıda Kürdçe konuşan HDP' nin Colemêrg Milletvekili ve DTK Eş Başkanı Selma Irmak, "Sur'da da, Cizre gibi bunlar da katledilmek isteniyor. İnsanlarımız bu katliama dur demek için direniyor. Şimdi bu yetmiyor. Demokratlara, kadınlara gençlere herkese çağrımızdır; Sur'da katliama izin vermeyelim, bir trajediye izin vermeyelim, halkımız Sur'a akmalıdır. Abluka kalkar, çatışmalar durursa o zaman bu çatışmalar da sonlanacak. Buradaki çatışmalar bunlara bağlıdır. Bu abluka kalkarsa barikatlar da hendekler de kalkacak. Devlet güçleri ve özel birlikleri buna izin vermeyeceğiz diyor. İlla biz bunları öldüreceğiz, katledeceğiz diyor. Biz de bu abluka ve kuşatma kalkıncaya kadar geri adım atmayacağız. Kuşatma kalkana kadar direnişimiz sürecek. Bu abluka ve kuşatmayı kaldırın bir insan dahi ölmesin. Bu çağrımız yerine getirilmezse halkımızın direnişiyle bu kuşatmayı kıracağız. Bu katliamları durdurmak için Sur'a akmalıyız. Bir gün değil her gün direnişte olmalıyız. Bu direniş ruhu değerli bir duruştur. Bu eylem bize yeni yaşamı müjdeleyecek. Baharı bu duygularla getireceğine inanıyorum. Ölümleri durduracağız. Kanı durdurma ve insanlık mücadelemiz olacak bu eylemimiz" diye konuştu.

Serok Barzanî pêşwaziya Balyozê nû yê YE li Iraqê kir

$
0
0
<a href=http://www.rizgari.com/images/wenenuce/serok-barzani-pesvazi-li-balyoze-ye-kir.jpg><img src=http://www.rizgari.com/images/wenenuce/serok-barzani-pesvazi-li-balyoze-ye-kir.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a>Roja yekşem 28.02.2016 li Selahedîn birêz Mesûd Barzanî Serokê Herêma Kurdistanê pêşwaziya Patrîck Sîmont Balyozê nû yê Yekîtiya Ewrupa li Iraqê û şandekî li gel kir.Li hevdîtinê de ku Balyozê nû yê Yekîtiya Ewrupa li Iraqê bi mebesta xwe nasandin û agahdarbûna ji siyaseta Serok Barzanî ya li ser pêşhatên siyasî serdana Serok Barzanî kir, ji bilî balkişandina li ser wê yekê ku gelê Kurdistanê li Ewrupa dosteke xwe yê zêde heye, ragihand ku Yekîtiya Ewrupa peywendiyekî taybetî li gel Herêma Kurdistanê da heye û li berfirehtir kirina wan peywendiyan da berdewam dibe. Her wiha eve jî xisterû ku Yekîtiya Ewrupa pêzanînên xwe ji bo awayê pêşkeftin û wê jîngeha dostaneya ku ji bo çalakiyên aborî li Kurdistanê da pêkhatiye kir û pesnê rol û azayetî û qehremaniya hêzên Pêşmergeyên Kurdistanê ya li rûbirûbûna terorîstan kir û eve jî bi Serok Barzanî ragihand ku Yekîtiya Ewrupa ji vê rewşa dijwara aboriya ku bi sedema xerciyên şer û hewandina koçberan û dabezîna nirxa neft li Herêma Kurdistanê da pêkhatiye têdigihe û Serok Barzanî jî ji hewlên Yekîtiya Ewrupa yên ji bo peydakirina çareseriyeke yarmetîdana darayî ya Herêma Kurdistanê agahdar kir.<br /> <br /> Li beranber da Serok Barzanî li erk û karê wî yê nû da hêviya serkeftinê ji bo Balyozê nû yê Yekîtiya Ewrupa li Iraqê xwest û li axaftina xwe de behsa hereşeya teror û tundrewî ya li ser cîhanê kir û ji bilî wê balkişand li ser xweragirî û serkeftinên Pêşmerge ronahî xiste ser wan têçûnên mirovî û aboriya ku li encama şer û hatina koçberan û dabezîna nirxa neft ruyê Herêma Kurdistanê girtiye. Serok Barzanî eve jî xisterû ku civaka navdewletî û Hikûmeta Iraqê li yarmetîdana Herêma Kurdistanê ya koçberan kar bi pabendbûna xwe nekirine. Serok Barzanî balkişand li ser qeyrana darayî ya Herêma Kurdistanê û behsa wan hengavan jî kir ku Hikûmeta Herêma Kurdistanê ji bo çareserkirina qeyranê pêkaniye.<br /> <br /> Her li vê kombûnê da di derbarê paşaroja Iraqê û mafên gelê Kurdistanê de danustandina bîr û ramanan kirin û Balyozê nû yê Yekîtiya Ewrupa li Iraqê tekez li wê yekê kir ku aramî û pêşketina Kurdistanê ji bo Yekîtiya Ewrupa gelek girînge û her dû alî li ser ewe hevre bûn ku li ser pirsên siyasiyên niha li peywendiyên berdewam da dibin.<br /> <i>krp</i>

Partiyên Bakur bertek nîşanî qedexekirina çapemeniyê dan

$
0
0
<a href=http://www.rizgari.com/images/wenenuce/pak-u-hakpar-beyana-capemeniye-290216.jpg><img src=http://www.rizgari.com/images/wenenuce/pak-u-hakpar-beyana-capemeniye-290216.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a>Partiya Maf û Azadiyan (HAK-PAR) û Partiya Azadiya Kurdistanê (PAK) li dijî qedexekirina Rûdaw TV û imc TV nerazîbûn nîşan dan. Li gorî PAKê, qedexekirina Rûdawê, dê zirarê bide kurdan.Alîkarê Serokê Giştî yê HAK-PARê Letîf Epozdemîr, derheqê guvaşa li ser medyayê bi taybet tiqûfkirina televîzyona imc TV ji aliyê dewleta Tirkiyê û qedexekirina Rûdawê ji aliyê kantonên Rojavayê Kurdistanê ve, daxuyaniyek nivîskî belav kir.<br /> <br /> Epozdemîr di daxuyaniyê de nerazîbûna xwe li hember wê yekê nîşan daye û gotiye, ew zihniyetên ku Rûdaw TV û imc TV qedexe kirine, yek zihniyet in û ti ferqa wan bi hev re tine. Ji ber wê jî ew bertekên ku ji bo tiqûfkirina imc TV tên nîşandan divê li hember qedexekirina Rûdawê jî bên nîşandan.<br /> <br /> Li gorî alîkarê Serokê Giştî yê HAK-PARê, qedexekirina Rûdawê ji aliyê kantonên Rojavayê Kurdistanê ve û tiqûfkirina imc TV ji aliyê dewleta Tirkiyê ve, binpêkirina mafê bidestxistina agahiyan e û karekî antî-demokratîk e.<br /> <br /> Serokê Giştî yê PAKê Mistefa Ozçelîk jî li bajarê Îzmîrê di konferansa bi navê &#8220;Rojeva Kurdistanê û PAK&#8221; de axivî û behsa qedexekirina Rûdaw TV ji aliyê rêveberiya Rojavayê Kurdistanê ve û tiqûfkirina imc TV ji aliyê dewleta Tirkiyê ve kir û wiha anî ziman:<br /> <br /> &#8220;Helbet em li dijî qedexekirina imc TV ne. Lê li aliyê din, HDP û DBP xebatên Rûdaw TV qedexe dikin. Hinek caran karmendên Rûdawê rastî êrişa alîgirên wan partiyan tên. Rêveberiya Kurdistana Rojava jî Rûdaw TV qedexe kiriye... Li gorî me, bûyerên wiha ziyarê didin pirrengiyê, pirdengiyê, azadiya raman û çapemeniyê&#8230;<br /> <br /> Serokê Giştî yê PAKê bang li dewlet û PKKê jî kir, şer bidin sekinandin û ji bo çareseriyek mayînde, bi nûnerên hemû partî û aliyên civakî yên Bakurê Kurdistanê re dest bi diyalogê bikin.<br /> <br /> Mistefa Ozçelîk, bang li hemû kurdên cîhanê jî kir, piştgiriya referandoma serxwebûna Başûrê Kurdistanê bikin.<br /> <br /> Wî siyasetmedarê kurd her wiha bang li partîyên li Rojavayê Kurdistanê yên wek PYD , ENKS û hemû partiyan kir ku tifaqa xwe pêk bînin û rêvebiriyek hevbeş ya leşkerî, aborî û siyasî ava bikin.<br /> <i>ktv</i>

Demîrtaş: Divê her kes ber bi Sûrê ve bimeşin

$
0
0
<a href=http://www.rizgari.com/images/wenenuce/ber-bi-sure-ve-biherikin.jpg><img src=http://www.rizgari.com/images/wenenuce/ber-bi-sure-ve-biherikin.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a>Hevserokên KCD, DBP, HDK û HDP'ê ji bo şikandina dorpêça li dijî navçeya Sûrê ya kete roja 90., ragihandin ku wê tevlî nobeta ji bo Sûrê tê girtin bibin. Hevserokê Giştî yê HDP'ê Selahattîn Demîrtaş wiha got: "Heta ku dorpêç û qedexeya li dijî Sûrê bê rakirin divê hemû kes roja çarşembê ber bi Sûrê ve bimeşin."Hevserokê Giştî yê HDP'ê Selahattîn Demîrtaş, Hevserokê Giştî yê DBP'ê Kamûran Yuksek, Hevberdevka HDK'ê Gulîstan Kiliç Koçyîgît, Hevserokên KCD'ê Hatîp Dîcle û Selma Irmak, li navçeya Amed Sûrê, ku 90 roj in li hemberî her şêwe êrîşên dewleta Tirk li ber xwe dide, daxuyaniyek dan.<br /> <br /> Demîrtaş li Navenda Çandê ya Dîcle Firatê ku bi rojan e nobeda berxwedanê lê tê girtin axivî û ev xal destnîşan kir:<br /> <br /> <b>'DI ŞERÊ JI ALIYÊ AKP'Ê VE HAT DESTPÊKIRIN DE BI SEDAN MIROVAN JIYANA XWE JI DEST DAN'</b><br /> <br /> "Îro bû 90 roj ku li Sûrê derketina derve qedexe ye û êrîş lê dewam dike. Sed metre li pêşiya me êrîş dewam dikin. Weke siyasetmedar, ji bo şer giran nebe, mirov nemirin, me gelekî hewl dan. Li Enqere û Amedê bi sedan caran diyalog hatin kirin. Tevî hemû hewldanên me jî encameke mayînde derneket holê. Ji ber polîtîkaya şer a AKP ferz dike, bi sedan mirovan jiyana xwe ji dest dan. Me nikarîbûn pêşî li vê bigirin. Di rewşa heyî de ji bo zêdetir mirov nemirin, em di nava hewldanan de ne. Ji bo hilweşîn bisekine me bang kir. Me got, bila şer biqede.<br /> <br /> Eger îro qedexeya derketina derve bê rakirin, wê sibe bend û şer nebe, di vî warî de gelek hewldanên me çêbûn. Tevî hemû hewldanên me jî biryara rakirina dorpêçiyan nadin. Me ev helwest ti carî qebûl nekir. Gelê Amedê jî, gelê me jî vê nêzîkatiyê qebûl nake. Li Sûrê şer heye, li her devera derveyî Sûrê berxwedan heye. Dibe ku AKP'ê aqlê xwe winda kiriye. Divê her kes baş zanibe ku rewşa li Sûr û Cizîrê bi tenê zerarê nade AKP'ê. Komkujî rê li ber şikestinên dîrokî vedikin. Em vê qebûl nakin. Gel vê qebûl nake. Em dixwazin vê bisekinînin.<br /> <br /> Li Navenda Çandê ya Dîcle Firatê malbat nobedê digirin. Weke Hevşaredar em jî li çalakiya nobedê ne. Divê şer bê sekinandin, em qebûl nakin ku sivîlekî bi tenê bimire. Di rewşa heyî de tevî hemû gelê xwe em ê dest li vê werdin. Li pêş çavên me em ê nehêlin bi tank û topan şer bê meşandin.<br /> <br /> <b>'DIVÊ HER KES BER BI SÛRÊ VE BIMEŞIN'</b><br /> <br /> Amed bi bajar û navçeyên xwe divê rabe ser piyan. Em vê bangê li gelê xwe dikin. Roja Çarşemê saet di 16:00 de ber bi Sûrê ve bimeşin. Ji taxên derve, ji her deverê dikare ev meş pêk were. Bêyî ku zerarê bide mirovekî bi tenê, em ê vî mafê xwe yê demokratîk bi kar bînin. Heta roja Çarşemê divê her kes amadekariya xwe bike û bi gotina 'Em ê rê nedin êrîş û mirinan' bimeşin. Heta dorpêçî bê rakirin wê têkoşîna me bidome. Divê gelê me bêje 'heta dorpêçî û şer bê sekinandin, em ê nesekinin'. Pêwîste şerê li Sûrê biqede.<br /> <br /> <b>'EM TI CARÎ TESLÎM NEBÛN'</b><br /> <br /> Hurmetê nîşanî gel bidin. Êrîşî çalakiya gel nekin. Gelê me ji ber rewşa heyî gelekî dêşe. Yên vê yekê weke hesta teslîmiyetê bibînin, hingî wê xwe bixapîne. Em ti carî teslîm nebûn, em ê ti carî teslîm nebin. Em ji bo her kesî doza wekhevî û azadiyê dikin. Bi vî rengî em aştiyê pêk tînin. Em bi biryar in roja Çarşemê ji saet 16:00 û pê ve xwe bigihînin Sûrê. Bila dorpêçiya li ser Sûrê bê rakirin. Divê sekneke bi biryar were nîşandan. Xebatên me yên li ser meşê wê dewam bikin."<br /> <i>anf</i>

Ankara saldırısının kodları

$
0
0
<a href=http://www.rizgari.com/images/wenenuce/ankara-saldirisinin-kodlari.jpg><img src=http://www.rizgari.com/images/wenenuce/ankara-saldirisinin-kodlari.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a><b> Hasan YILDIZ / </b>Ankara&#8217;da siyasetin ve ordunun en üst düzeydeki kurumlarının bulunduğu bir bölgede patlatılan canlı bombanın üzerindeki esrar perdesi kısa sürede aydınlanmaya başladı. Saldırıyı PYD&#8217;nin üzerine yıkmakta ısrarlı olan iktidar, bu kanalla uluslararası kamuoyuna bir mesaj vermek istiyordu. Canlı bombanın kimliğindeki karanlık noktalar açığa çıktıkca, olay iktidarın çok sevdiği bir kavramla &#8220;kokteyl&#8221; eyleme dönüştürüldü. PKK-TAK ve PYD üçlüsü bu &#8220;kokteyl&#8221;deki renklere paylaştırıldılar. Ülkede savaş çığlıklarının atıldığı, Suriye&#8217;ye müdahale yapılması için Katar ve Suudi Arabistan ile askeri ittifaklara gidildiği bir dönemde PYD&#8217;nin, PYD olarak bu saldırıdan nasıl bir beklentisi olduğunu anlamak mümkün değildir. PYD, KCK bünyesi içinde PKK ile doğal ilişki içinde olsa bile savunduğu toprakların geleceği açısından Türkiye&#8217;yi askeri bir operasyona zorlayacak nedenleri bizzat kendilerinin yaratmış olabileceğini bir an bile düşünmek olanaksızdır. Saldırının askeri komuta merkezinin kalbinde gerçekleştirilmiş olması ise bir başka düşünülmesi gereken noktadır. İktidarın bütün gayretlerine karşın ordunun üst kademesi böylesi bir maceraya girme yanlısı değildir. Bunu muhalif gruplara giden yardımların ordunun eliyle değil, MİT eliyle gönderilmeye çalışılmasından da anlamaktayız. İktidar, ordunun çekincelerini giderecek nedenleri uluslararası alanda hemen devreye sokma girişimlerini bu saldırıya bağlayarak yüksek sesle dillendirmeye başladı. Ancak ABD&#8217;den bir destek gelmediği gibi olay hakkındaki şüphelerini de açıklama durumunda kaldı. Saldırıyla ilgili PYD&#8217;nin görüşüne kendi istihbarat bilgilerini de ekleyerek, olayın kaynağı hakkındaki şüphelerini saklı tuttu. Ve sonunda canlı bombanın Suriye kökenli bir PYD&#8217;li değil, Van doğumlu TAK militanı olduğu açığa çıktı.Şimdi bizim açımızdan esas sorulara geçebiliriz: TAK denen bu örgüt ,Van doğumlu olan ama Suriye kimliği taşıyan bir elemanına neden bu eylemi yaptırıyor? PYD&#8217;nin IŞİD denetimi altındaki bölgeye yoğunlaştığı bir sırada Suriye kimliği ile kime, nereye ne tür bir mesaj verilmek isteniyordu? Yer ve yöntem olarak, ne kadar söyleseler de; Sur, Cizre ve diğer ilçelerde süren operasyonlara karşı yapılmadığı da ortada. Türk toplarının PYD mevzilerini vurduğu, krizin en üst noktasına geldiği bir dönemde yapılması da Sur ve Cizre söylemini ikinci plana itiyor. İktidar da zaten hedef olarak PYD&#8217;yi göstererek, bu saldırıdan nasıl bir beklenti içinde olduğunu dünya kamuoyuna şaşılacak bir hızlılıkla, büyükelçileri toplayarak açıkladı. TAK bu eylemi iki gün sonra kabullendiğinde canlı bombanın resmini neden photoshoplayıp basına verdi? Ailenin tanımasıyla ortada süren karmaşıklık son buldu ve olay kesin olarak aydınlanmış oldu. Eğer bu eylemdeki ilk veriler doğru çıksaydı, İktidarın tezlerinin ne kadar haklı ve saldırıyla ilişkisi olmayan PYD&#8217;nin ne kadar zor durumda kalacağı görülecekti. Böylece Türkiye &#8220;angajman kuralları&#8221;nın bir adım ötesinde kendisini savunma hakkını kullanacak desteği rahatlıkla arayabilecekti. <br /> <br /> Bu olayın arkasındaki düz mantığın PKK içinde neye karşılık olduğunu görebilmek için sizi bir tarih anısına götürmek istiyorum: Yıl 1986, Ağustos ayı; Yaz sıcağının dağların doruklarında yürüyen insanların yüzlerine ılık bir esintiyle vurduğu günler... İran&#8217;daki kamplarından Güney Kürdistan&#8217;a doğru yol alan peşmergeler ve başlarında onları bir an olsun yalnız bırakmayan, çocukluğundan beri bu dağları karış karış bilen Mesut Barzani... O yıllarda PKK zindanlarından kaçıp İran&#8217;a geçen bir grup PKK&#8217;lı da peşmergelerle birlikte yürümektedir. Bir mola yerinde Mesut Barzani bu grubun yanına giderek sohbet eder. Onlardan PKK içinde ne yaşadıklarını öğrenmek ister. Yurtsever duygularla mücadeleye katılmış, sorgulayan ve düşünen insanları &#8220;bize ayak uyduramıyorlar&#8221; gerekçesiyle, onların &#8220;ajanlık&#8221; ithamıyla nasıl ölüme gönderildiklerini dinler. Bu komplocu mantığın yakın tanığı olarak Mesut Barzani de bir anısını burada paylaşır. 1985 yılında Öcalan ile yapılan bir görüşmede, Türk ordusunun tepkisini Güney&#8217;e yöneltmemek için sınır boylarına yapılacak saldırılardan kaçınmaları talebinde bulunur. Barzani&#8217;ye göre Türkiye&#8217;ye müdahale gerekçesi verecek olan bu saldırılar hem PKK, hem de peşmerge güçleri için iyi sonuçlar vermeyecekti. Bu konuda mutabakata varıldığı sanılırken, PKK militanlarının peşmerge gruplarıyla irili ufaklı çatışma sesleri de gelmektedir. Bu çatışmalar sırasında Suriye&#8217;den gelip,PKK ana karargahına gittiği sanılan bir kişi yakalanır ve üzerinden Duran Kalkan&#8217;a verilmek üzere yazılmış Öcalan&#8217;ın bir savaş talimnamesi ele geçer. Bu belgede Öcalan, PKK gruplarının sınır boylarındaki karakolları hedef alması istenir ve böylece Ordunun Güney Kürdistan&#8217;a girmesiyle bir yandan ordunun bataklığa çekileceğini ve diğer yandan bölgede tutunamayıp dağılacak olan feodal yapılardan boşanacak alanların PKK tarafından doldurulması tezi işlenir. Bu belgenin KDP&#8217;nin parti arşivinde mutlaka saklandığını sanıyorum. <br /> <br /> Ve gerçekten de Türkiye BM sınır güvenliği sözleşmesi içinde Güney Kürdistan&#8217;ın içlerine kadar müdahalelerde bulundu. Başlangıçta KDP güçleri bir çok alanda zor durumda kaldılar. KDP Mustafa Barzani&#8217;den gelen tecrübeyle PKK-Ordu çatışmasında dengeli bir politika yürütmeyi tercih etti. Dağılacağı beklenen &#8220;feodal güçler&#8221; süreçten daha güçlü olarak çıktılar. PKK&#8217;ya karşı karadan ve havadan yapılan operasyonlar bir çok Kürt köyünün yıkılması pahasına yıllarca sürdü. Bugün hava saldırıları hâlâ devam ediyor. <br /> <br /> İşte bu mantığı Ankara saldırısıyla karşılaştırınca PKK&#8217;nın manüpülasyonlara ne kadar açık bir örgüt olduğunu da anlamış oluyoruz. Sözüm ona &#8220;Suriye kimliği&#8221; bu nedenle bir tesadüf değil, bilinçli bir işarettir. Ya da TAK denen örgütte canlı bomba sıkıntısı olduğu için illaki Suriye kimliğine bulaştırılmış birinin eylemi gerçekleştirmesi gerekiyoru!.. Ancak bu oyun tutmadı, erken bozuldu. <br /> <br /> Güney Kürdistan&#8217;a yapılan saldırı ve müdahaleler PKK- PYD ilişkisine rağmen Suriye&#8217;de yapılamıyor. PYD&#8217;nin her ne kadar PKK ile bağlantısı olsa da, onların yöneldiği merkez Salih Müslim&#8217;in dediği gibi Suriye Kürdistan&#8217;ıdır. &#8220;Gelecekteki Suriye&#8217;de Kürtlerin yeri ne olacak?&#8221; sorusu kim tarafından ortaya atılırsa atılsın doğru bir sorudur. Esas olan, sorunun ne şekilde ele alınacağında yatmaktadır. Türkiye&#8217;de korkular &#8220;İkinci bir İsrail&#8221; olarak görülen Kürt devleti üzerinde odaklanarak kamuoyunun tepkisi belli bir merkeze yönlendirilmektedir. Oysa Suriye&#8217;de oluşturulacağı söylenen 900 km lik Kürt koridorunun, güvenlikli enerji hattı haline dönüştürülen bir Kürt devletine teslim edileceğini beklemek biraz saflıktır. Suriye&#8217;deki Kürtlerin bütün nüfusunu bu sınıra yığsanız toplam 2 bin km yi aşacak olan bu sınırı hem Türkiye&#8217;ye ve hem de Suriye&#8217;ye karşı korumak mümkün değildir. Hiç bir devletin de tek başına bu koridoru korumak için sahaya ordularını gönderme koşulları yoktur. Dolaysıyla Suriye+Rusya+PYD+ABD denkleminden bir dünya savaşı değil, anlaşmalı bir bölüşüm haritasının çıkacağı gerçeğiyle karşı karşıyayız. <br /> <br /> Bu nedenle PYD&#8217;nin gelecekteki Suriye&#8217;de Kürt halkının demokratik çıkarlarını kanton veya federatif bir yapı içinde savunmak temel strateji olmalıdır. Nitekim PYD lideri Salih Müslim verdiği demeçlerde hedeflerini anlatırken Türkiye&#8217;ye karşı düşmanca tavırlarının olmadığını her fırsatta anlatmaktadır. Türkiye&#8217;de birçok kez ağırlanmasına karşın, karşılıklı ilişkilerin bozulmasındaki ana neden, PYD&#8217;yi cihatçı örgütler koalisyonuna zorlayan iktidarın, gelecekteki Suriye&#8217;de Kürtlere çizmekte zorlandığı statüde yatmaktaydı. Çünkü en ılımlısından en radikaline kadar, cihatçı örgütlerin eline geçen bir Suriye&#8217;de, seküler örgüt olarak PYD&#8217;ye yaşam hakkı tanınmayacağını savaş alanında bizzat yaşayarak görmekteydiler. İktidar ise esas dayanak noktasını cihatcı örgütlerden hareket ettirmekteydi. Dolaysıyla Salih Müslim ile yapılan görüşmelerde Kürtler konusunda verilmesi mümkün sözlerin sıcak sahada hiçbir geçerliliğinin olmadığı görülüyordu. Eğer PYD böylesi bir oyuna gelseydi Suriye&#8217;deki dengelerin cihatcılar lehine değişebileceği söylenebilirdi. Özgül durumundan ötürü IŞİD&#8217;i Suriye denkleminin dışında tutsak bile, İhvan örgütlenmesinden El Nusra&#8217;ya kadar radikal İslamın ele geçirdiği bir Suriye&#8217;de PYD gibi bir örgüt ilk etapta saf dışı bırakılacaklar arasında olacaktı. <br /> <br /> PKK merkezinin içine düştüğü vahim durumu anlamak açısından tekrar Türkiye&#8217;ye dönmek gerekecek: Sur ve Cizre&#8217;de yaşanan vahşetin sorumlularını ararken aynı manüpülasyonu görmekteyiz. Bir önceki yazılarımda Cemil Bayık&#8217;ın &#8220;öz yönetimle&#8221; &#8220;yerel yönetimler&#8221; kavramını birbirine karıştırarak kitleleri nasıl yanlış yönlendirdiğini göstemeye çalışmıştım. Şimdi de Duran Kalkan konuşuyor ve &#8220;devletin bu kadar şiddetli üzerlerine geleceklerini&#8221; hesaplayamadıklarından yakınıyor... Beş yılda Suriye şehirlerinin geldiği hale beş ayda gelen bu vahşetin hazırlayıcıları olarak nasıl bir sorumluluk duygusu taşıdıklarını anlamak mümkün değildir. Onlar da iktidar gibi sebep sorusundan kaçıyor ve sonuç üzerinden konuşmayı tercih ediyorlar. İki seçim arasına bu savaşı &#8220;neden ve niçin&#8221; kaçınılmaz bir şekilde dayattıklarının yanıtını halka vermedikleri müddetçe dökülen kanın üzerindeki sorumlulukları devam edecektir.

Rusya: Türkiye, Suriye için bir mayın olabilir

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/tc-mayinolabilir.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/tc-mayinolabilir.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, Türkiye'nin Suriye'ye yönelik saldırgan davranışlarının bu ülkedeki ateşkesi 'baltalayabileceğini' söyledi.Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, Türkiye'nin Suriye'ye yönelik saldırgan davranışlarının bu ülkedeki ateşkesi 'baltalayabileceğini' söyledi.Türkiye'nin Suriye sınırında yaptığı askeri hazırlıkları 'kaygı verici' bulduklarını belirten Ryabkov, "Türkler, sınır ötesi saldırılar ve güvenli bölge oluşturma fikrini bırakmadı. Bu, Ankara'nın yapabilecekleri bakımından çok tehlikeli bir durum" dedi.<b>'SURİYE ATEŞKESİ İÇİN MAYIN OLABİLİR'</b><br /> <br /> Ryabkov, "Eğer ateşkesi güçlendirme süreci böyle devam ederse, bu (Ankara'nın eylemleri), Suriye ateşkesinin hayata geçirilmesi önünde bir 'mayın' olabilir" diye devam etti.<br /> <br /> Ryabkov ayrıca, Rusya ve Şam'ın Suriye'de ateşkesi ihlal ettiğine dair haberleri de reddetti.<br /> <br /> <b>'ANONİM AÇIKLAMALAR DOĞRULANMADI'</b><br /> <br /> "Rusya ateşkes anlaşmasına istikrarlı bir biçimde uyuyor. Başka türlüsü de olamaz. Zira bu anlaşmanın sağlanmasında doğrudan katkımız var" diyen Ryabkov, ateşkesin Rusya tarafından ihlal edildiğine dair yapılan 'anonim' açıklamaların doğrulanmadığını da vurguladı.<br /> <br /> <b>ASIL SORU ŞU: ESAD KARŞITLARI HAZIR MI?</b><br /> <br /> Öte yandan Ryabkov, Cenevre'deki Suriye görüşmelerine bir an önce yeniden başlanmasını umduklarını söyledi ve "Biz buna hazırız. Asıl soru, (Suriye Devlet Başkanı) Esad karşıtı koalisyonun buna hazır olup olmadığı" ifadelerini kullandı.<br /> Kürdlerin Cenevre görüşmelerine katılmaması halinde bu görüşmelerin 'yetersiz kalacağını' da vurgulayan Ryabkov, bu konuda ülkelerin pozisyonlarını değiştirmesini umduklarını belirtti.<br /> <br /> <i>Kaynak:sputniknews.com</i>

´IŞİD'in son nefesini vereceği an yaklaşıyor´

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/son-nefesi-.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/son-nefesi-.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> İngiliz Independent gazetesi yazarı Patrick Cockburn, Rusya'nın Suriye'deki yoğun operasyonları ve ABD öncülüğündeki koalisyonun faaliyetleri sayesinde IŞİD'in son nefesini vereceği anın yaklaştığını yazdı."IŞİD eninde sonunda yok edilecek. Çünkü IŞİD, Irak, Suriye ve İslam dünyasının geri kalan kısmında çok sayıdaki düşmanı tarafından güçlü bir baskı altına alınacak" ifadelerini kullanan Cockburn, IŞİD'in kalesi Musul'da serbest kalan kişilerin terör örgütünün askeri ve ekonomik baskı altında olduğunu söylediklerine dikkat çekti.<b> 'IŞİD'İN İDARİ VE EKONOMİK ALTYAPISI YERLE BİR EDİLİYOR'</b> <br /> <br /> IŞİD'in büyük kayıplar vereceğini ve Türkiye ile bağlantısı kesildiği için dış dünyadan tecrit edildiğini kaydeden Cockburn, şöyle devam etti: "Teröristlerin idari ve ekonomik altyapısı, sürekli bombardıman ve kuşatmalarla yerle bir ediliyor. Öte yandan suç ve yolsuzluk vakalarında artış olduğunu gösteren emareler var. Bu durum, IŞİD'in umutsuz bir şekilde maddi kaynağa ihtiyacı olduğunun en belirgin göstergesi olabilir."<br /> <br /> <b> 'BÜYÜK BİR GÜCÜN DAİMİ DESTEĞİ ŞART'</b><br /> <br /> Irak ve Suriye orduları ile YPG ve Pêşmerge'nin, yakın ve yoğun hava desteği sayesinde IŞİD'e karşı zaferler kazanabileceğini de belirten İngiliz yazar, desteğin devam etmesi gerektiğini şu sözlerle vurguladı: "Muharebeleri kazanabilir ve kentleri kendi kontrolleri altına geçirebilirler. Ancak büyük bir gücün daimi desteği olmadan savaştaki hedeflerinin tamamını gerçekleştiremezler. Halifelik son bulduğunda, Bağdat ve Şam'daki merkezi hükümetler yeniden güçlü hale gelebilir."<br /> <br /> <b> 'KÜRDLER IŞİD SONRASI İÇİN ENDİŞELİ' </b><br /> <br /> Cockburn'a göre, Kürdler, IŞİD ile mücadele sırasında elde ettikleri kazanımları, IŞİD yenilgiye uğratıldıktan sonra kaybetme riskiyle karşı karşıya olup olmayacaklarını merak ediyor.<br /> <br /> ABD'nin desteği sayesinde Kürdlerin bu gün daha güçlü bir pozisyona sahip olduklarının altını çizen Cockburn, duyulan endişeyi şu şekilde anlattı: "Kürdler, IŞİD yenilgiye uğratıldıktan sonra desteğin kesilmesinden ve Irak ve Suriye'nin yanı sıra Türkiye ve Suudi Arabistan'daki merkezi yönetimlerin merhametine terk edilmekten korkuyor."<br /> <br /> <br /> <i>Kaynak:sputniknews.com</i>

AB: Göçmenler için KBY'ne yardım edeceğiz

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/ab-yardim-.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/ab-yardim-.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a>Avrupa Birliği (AB) Irak Büyükelçisi Patrick Simonetta, Kürdistan Bölgesi’ndeki iç göçmen ve sığınmacılara yardım edeceklerini belirtti.AB Irak Büyükelçisi Patrick Simonetta, Kürdistan Bölgesi'nin Erbil kentindeki Seid Ebdula Konferans Salonu'nda bir basın toplantısı düzenleyerek gazetecilerin sorularını yanıtladı.AB olarak Irak'taki iç göçmen ve sığınmacı krizini yakından takip ettiklerini belirten Patrick Simonetta, "Terör saldırıları ve çatışmalardan dolayı Kürdistan Bölgesi’ndeki sığınmacılara yardım eli uzatmaya çalışacağız. Bununla beraber Avrupa'ya göç eden sığınmacıların sorunlarının çözülmesi için de imkanlar mutlak surette seferber edilecektir" dedi.  IŞİD’in elinden geri alınan bölgelere dönüşün hızlanması için gerekli yardımların temin edileceğinin altını çizen Patrick Simonetta, "Evlerini terk eden sivillerin tekrar geri dönebilmesi için temel ihtiyaçlar konusunda hükümete destek sunacağız. Aynı zamanda insani yardımlar için de tüm imkanlarımızı ortaya koyacağız" diye konuştu.<br />  <br /> Irak'taki siyasi birliğin önemine de değinen Simonetta, "Ülkedeki tüm siyasi partilerin aynı masa üzerinde bir araya gelmesini istiyoruz. Siyasi birlik, Irak'ın güvenlik ve istikrarı için çok önemlidir. Eğer güçlü bir siyasi birlik sergilenirse, terör örgütü IŞİD zayıflayacaktır" değerlendirmesinde bulundu.<br /> <br /> <i>Kaynak:BasNews </i>

FLAŞ – HPG ve YBŞ: 5 bin savaşçıyla Musul’a gireceğiz!

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/hbs-ypg.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/hbs-ypg.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a>PKK’nin silahlı kanadı Halk Savunma Güçleri (HPG) ve Şıngal Direniş Birlikleri (YBŞ), Musul’u Kurtarma Operasyonu’na katılacaklarını bildirdi.Rûdaw’a konuşan YBŞ komutanlarından Heval Mazlum, Şıngal Dağı ve etrafında yaklaşık 2 bin savaşçıları olduğunu ve Musul için hazırlık yaptıklarını söyledi.YBŞ Komutanı, operasyona katılmak için izin alıp almadıkları ve kiminle muhatap oldukları konusunda ise, “Biz muhatabımızı biliyoruz ve oradan izin aldık. Musul’u Kurtarma Operasyonu’nda yer alacağımız kesin” dedi.Rûdaw’a konuşan ve adının yayımlanmasını istemeyen HPG’nin üst düzey bir komutanı da, YBŞ’den ayrı olarak Musul operasyonuna katılacaklarını ve bunun için 2 bin 500 savaşçının Şıngal bölgesinde hazır olduğunu vurguladı.HPG’li komutan, “Irak yetkilileriyle aralarının çok iyi olduğunu ve operasyona katılma iznini onlardan aldıklarını” dile getirdi.<br />  <br /> HPG’li komutan Musul operasyonu için uzun zamandan beri hazırlık yaptıklarını ve özel eğitim programları uyguladıklarını da belirtti.<br />  <br /> Rûdaw’a konuşan Musul Güvenlik Komisyonu Başkanı Haşim Brifkani ise, “Biz Heşdi Şabi gibi Iraklı bir grubun bile operasyona katılmasına karşı çıkarken, YBŞ ve HPG gibi gruplara nasıl izin veririz?” ifadesini kullandı.<br />  <br /> Brifkani, “Musul halkının rızası olmadığı hiçbir grubun katılmasına izin vermeyeceğiz, aksi halde operasyon başarılı olamaz” dedi.<br />  <br /> <b> Musul Meclisi: Heşdi Şabi operasyona katılmasın</b><br />  <br /> Musul Vilayet Meclisi, kentin IŞİD'den kurtarılması operasyonuna Şii milis grubu Heşdi Şabi'nin katılmasını reddettiklerini bildirdi.<br />  <br /> Meclisten yapılan açıklamada, "Heşdi Şabi'ye mensup bazıları tarafından Irak'ın Diyala, Salahaddin ve Enbar kentlerinde meydana gelen ihlallerden dolayı Musul Vilayet Meclisi olarak Heşdi Şabi'nin Musul operasyonuna katılmasını reddediyoruz" denildi.<br />  <br /> Musul'u kurtarma operasyonunda yer alacak güvenlik güçleri içerisinde ülkenin kuzeyinden güneyine kadar tüm halk kesiminden insanların bulunduğu ifade edilerek, bu güçler tarafından sözkonusu bölgelerde herhangi bir ihlalin yaşanmadığına işaret edildi.<br />  <br /> Irak Başbakanı Haydar Abadi, 20 Şubat’ta Heşdi Şabi'nin Musul'u operasyonunda yer alacağını söylemişti. Abadi, milislerin katılmaması için ABD yönetimi tarafından herhangi bir baskının olmadığını ifade etmişti.<br />  <br /> Konuyla ilgili AA'ya açıklama yapan Musul Vilayet Meclisi üyesi Gezvan Hamid, meclisin Heşdi Şabi'nin operasyona katılmasını görüşmek için Duhok'taki geçici binasında toplandığını belirterek, "22 üyemiz Heşdi Şabi'nin operasyona katılmaması yönünde oy kullandı. Geri kalan 8 üye ise oyunu milislerin katılması yönünde kullandı" dedi.<br /> <br /> <i>Kaynak:Rûdaw</i>

Barzani AB’den duyarlılık talep etti

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/nec-talep-.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/nec-talep-.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> Başbakan Barzani, Avrupa Birliği’nden (AB), uluslararası toplumun Irak’a verdiği borçtan Kürdistan Bölgesi’nin payının verilmesini talep etti.Başbakan Neçirvan Barzani bugün, AB Irak Büyükelçisi Patrick Simonetta ve beraberindeki heyeti kabul etti.Görüşme sonrası yapılan açıklamaya göre, Kürdistan Bölgesi ile bölgedeki siyasi ve ekonomik gelişmeler değerlendirildi.Neçirvan Barzani’nin, uluslararası toplumun Irak’a verdiği borçtan Kürdistan Bölgesi’nin payının verilmesini talep ettiği belirtildi.IŞİD’le savaşın maliyeti, petrol fiyatlarındaki düşüş ve çok sayıda göçzedenin Kürdistan’a geldiğine dikkat çeken Barzani, hükümetin yaşanan krizi aşmak için bir dizi reform kararı aldığını hatırlattı.<br />  <br /> Başbakanı Barzani, Merkezi Irak Hükümeti’nin bütçe ve memur maaşlarını kesmesiyle başlayan ekonomik kriz hakkında AB Büyükelçisi ve beraberindeki heyeti bilgilendirdi.<br />  <br /> Erbil - Bağdat ilişkilere değinen Barzani, iki tarafın da ciddi bir ekonomik krizle karşı karşıya olduğunu ve Bağdat Hükümeti’nin çözüm için adım atması halinde Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nin de buna hazır olduğunu kaydetti.<br />  <br /> Kürdistan Bölgesi’ndeki durumu göz önünde bulundurulmasını isteyen Başbakan, uluslararası toplumun Kürdistan Bölgesi’nin borçlarını askıya almasını istedi.<br />  <br /> Büyükelçi Patrick Simonetta, AB ve Kürdistan Bölgesi arasındaki iyi ilişkilerin devam edeceğini ifade etti.<br />  <br /> AB’nin Irak ve Kürdistan Bölgesi’ndeki çalışmaları hakkında bilgi veren Patrick Simonetta, Kürdistan Bölgesi’nin en temel sorunun ekonomik kriz olduğuna inandığını belirterek, “Kürdistan Bölgesi’nin IŞİD karşı verdiği mücadele ve göçzedelere kapılarını sonuna kadar açmasından haberdarız. Bütün bunları göz önünde bulunduracağız” dedi.<br /> <br /> <i>Kaynak:Rûdaw</i>

Barzani: Reformları kendi şahsımda başlatacağım

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/reform-kendimden.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/reform-kendimden.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> PDK Genel Başkanı ve Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani’nin, PDK Yönetim Kurulu toplantısında partililere ‘Reformları kendi şahsımda başlatacağım’ dediği öğrenildi.Hewlêr gazetesinde yer alan habere göre; dün Pîrmam’da (Selahadîn) PDK Yönetim Kurulu ile bir toplantı gerçekleştiren PDK Genel Başkanı ve Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani’nin toplantıda, hükümet ve PD'nin yapması gereken yeniden yapılandırma ile reform konularını gündeme aldığı kaydedildi. Habere göre toplantıda Başkan Barzani şunları söyledi: ‘‘Hiç kimse, hiçbir kurum ve kuruluş reformların, yolsuzluk soruşturmaları ve şeffaflık projesinin dışında kalmayacak. Sorunların çözümü için ne gerekiyorsa yapacağız.’’<br />  <br /> Kürdistan Bölgesi Başkanı Barzani’nin toplantıda ayrıca, ‘Reform hareketini kendi şahsımda başlatacağım’ dediği bildiriliyor.<br /> <br /> <i>Kaynak:BasNews </i>

Ödülü reddeden Kürd yönetmen: İkiyüzlüsünüz!

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/bulent-gunduz.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/bulent-gunduz.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> Londra Uluslararası Dünya Sinemacıları Film Festivali’nde, “En İyi Yabancı Film” dalında birinci olan “Kurdistan Kurdistan” filminin yönetmeni, ödülü reddetti.İngiltere’nin başkentinde 27 Şubat akşamı gerçekleşen Londra Uluslararası Dünya Sinemacıları Film Festivali’nde, “Yabancı Dilde En İyi Yabancı Film” dalında “Kurdistan Kurdistan” filmi, 15 film arasında birinciliğe seçildi.Filmin yönetmeni Bülent Gündüz, “Avrupa’nın, Kürdler konusunda ikiyüzlü bir politika izlediği” gerekçesiyle ödülü almadı. Rûdaw’a konuşan Gündüz, “Bugüne kadar uluslararası platformlarda aldığımız ödülleri, göç yollarında kaybettiğimiz çocuklara ve katliama maruz kalan şehitlerimize adadım. Beş ödülü de her seferinde trajik bir olaya adadık. Bu trajediye sessiz kalanlara karşı böyle bir protestonun daha anlamlı olacağını düşündüm” dedi<br />   <br /> “Türkiye’nin aksine, diğer ülkelerde sanatçıların yöneticiler üzerindeki etkisinin küçümsenmeyecek kadar önemli olduğunu” söyleyen Bülent Gündüz, şunları dile getirdi:<br />  <br /> “Bu tavrımızın devletlerin politikalarını etkilemeyeceği açıktır ama salonda birçok ülkeden yönetmenler vardı. Bu anlamda biz sanatçılar insani olarak bu duruma dikkat çekerek, bir lobi oluşturabiliriz. Tavrımızı gayet nazik bir dille ifade ettik. Orada bize destek sunan sanatçıların kendi ülkelerinde soruna dikkat çekmesi bir kazanımdır.”<br />   <br /> <b> Gündüz: Kürdler’e lobi lazım</b><br />   <br /> Kürdler’in bugün en çok ihtiyaç duyduğu şeyin lobi olduğunu belirten yönetmen, “Bunun başında da sanat lobisi gelir. Umarım bu hareketimizin de bir etkisi olur. Halktan da çok olumlu tepkiler aldık. ‘Yerinde ve onurlu bir duruş’ yorumlarını aldık” ifadelerini kullandı.<br />   <br /> Kürdler’in son yılların en büyük katliamlarından geçmesine rağmen, özgürlüğe de bir o kadar yaklaştığının altınız çizen Gündüz, şöyle devam etti:<br />   <br /> “Tüm parçalardaki siyasi güçlerin birliği sözkonusu olmadığı müddetçe yerimizde saymaya devam edeceğimizden korkuyorum. Ekonomik ve siyasi komplekslerimizi bir tarafa bırakıp, ulusal bir ittifak kurabilirsek, kaderimizi tayin edebiliriz.”<br />  <br /> Kürdistan’ın her parçasında değerli sinemacılar olduğunu söyleyen Bülent Gündüz, “Uluslararası Kürd Sinemacılar Birliği” önerisinde bulundu.<br />   <br /> <b>Festivalde okunan metin</b><br />  <br /> Yönetmen Bülent Gündüz’ün festivalde okuduğu metin ise şöyle:<br />   <br /> “Öncelikle, bu değerli ödülü bize layık gördüğü için Londra Uluslararasi Dünya Sinemacıları Film Festivali Komitesi’ne teşekkür ederim. Burada, siz değerli sanatçılarla bu anı paylaşmak benim için onur verici.<br />   <br /> Ben, sayısı 40 milyonu bulan ve aynı zamanda devleti olmayan bir halka, yani Kürd halkına mensup bir sinemacıyım. Kürdler, bugün insanlığın ortak düşmanı olan barbar IŞİD çetelerine karşı savaşan ve aynı zamanda insanlığın onurunu ayakta tutan tek halktır.<br />  <br /> Bu onurlu mücadeleye rağmen Kürdler, dünyadan hiçbir zaman gerekli desteği göremediler ve yaşadıkları her coğrafyada katliamlara maruz kaldılar.<br />   <br /> Bir insan olarak ve bir Kürd olarak, yaşadığımız katliamlara dikkat çekmek, dünyanın; özellikle Avrupa (İngiltere, Fransa ve Almanya) ülkelerinin Kürd sorununa karşı sergilediği ikiyüzlü tavra dikkat çekmek için bize verilen bu ödülü reddetmek durumundayım. Festival jürisine tekrar teşekkürlerimi sunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.”<br />  <br /> <b> “Kurdistan Kurdistan”</b><br />  <br /> Kurdistan Kurdistan filmi, dunya promiyerini 2015 Eylül’ünde Kanada Monteral Film Festivali’nde yaptı. Endonezya, Los Angeles ve Hollywood film festivallerinde, “En İyi Yabancı Film”, En İyi Yönetmen” ve “En İyi Yabancı Müzik” dallarında olmak üzere toplam 5 ödül aldı. Son olarak Londra Uluslarası Dünya Sinemacıları Film Festivali‘nde Türk, Japon, Alman ve İspanyol olmak üzere “En İyi Yabancı Film Adayı” 15 filmin içinden birincilik ödülü aldı. “Kurdistan Kurdistan”, festivale 50 ülkeden başvuran 800 film arasından seçildi.<br />  <br /> <b> PORTRE / Bülent GÜNDÜZ </b><br />   <br /> 1976’da Erzurum’un Karayazı ilçesine bağlı Kosa köyünde dünyaya geldi. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’nden Makine Mühendisliği mezunu olan Gündüz, birçok radyo ve TV kanalında çalıştı. 2007 yılında “Generallerin Mikrofonlu Elleri ve Kürdler” adlı bir medya eleştirisi kitabı yayımladı. 2010’da ilk belgesel filmi olan “Ewdalê Zeynikê”yi çekti. Yönetmen, Paris Sınır Tanımayan Gazeteciler Cemiyeti üyesidir.<br /> <br /> <i>Kaynak:Rûdaw</i>

Flaş İddia- ‘Referandum ve Musul 8 Kasım’dan sonra!’

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/musul-referandum.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/musul-referandum.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> Kürdistan Sosyalist Demokrat Partisi (KSDP) Genel Sekreteri Muhammed Hacı Mahmud, bağımsızlık referandumunun 8 Kasım’dan önce yapılamayacağını söyledi.Rûdaw’a konuşan Muhammed Hacı Mahmud, Kürdistan bağımsızlık referandumu ile Musul’u kurtarma operasyonunun, ABD başkanlık seçimi öncesi yapılamayacağını ifade etti.ABD başkanlık seçimi 8 Kasım’da yapılacak.KSDP lideri ayrıca, partisinin 27 Şubat’ta yapılan toplantıda partide küçülmeye karar verdiklerini söyledi.Bazı parti teşkilatlarını kapatmaktan başka çareleri olmadığını belirten KSDP Genel Sekreteri, bunun sorunu çözmeye yetmeyeceğini ekledi.KSDP lideri, “Mali sorunlardan dolayı kongremizi de gerçekleştiremiyoruz” dedi.<br />  <br /> Hükümet, KSDP’ye ayda 28 bin dolar para ödüyor.<br />  <br /> <b>Eleştirilere cevap</b><br />  <br /> KSDP lideri, uzun süreli bir savaşı ve Pêşmergelerin maaş alamadan şehit düşeceğini öngöremediklerini belirterek, “Verdiğimiz şehitler için teşekkür edeceklerine, bizi savaştığımız için eleştirenler var” serzenişinde bulundu.<br />  <br /> Basın-yayın kuruluşlarından kendilerine karşı saldırı yapıldığını belirten Muhammed Hacı Mahmud, “İlgili taraflarla ilişkilerimizi gözden geçireceğiz” diye konuştu.<br />  <br /> Kürdistan Sosyalist Demokrat Partisi, 1976 yılında Salih Yusuf tarafından kuruldu.<br />  <br /> Partinin genel sekreterliğine daha sonra Muhammed Hacı Mahmud getirildi.<br />  <br /> Muhammed Hacı Mahmud’un oğlu Ata Muhammed, 26 Kasım 2014’te, Kerkük’te IŞİD ile girdiği çatışmada şehit düşmüştü. <br /> <br /> <i>Kaynak:Rûdaw</i>

Mele Mistefa Barzani’nin heykeli Hindistan’da

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/mistefa-hindistan.jpg><img src= http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/mistefa-hindistan.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> Kürd  lider Mele Mistefa Barzani’nin balmumundan yapılan heykeli Hindistan’da bir müzede sergilenecek.Konu hakkında BasNews’e konuşan organizatör Hekar Findî ilk defa Kürd lideri Mele Mistefa Barzani’nin heykelinin yurtdışında bir müzeye yerleştirileceğini dile getirerek,‘‘Yarın (1 Mart 2016) Mumbai kentinde Otel Euro’da heykelin açılış merasimi yapılacak’’ dedi.Hekar Findî, merasime Hindistan İçişleri Bakanı, bazı üst düzey yetkililer, İngiliz Parlamenterleri ve Kürd Dernekleri adına bazı simaların katılacağını kaydetti. Mele Mistefa Barzani balmumu heykelinin Hindistan’da öğrenim gören Kürd öğrenci Celal Ehmed tarafından yapıldığını belirten Hekar Findî, Mombai kentindeki Wakis müzesine yerleştirileceğini belirtti.<br />  <br /> Heykelin sözkonusu müzeye Kürdlerin sembolü olarak konulacağını belirten Hekar Findî, Mele Mistefa Barzani’nin ayakta ve Kürd kıyafetleriyle resmedildiğini belirtti.<br />  <br /> Hekar Findî “Wakis müzesinde Hindistan’ının ünlü lideri Gandi, Afrikalı lider Nelson Mandela’nın ve benzeri biçok tanınmış tarihi kişiliklerin balmumu heykeli bulunuyor’’ dedi.<br />  <br /> <i>Kaynak:BasNews</i>

Çek Cumhuriyeti: Kürdistan Bölgesi’ne yardım etmeyi sürdüreceğiz

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/cek-yardim.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/cek-yardim.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani, yeni atanan Çek Cumhuriyeti Erbil Başkonsolosu Eva Dardakova’yı kabul etti.Kürdistan Bölgesi Başkanlık ofisinden yapılan açıklamaya göre dün Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani, Çek Cumhuriyeti’nin yeni atanan Erbil Başkonsolosu Eva Dardakova’yı konutunda kabul etti.Açıklamada görüşlerine yer verilen Eva Dardakova, Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani’nin Irak ve bölgedeki siyasi gelişmelerde, IŞİD ile mücadeledeki başarılı rolünden övgüyle bahsetti.Geçtiğimiz yıl Barzani’nin Çek Cumhuriyeti’ne yaptığı ziyareti hatırlatan Eva Dardakova, Kürdistan halkının kendi ülkesi açısından dost bir halk olduğuna vurgu yaptı.<br />  <br /> Ülkesinin Kürdistan Bölgesi ve Pêşmerge’ye desteğinin devam edeceğinin altını çizen Eva Dardakova, Çek hükümetinin; Pêşmerge’ye sağlık hizmeti sunmak ve mültecilere yardım etmek amacıyla bir dizi kararlar aldığını aktardı.<br />  <br /> Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani, yeni görevinde başarılar dilediği Çek Cumhuriyeti Erbil Başkonsolosu Eva Dardakova şahsında yardımlarından dolayı Çek halkı ve hükümetine teşekkür etti.<br />  <br /> Barzani her iki ülke arasındaki dostane ilişkilerin devam etmesi temennisinde bulundu.<br /> <br /> <i>Kaynak:BasNews</i>

Bo Bîrûrayê Giştî

$
0
0
<a href=http://www.rizgari.com/images/wenenuce/psk-belavok-sur-cezire-010316.jpg><img src=http://www.rizgari.com/images/wenenuce/psk-belavok-sur-cezire-010316.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a>Meclîsa Partiya Sosyalîst a Kurdistan-PSK di 27-28 Sîbata sala 2016&#8217;an da li Amedê cîviya û li ser babatên, ku di rojeva cîvinê da bûn û bûyêr û pêşhateyên Kurdistan,Tirkiyê û navçeyê, giftugo kir. Meclîsa PSK biryar da, ku ragihandina jêrî pêşkeşê bîrûrayê giştî bike.Li ser şer û pêvçûnên bi xwîn, ku li Cîzîrê, Sîlopî, Amed-Sur, Nusaybîn û Hezexê diqewîme, gelek roj derbas bûn. Bi hezeran kes bûne qurbanên şerê hanê, ku piraniya wan sîvîl û bê guneh in. Bajarokên hanê di bin dorpêçkirina leşkerî ne û têda hatinûcuyin hatiye gedexekirin û mafên mirov têne pêpes kirinê, ku ev yêka hanê jî kareseta heyî mezintir dike. Bi sedhezaran kes bi îcbarî malê xwe, cî û warê xwe bi cî hiştine û rewşa wan ya xirap dilê merivan diêşine. Bajar û bajarokên, ku têda şer û pevçûn heye, bûne kavil. Xizmetguzarî dı van deran da hatiye sekinandin û xalkê van deran perperişan bûne.<br /> Kavilkarî û qetlîamên, ku li Kurdistanê diqewîmin, ne tenê dibine sedema êş û azara mezin, her usa dibine sedema aloztir û kûrtir bûna pirsa Kurd û hêviya çareseriyê lawaztir dike.<br /> <br /> Terefên, ku sedemên rewşa hanê ne, şuna ku dev jê siyaseta xwe ya çewt berdin, binbesta tundûtijiyê kûrtir dikin.<br /> <br /> PKK gefa berbelavtir kirina şer û pevçûnan dixwe. Dewleta Tirk, pê li ser tundûtijiyê xwe dike. Dewlet û PKK di warê gef xwarin û tundutijiyê da ketine rikeberiyê.<br /> <br /> Hêj gelek dereng nebûye û karesatên mezin neqewîmine, PSK, carekî dinê banga PKK dike ku, dev jê siyaseta &#8220;xendekan&#8221; berde, çekdarên xwe ji bajer û bajerokan derxine, daku rê li ber çareser kirina pirsa kurd bi diyalog û giftugo were çareser kirinê, vebe.<br /> Operasyonên dewletê, ku bi çekên giran birêva diçe û dibe sedema qurbaniyên mezin, ne tenê pirsa Kurd çareser nake, her usa aloztir dike. Operasyonên hanê sedema qatlîaman e û gelek caran eşkere bûye, ku nikare serkeve û pirsa Kurd çareser bike.<br /> <br /> Partiya me banga dewleta Tirk dike, ku dev jê operasyonên hanê berde û dîsa vegere rewşa diyalog û giftugoyê.<br /> <br /> Divê herçi zutir şer û pêvçun bênê sekinandin û êdî xwîn neyê rijandin.<br /> <br /> Bi bê navarok kirinê, bi înkar kirinê ve pirsa Kurd nayê çareser kirinê. <br /> <br /> Divê hemu mafên netewî û bingehîn ya gelê Kurd were nasandin.<br /> <br /> Meclîsa PSK daxwaza nasandina pênaseyê Kurd dike.<br /> <br /> Meclîse PSK daxwaz dike, ku zimanê kurdi di hemu qonaxan da bibe zimanê perwerde û bibe zimanê fermî.<br /> <br /> Meclîsa PSK daxwaz dike, ku gelê Kurd li Kurdistanê çarenusê xwe bi xwe diyar bike.<br /> Meclîsa PSK di proseya amade kirina destura nu da, giringî dide pêşniyarên gurup û pêkhateyan û divê destura nu bi beşdariya wan were amade kirinê.<br /> <br /> Bi gor Meclisa PSK, bi parastina hemu mafên bingehîn ya gelê Kurd û gurubên din yên netewî û olî va, destura nu dibe destureka azadîxwaz,demokrat û plural.<br /> <br /> Partiya me, çalakiyên xwekujiya TAKê ku di nava bajaran da encam dide, mehkum dike û radigîhine, ku çalakiyên hanê xizmeta doza Kurd nake.<br /> <br /> Meclisa PSK êrîşa li ser boriya neftê ya Kurdistana Başur-Ceyhan mehkum dike û radigihîne ku êrîşa hanê êrişek e li ser Kurdistana Başur û deskevtînên netewiyê.<br /> <br /> Meclîsa PSK diyar dike ku hilanîna masuniyetên parlamenteran, nabe dermanê derdên Tirkiyê.<br /> <br /> Meclîsa PKS, ji sansurên li ser medyayê, girtina rojnamevanan nigeran e. Ev û tedaxula sîstemên dadî, dibîne sedemên otorîtertir bûna dewleta Tirkiyê.<br /> <br /> Bi gor Meclîsa Partiya me, ateşbesê muaqatî, ku ji bona bi dawî anina şerê naxweyiya Suriyê, di 27&#8217;ê Sibatê destpê kiriye, derfeteka baş e. Ji bona çareseriya mayende li Suriyê, divê giftugoya Cenevre- 3 bi beşdariya hemu tarafan bi rêva biçe.<br /> <br /> Êrîşa Tirkiyê bo ser sengerên YPG xizmeta çareser kirina pirsgirekan nake. Bi gor Meclisa Partiya me, divê pêyvendî nava Tirkiyê û Kurdên Rojavayê da dostane be û ev yêka hanê jî dibe alîkarek bi hêz jibona nerm bûna rewşa Kurdistana Bakur.<br /> <br /> Bi gor bîr û baweriya Meclîsa Partiya me, li Rojhilata Navîn sîstema dij-Kurdan sîst û belav dibe û ev yêka jî ji bona Kurdan derfetekê dîrokî ye. Bi gor bîr û baweriya Meclîsa Partiya me ji bona ku derfeta hanê ji bona azadiya gelê kurd were bi kar anin, divê hêzên welatparêzên Kurdistan siyasetaka Kurdistanî birêva bibin û hevkariyê pêkbinin.<br /> <br /> Meclîsa Partiya me banga hêzên welatparêzên Kurdistana Başur dike, ku, ji bona serxwebûnê destê xwe bidine hevdu.<br /> <br /> 29 Sibat 2016<br /> <b>Partiya Sosyalîst a Kurdistan-PSK</b>

Em Mele Mustafa Barzanîyê nemir bi giramî bibîrtînin

$
0
0
<a href=http://www.rizgari.com/images/wenenuce/pak-biranina-mele-mistefa-16.jpg><img src=http://www.rizgari.com/images/wenenuce/pak-biranina-mele-mistefa-16.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a>Mele Mustafa Barzanîyê nemir, rêberekî miletê Kurd û Kurdistanê yê dîrokî ye ku em bi giramî bibîrbînin. Ew di 14.03.1903an de ji dayikbûye û di roja 01.03.1979an çûye ser dilovanîya xwe. Ango adara îsal, 113mîn salvegera ji dayikbûna wî û salvegera 37emîn ya wefata wî ye.Melle Mustafa Barzanî, bi rêbaz û xebat û têkoşîna Şêx Abdulselam Barzanî û Şêx Ahmed Barzanî û di medreseya welatperweriya wan de perwerde bûye. Rêbaza M. Mustafa Barzanî, berdewamîya rêbaza Rêxistina Azadî ya Xalid Begê Cibrî, ya Xoybûnê, ya Komara Kurdistanê ye. Ew berdewamîya doza Şêx Seîd, Seyid Riza, îhsan Nurî, Qazî Mihemed e.<br /> <br /> Xebat û têkoşîna Mele Mustafa Barzanî îro jî jibo hemû Kurdên cîhanê cîhê rêzê û hêvîyê ye. Mele Mustafa Barzanî, pêşmergeyek bû, serfermandarek bû, rêberek bû. Di qada navneteweyî de cîhekî xwe yê grîng hebû. Serokê partiya xwe, yê miletê xwe, yê welatê xwe bû. Xebat û têkoşîna wî xebat û têkoşîna me ye. Azadîya Kurdistanê dê xelata herî mezin be jibo Barzanîyê nemir.<br /> <br /> Em Mele Mustafa Barzanîyê nemir bi giramî bibîrtînin. 01.03.2016<br /> <br /> <b>Buroya Çapemenî û Ragehandinê ya PAKê</b>

Ji me gotin…

$
0
0
<a href=http://rizgari.com/images/wenenuce/bube-eser-wene.jpg><img src=http://rizgari.com/images/wenenuce/bube-eser-wene.jpg align=left width=95 hspace=5 vspace=5 border=0></a><b>Bûbê Eser</b> / Weke hûn jî pê dizanin ku li vê cihanê tu tiştên veşartî nemane û namînin. Lê bi eşkerina bûyer, kiryar û pêkhatinên xerab, mirov pêşî li yên wê hîn biqewimin digire. Lewra jî gelekî girîng e ku mirov her yek di derbarê bûyer û kiryarên xerab yên ne di berjewendiya gelê me de bin, çiqasî zû eşkere bikin, wê ewqasî ji bona gele me bi xêr be. Ji ber vê yekê ye ku min jî weke gelek rewşenbîr û nivîskarên gelê xwe, anî û tînim zimên; divê bûyer û kiryarên PKK kirine, yên li ser navê wê û bi destê dewletê ku ew bi xwe jî jê agahdar bûn pêk hatine, eşkere bibin. Eşkerekirina wan jî di destê ew kesên berê qadirên vê rêxistina ku dewleta Tirk çêkirî ye û niha bi wan re kar nakin de ne.Hûn bawer bin, min gelek caran xwe bi xwe digot; ez ê li ser vê mijarê, yanî êdî ez ê di nivîsên xwe de behsa PKKê nekim. Lê çi dikim, nikarim bê helwest bimînin. Ev helwesta min, gelek caran zerarê jî dighêjîne şexsê min. Lê dizanim ku berjewendiya neteweyî di ser ya sexsî re ye, loma jî wîjdanê min dest nade ku bê deng bimînim. Weke nivîskarekî,weke rewşenbîrekî gelê xwe, li gor zanîn, kanîn û tê gihiştina xwe, çi tiştên nerast, dibînim, dizanim wan dibêjim û dinivîsînim. Min carekê weha biryara xwe daye, xuya ye heta ez hebin ez ê vê weha berdewam bikim. <br /> <br /> Ji xwe erk û mercên rewşenbîran jî, yek jê ew e ku ew tim rastiyê ji gelê xwe re bêjin. Rewşenbîrên tenê di xetekê de bimînin, yên li hember kiryarên xerab ku hatine û wê bêne serê gel, bê deng bin, wê tu caran nebin rewşenbîr. Kesên weha dikarin bibin, dûvik, mirîd û dikarin tenê bi dû berjewendiyên xwe yên şexsî de herin. Loma îro gelekî girîng dibînim ku hemû rewşenbîr, nivîskar, zana, siyasetmedar û bi taybetî jî kadirên PKK yên berê divê bê deng nemînin. Ji ber ku bêdengî qebûlkirina bindestiyê û serî ji şaştiyan re danîn e. <br /> <br /> Li gor vê; ez helwesta brêz Şukrî Gulmuş rast û pîroz dibînim, ku ew ji demekê û virde baş û qenc li hemberî wê xeleka qirêj ya PKK rawestiya ye ku wê baş veke. Lê weke tê zanîn ku bi gulekê bahar nayê. Her çiqasî ev gula di malpera www.nasname.com ê bi destê brêz Ş.Gulmuş hatibe danîn jî, ev têr nake, ji wêre av, zibil (gubre) nerîneke baş divê ku ew movêkin xwe veke, divê mirov li dor wê çend gulên din deyne û bexçeyek pêk bîne. Di vî baxçî de divê roj bi roj gul lê zêde bibin. Pêwîst e em hemû bi hevre hewl bidin da ku baxçeyekî ji gulên bê zerar deynin, di wir de renga reng gulan lê biçînin. Bi danîna baxçeyekî weha jî wê bê dîtin ku bi destê PKKê çawa baxçeyekî ji gulên bi jehrê hatibû danîn. Wê bê zanîn ku ew bexçe çawa bû sebeba gelek mirovên hêja ji nava me koç kirin, wendabûn, hatin kuştin. Ew bexçê ku ji gulên bi jehrê ku ji aliyê dewleta Tirk û bi destê PKK de hatubûn danîn, weke bombeyan miletê me tarûmar kir. <br /> <br /> Loma dibêjim; kerem bikin û bê tirs weke brêz Ş.Gulmuş hûn jî ew kesên berê ku we jî li wî bexçê jehrê mêze dikirin, bêjin ku we çawan wan gulan bi jehr kiribin, bêjin ku bi destên kê û li ser esasê çi ew bexçê jehrê hatibû danîn. Bi gotin û eşkerekirinên xwe hûnê gelê me ji baxçên gulên bi jehr dûr bixin. Bi vekirina vê xeleka ne diyar, hûnê gelek kesên din ji ser rêya şaş vegerînin. Di dîroka gelê me de hatiye dîtin ku gelek caran ji miletê me, û li ser navê wî hin bi destê dijmin derketinin ku ji bona azadiya wî têk bibin, kar û xebat kirine û dikin. Loma jî niha gelekî girînge ku divê ev vebe, da ku carake din dijmin nikaribe tiştekî weha bikin. Vê vekin bila ev bibe ya talî ku êdî dijmin dê nikaribin bi lîstik û planên xwe, me bi hev bide kuştin. Bi vekirina vê hûn yên qadirên vê rêxistinê yên berê, hûnê ji gunehkriyeke mezin azad bibin. Qet netirsin û bêjin. Wê gelê we, we efû bike&#8230;<br /> <br /> Loma ez dibêjim, ji me gotin û li we kesên dilsozên gelê xwe û bi taybetî jî qadirên PKK ên berê, li we jî kirin. Hûn jî guhdarî bikin, ne li gor ditîna çavên xwe, ne li gor bihistina guhên xwe, ne li gor zimanê xwe, li gor aqil û zanînî karên xwe bikin da ku em bi hevre bi ser kevin. Destên xwe bidin ser vijanên xwe, kumê xwe deynin ber xwe û ji nû de, lê li ser hîmê welatpariziyê, li ser esasê bi hev re karkirinê, bifikirin û xebatê bikin da ku Kurdistana şêrîn ji baxçên gulên bi jehr azad bibe&#8230;<br /> <br /> Ji bona min wan nivîs û gotinên brêz Ş.Gulmuş û yên di malpera wî de giring in. Lê ez bawerim gelek kesên din henin ku ji wî bêtir tiştan dizanin, bila ew jî êdî bê deng nemînin û divê nemînin jî&#8230; Brano mirov ji kîdera zerarê vegere ew kar e. Hûn gelek in, hûn zana ne. Lê hûn ji ber kiryarên xwe yên berê fedîkar in. Xem nîne wan bêjin, ev miletê me yê cafakar wê we efû bike. Hûnê êdî bi awayekî azad bijîn, belkî karên baş jî ji bona gelê xwe bikin. Îro gelek tişt girêdayî we ne. Dest bidin hev bê tirs û fedî bêjin. Brêz Ş.Gulmuş got û bawerim wê hîn jî gelek tiştan bêje û veke. Gelo çima hûn bêdeng in. Ma ne bes e ev bêdengî. Her bêdengiyeke we dibe sedema kuştina welatparêzekî/ê nû. Gelo hûn qet li ser vê fikirîne&#8230;<br /> <br /> <b>Tebini:</b> Min ev nivîs di sala 2013.06.07an de di Dema Nu de wesandibû. Ez bawerim ev hê jî guncav e. Loma min xwest vê dîsa di malpera heja Rizgari de belav bikin da ku qe nebe, kadirên pkk yên jê qetiyana, dibe ku ew jî dest pê bikin û bejin, binivîsînin.

Newsweek: Zû yan direng dewleta serbixwe ya Kurd dê ava be

$
0
0
<a href=http://www.rizgari.com/images/wenenuce/newsweek-kurdistan-we-azad-be-010316.jpg><img src=http://www.rizgari.com/images/wenenuce/newsweek-kurdistan-we-azad-be-010316.jpg align=left width=135 hspace=5 vspace=5 border=0></a>Kovara Amerîka di raportekî de li ser, şer ê Sûriyê ku pênc sale berdewam dike, dibêje ew destpêka şerekî dine. Sykes-Picot a nû li hole ye. Lê bêgoman balansên hêz li rojhilata navîn têne gohertin û herî kêm dewletekî serbixwe ya Kurd dê ava be.Kovara Amerîka di raportekî de li ser, şer ê Sûriyê ku pênc sale berdewam dike, dibêje ew destpêka şerekî dine. Sykes-Picot a nû li hole ye. Lê bêgoman balansên hêz li rojhilata navîn têne gohertin û herî kêm dewletekî serbixwe ya Kurd dê ava be.<br /> <br /> Di raporê de hatiye gotin; Di destpêka şer ê Sûriyê de, herkesek di vê baweriyê de bun ku, çareseriya rejîma Esad jî wekî Lîbya û Muamer Qeddafî dibe û di demek kurt de ewa pêktê. Lê rejîma Esad bi avakirina hevpeymaniyekî biçûk li gel Elevî û Mesîhî û hin pêkhateyên din û bi piştîwaniya hêza Hizbullaya Lûbnanê, herwaha Spay Qûdsa Îran û herî dawî jî li gel Rusya karî temenê xwe dirêj bike.<br /> <br /> Herwaha tê got: &#8216;&#8217;Spay Qûdsê Îranê, Efganî û Pakistaniyên Şîe ji bo şer ê Sûriyê bikar aniye û eva tê wateya ku rejîma Esad karî hevpeymaniyekî Şîe ji bo şer ê navxwe pêkbînê, dervey piştîwaniya hêza Rusya ku vî şerî wek parastina heybeta xwe ya di herêmê de pênase dike.&#8217;&#8217;<br /> <br /> Şerê Sûriyê hêzekî mezin a wek Rusya û Amerîka û hêzên herêmî yên wek Tirkiyê, Îran, Erebistana Siûdî, Lûbnan û Îsraîl jî têkelkiriye. Di vî şerî de Sûriyê karî ji bereya Şam-Moskow-Tehranê sûd werbigre û serkeftinên demî bidestxe. Rejîma Esad garantiya di gotûbêjên pêşeroja Sûriyê de cîh bigrê û beşdar bibê wergirtiye. Dibe ku hin destkevt jî bi destxe. Lê eger bi awayekî kurtî bêjin, rejîma Esad vegerê rewşa xwe ya berê û rêz li yasayên navnetewî ve lê bê girtin, na! Sûriye wek Bosna dê lê were. Diyare nexşeya Sûriyê bi awayekî rasteqîn dabeş dibe bo çend herêman.<br /> <br /> Hêzên mezin ên wek Amerîka û Rusya geheştin wê baweriyê ku, şer ê Sûriyê bi vî awayî nayê berdewam kirin. Amerîka û Rusya di gotûbêjên Cenevre de karîn agirbestekî bi destxin. Ew jî ji bo rê li berfirehbûna şer û tewkarî kirina hêzên Tirkiyê ya dinav axa Sûriyê hat pêkanîn.<br /> <br /> Newsweek dibêje: Dibe ku Amerîka û Rusya li ser Sykes-Picotekî nû kardikin. Lê bêgûman gohertin û balansekî nû yê hêz li rojhilatî navîn de derketiye hole. Sûriyê di bin bandora Rusya wê bimînê û bi heman awayî Amerîka jî li Iraqê dimînê. Herwaha li gor Newsweek: Di vê senaryoyê de aliyê herî zerer bike Tirkiye ye. Her çend Erdogan di wan çend salên derbasbuyî hewla bihêz kirina hegemonyaya xwe de be jî, lê şer ê Tirkiyê li dijî Kurdên Sûriyê şerekî bê sûde û ew şere ji bo rê li pêş heremekî din ê Kurdan neyê avakirin tê kirin.<br /> <br /> Lê hewlên Tirkiyê berbi şikestinê diçin, ji ber ku Kurd dost û hevpeymanên herî baş ên li gel Amerîkayê li herêmê ne. herwaha ji aliyê Rusya û Îsraîlê ve jî palpiştî li wan tê kirin.<br /> <br /> Newsweek dibêje: Gohertinên rojhilata navîn, vê rastiyê nîşan didin ku, di dema borî de çi ne edaletiyek li dijî Kurdan hatiye kirin, ku netewa herî mezinin di cîhanê de bê dewletin.<br /> <br /> Herwaha tê gotin: Kurdên Iraqê û Sûriyê zû yan direng dibine dewleta serbixwe. Eger Kosova û Başûrê Sûdan, welatên xwedî serveriya xwe ne, çima Kurd serbixwe nebin? Lê dewletekî serbixwe ya Kurd dibe sedema destpêka rekbiriyê û nakokiyên nû û hevpeymaniyên nû, bi taybet dinava Tirkiyê-Îran ku pêkhateya Kurd li wan deveran heye, ew jî ji bo rê li Kurdistana mezin bê girtin vê li hev bikin. Şerekî biçûk jî dinava hêzên ser bi Esad in û Kurdên Sûriyê dibe ku bi qevme.<br /> <i>ktv</i>

PKK ve Gorran, ‘Raperîn’ ismiyle bir kanton ilan etme hazırlığı yapıyor

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/raperin-pkk.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/raperin-pkk.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> PKK’nin, Gorran Hareketi ile birlikte Kürdistan’ın Raperîn bölgesinde kanton ilan etme hazırlığı yaptığı ileri sürüldü ‘Kürdistan Raperîn’ adıyla ilan edileceği iddia edilen kantonunun, 1991 yılında Saddam Hüseyin rejimine karşı ayaklanmanın (Raperîn) başladığı bölgeler olan Ranya ve Qaledizê’de ilan edileceği gelen bilgiler arasında.Hêmin Salih ve Şivan Berzincî’nin haftalık BasNews Soranî gazetesinin PKK’yi yakından takip eden bir kaynağa dayandırdığı haberine göre; Kürdistan Bölgesi’nde yaşanan ekonomik krizin Kürdistan halkında yarattığı tepkilerden faydalanmak isteyen PKK, Gorran Hareketi’nin desteği ile Ranya ve Qaledizê bölgelerinde Kürdistan Bölgesi idaresi dışında bir kanton ilan edecek.<b>‘Kantonun adı ‘Kürdistan Raperîn’ olarak belirlendi’</b><br />  <br /> PKK ve Gorran’ın, 1991 ayaklanmalarının yıldönümüne denk getirmek istediği kanton ilanı ile YNK’nin denetimindeki bölgeleri askeri ve idari olarak kontrol etmeyi planladıkları belirtiliyor. PKK’nin ilan edeceği kantonun adını ‘Kürdistan Raperîn Kantonu’ olarak belirlediği ifade ediliyor.<br />  <br /> Sözkonusu kaynak, PKK’nin, Raperîn bölgesi kırsalındaki Akoyan ve Balayan vadisindeki güçlerinin sayısını artırdığını ve 500’den fazla bir askeri gücün alanda toplandığını belirtiyor.<br />  <br /> Raperîn bölgesinin kırsal alanındaki köylerde toplantı düzenleyen PKK’nin, halka ‘Kürdistan Bölgesi Hükümeti’ne karşı ayaklanmaya hazırlıklı olmalarını istediği ve Gorran Hareketi’nin propagandasını yaptığı iddia ediliyor.<br />  <br /> PKK’nin yaptığı toplantılarda Raperîn Kantonu’nu kuracaklarını ve Gorran Hareketi’nin de kendilerine destek vereceğini açıkça söylediği kaydediliyor.<br />  <br /> Daha önce Qendîl’i ziyaret eden Gorran Hareketi üst düzey yöneticilerinden Qadrî Hecî Elî, PKK’ye ortak bir silahlı ayaklanma başlatarak YNK kontrolündeki bölgelerin denetimini ele geçirmeyi önermiş, ancak PKK herhangi bir yanıt vermemişti.<br />  <br /> <b>‘YNK, PKK ve Gorran Hareketi’ni uyardı’</b><br />  <br /> Haberin devamında YNK’nin, Gorran Hareketi ve PKK’yi bu tür çalışmaları sonlandırması konusunda uyardığı belirtiliyor. PKK ve Gorran’ın sözkonusu hareketliliği ardından YNK’nin, Ebdula Bor komutasında bir Pêşmerge birliğini bölgeye kaydırdığı bildiriliyor.<br />  <br /> BasNews’e konuşan YNK Raperîn Bölgesi Parlamenteri Meryem Semed; YNK’nin halkın demokratik eylemlerine destek verdiklerini ancak hiçbir zaman Kürdistan Bölgesi hükümeti dışında bir sistemin kurulması ya da kanton ilan edilmesini desteklemediklerini söyledi.<br />  <br /> Meryem Semed sözlerini şöyle sürdürdü: “Halkın tepkileri bir kanton ilan edilecek düzeyde değil. Gösteriler ekonomik krizden kaynaklanıyor. Hükümet sivillerin şiddetten uzak demokratik taleplerini dile getirmesine izin vermelidir.’’<br />  <br /> <b>‘PKK samimiyse Kuzey Kürdistan’da kanton ilan etsin’</b><br />  <br /> PDK Raperîn Bölgesi Sorumlusu Necat Hesen, PKK’nin, Kürdistan Bölgesi’nde kanton ilan etme gibi bir görevinin olmadığını belirterek, ‘‘Ranya ve Qaledizê bölgeleri Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nin resmi kurumlarıyla idare edilmektedir. Eğer halkın hükümete karşı bir rahatsızlığı varsa bu Kürdistan Bölgesi’nin iç meselesidir. Bunun PKK ile bir alakası olamaz. Böyle bir durum sözkonusu olursa canı gönülden hükümet kurumlarını koruruz’’  dedi.<br />  <br /> Necat Hesen, PKK’nin bölgede düzenlediği bir konferansta, Raperîn bölgesinde özerk bir kanton ilan etme kararı aldığını belirtti.<br />  <br /> PDK Raperîn Bölgesi Sorumlusu Necat Hesen sözlerini şöyle sürdürdü: ‘‘Eğer PKK amacında samimiyse Kuzey Kürdistan’da kanton ilan etsin. Biz burada bağımsız bir idareye sahibiz. Kendi bağımsız yönetim ve idaremizi kurmuş durumdayız. PKK’nin bu yönetimi yıkarak, yeni bir yönetim kurmasına da ihtiyacımız yok. Bu tür girişimler açık ki PKK’nin kendisine de zarar verecektir.’’<br /> <br /> Gorran Hareketi’nin, PKK’yi destekleyerek bir şey elde edemeyeceğini belirten Necat Hesen, ayaklanma yapmak istedikleri bölgede kendi taraftarlarının da olduğunu vurgulayarak, “YNK’nin hakim olduğu bölgelerde sorunlar yaşanacaktır. Bu tür girişimler PKK ile Gorran Hareketi’nin YNK ile ilişkilerini de bozar. Bu girişim YNK’ye karşı ilan edilmiş bir cephedir’’ dedi.<br />  <br /> Daha önce Basnews’e konuşan PDK Meclis Üyesi ve Ulusal İlişkiler Sorumlusu Ehmed Kanî, KBY’nin, PKK’ye bölgede örgütlenmek için zemin sunduğunu ancak PKK’nin ise bunu süistimal ederek, halkın içine nüfuz ettiğini ve Güney Kürdistan’da kanton kurmayı amaçladığını söyledi.<br />  <br /> PKK ile Gorran’ın,YNK’nin yarattığı imkanlar üzerinden bazı hesaplar yaptığını belirten Ehmed Kanî,”Benim aldığım bilgilere göre Pişde, Ranya, Qeladizê ve Germiyan bölgelerinde PKK ve Gorran YNK’yi zayıflatarak bir şeyler yapmak istiyor’’ dedi.<br />  <br /> <b> ‘PKK’nin böyle bir hata yapacağına inanmıyorum’ </b><br />  <br /> Öte yandan Çoman Kaymakamı Ebdulwahîd Gwanî, Çoman kırsalı ve sınır bölgelerinde PKK’ye ait silahlı güçlerin bulunduğunu belirterek, “PKK’nin böyle bir hata yapacağına inanmıyorum”dedi.<br />  <br /> Ebdulwahîd Gwanî, Çoman ilçesinde hükümet kurumlarının hizmetlerini sürdürdüğünü bu tür bir tehlikenin olmadığını belirtti.<br /> Sözkonusu iddiaları reddeden Gorran Hareketi Parlamenteri Babekir Direyî, PKK ile aralarında herhangi bir anlaşma olmadığını belirterek,‘”Bir anlaşma olursa açıkça söyleriz’’ dedi.<br />  <br /> <i>Kaynak:BasNews </i>

FLAŞ - KDP: PKK silahlı şiddet planlıyor!

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/pkk-siddet.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/pkk-siddet.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Dış İlişkiler Sorumlusu Hemin Hawrami, “PKK’ye yakın partilerin Kürdistan Bölgesi’ndeki resmi kurumlara karşı şiddet eylemleri planladığını” söyledi.KDP Parti Meclisi üyelerinden oluşan bir grup bugün çeşitli ülkelerin Erbil başkonsoloslarıyla biraraya geldi.Toplantıda yabancı temsilcilere bölgenin durumu hakkında bilgi verildi . Rûdaw'a konuşan KDP Dış İlişkiler Sorumlusu Hemin Hawrami, KDP’nin son genel kurul toplantısında ele alınan konuların yabancı temsilcilerle paylaşıldığını ifade etti.Hemin Hawrami, “Özellikle PKK’ye yakın bazı siyasi partilerin Silêmanî’nin Qaladıze ve Ranya gibi bazı ilçe ve nahiyelerde Kürdistan Bölgesi resmi kurumlara karşı şiddet eylemi planları var. Ayrıca silahlanarak daha fazla baskı yapmak istiyorlar” dedi.<br />  <br /> KDP’nin elinde konuyla ilgili belgeler olduğunu söyleyen Hawrami,“Konsolos ve temsilcileri bu konu hakkında bilgilendirdik” dedi.<br />  <br /> Toplantının bir diğer amacının,“KDP’nin diğer partilerle diyalog kurmaktan yana olduğunu temsilcilere aktarmak” olarak belirten Hawrami şöyle devam etti:<br />  <br /> “Başkanlık ve Kürdistan Parlamentosu Başkanlığı sorununda KDP olarak, Değişim Hareketi (Gorran) ile görüşmeye çalıştık. Ancak kendileri bunu kabul etmedi.<br />  <br /> Toplantıda, Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ile ilişkilerimizin yanısıra Erbil’in Musul operasyonu hazırlıkları, Irak Başbakanı Haydar Abadi’nin reform girişimleri ve Kürdler’in bu süreçteki rolünün ne olacağı görüşüldü.”<br />  <br /> Hawrami son olarak, yaşanan mali krizin IŞİD’le savaşı olumsuz etkilediğini, bu nedenle destek talebinde bulunduklarını söyledi.<br /> <br /> <i>Kaynak:Rûdaw</i>

Kim bu halklar?

$
0
0
<a href=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/ib-halil-bar-.jpg><img src=http://tr.rizgari.com/images/wenenuce/ib-halil-bar-.jpg align=left width=125 hspace=5 vspace=5 border=0></a> <b>İbrahim Halil Baran*/</b> Gerçekte hiçbir şey söylemeyen ama ısrarla hayatımızın bir parçası haline getirilen kavramlar, aslında büyük gerçeklikler saklamaktadır. Bu aşikar edilmemişlikler üzerinden değiştirilen algımız, çelimsiz ama güçlü kontrol kavramlarına her gün daha çok yenik düşüyor. Kürdistan’ın kuzeyi için korkunç bir şey var ortada: Hayatlarımız, siyasetçilerimizin bulaştırdığı virüslerden oluşan kelimelerle şekillendiriliyor. Çarpıtmalara karşı çıkan ahlakçılar, hep, sözcüklerin bizi kurtaracağını umarlar. Oysa gerçekliğimiz sözlerle çarpıtıldıktan sonra bizi kurtaracak bir güç de kalmayacaktır. Zaten, Kürtlerin hakikate dair bilgisinin sınırı, onun bir yandan tarihsel doğruyu akamete uğratırken, öte taraftan asla ahlaki ya da siyasi bilgi haline gelememesidir.Üstelik Kürtlerin kullanımı için, tarih çarpıtıcılarının elinden çıkan kelimelerden, tanımlardan, kavramlardan edinilen bilgi, gerçekliği ne olursa olsun, kavranılabilir olduğu varsayılanın dışında şeyler olacaktır.<br />  <br /> Ferdinand de Saussure’ü anımsatarak söylersek dil, bir terimler dizgesidir ve dilde yer alan her öğe, mutlaka bir şeyin karşılığıdır. Siyasetin kelimeleri için elbette bu katiyette bir şeyden bahsetmiyorum ama söylenenden kastın ne olduğunu, zamanlarının çoğunu bu konuda üreterek / tüketerek geçirenler olarak biz bilmiyorsak, Kürtlerin yok edilmeye doğru götürüldüğü veKürdistan’ın bir plan dahilinde boşaltıldığı duygusuna kapılmak tesadüfi değildir. <br /> <br /> Siyasetin ahlaki içeriği kırılgandır ama siyasanın kendisi kesinlikle bir ahlaka sahip olmak zorundadır. Hele ki varlık ve yokluk arasında sıkışmış ve başarısızlık durumunda bir daha ayağa kalkamayacak olan Kürtlerin siyasetinin sapma ya da çarpıtma lüksü hiç yoktur.<br />  <br /> Zira siyaset, yaşayan insanların verdiği oylara dayanır; ama Kürtlerinki, tümüyle gençlerin ölümü üzerinden büyümekte ve verilen oylar, taziye sahiplerinin sadakasına dönüşmüştür. İnsan hayatı üzerine kurgulanmış bir siyasetin kendisi ahlaksızlığın en büyüğüdür ve bunun içine sıkıştırılmış, aldatmaya, çarpıtmaya ve gizli ajandaya dayalı daha büyük bir ahlaksızlık ise asla affedilebilir değildir.<br />  <br /> Kırk yıllık korkunç bir savaşın neticesinde Kürtler, daha fazla politize olmak dışında hiçbir şeye sahip olamadılar. Bu, tarihin olağan akışına ters bir durumdur. Tek bir kazanımı olmamak ama yeni nesli dahil, sahip olduğu her şeyi kaybediyor olmak yenilgiden öte bir kayıptır. Bu kayba, köyleri yakılarak Türk illerine sürgün edilmiş Apocuların çocuklarının bugün bir alt sokak kültürü olan Apaçilere dönüşmüş olması da, gücünü 50 bin Kürt gencinin kemiklerinden aldığı halde hiç Kürtçe bilmeyen Diyarbekir belediye başkanının anlamsızlığı da dâhildir.<br /> <br /> Kürtler ki bir millettir. Bilge Kürt kralı Şerefxan’ın (1543-1603) tanımlamasından anladığımız kadarıyla tek bir etnik yapı ya da dile dayanmıyorlar. Örneğin; bugün Lûristan, modern Kürdistan’ın bir parçası değildir ve Lûrî dili, dilbilimciler tarafından da teknik olarak Kürt dilleri arasında gösterilememektedir. Fakat Şerefname’de Kürdistan siyasal egemenliğinin en önemli parçası Lûrîstan’dır ve Lûrî dili de Kürtçe’nin bir lehçesidir. Tarihsel süreç içerisinde Kürt tanımının kapsamının değişimi, siyasal ve millî sınır kastının daralması elbette ki normaldir fakat bunun sözümona Kürt siyaseti tarafından bilinçli bir halde çarpıtılarak parçalanması nasıl değerlendirilmelidir?<br /> <br /> Bir süredir Kürdistan’ın kuzeyindeki ana akım siyaset, tüzük ve program gibi temel metinleri de dahil olmak üzere her yerde “halklar”dan bahsediyor. Sözgelimi domatesler, hıyarlar, patlıcanlar birer türü karşılar ve bu isimler geçtiğinde ne oldukları ile ilgili bir fikre sahip oluruz. Oysa “halklar”ın bize söylediği hiçbir şey yoktur. Muğlak bir ifadedir ve kim oldukları belli değildir.Cizre ve Sur’da katliam ve vahşetin en çok doruğa çıktığı günlerden 31 Ocak 2016’da HDP’nin eşbaşkanı Figen Yüksekdağ bir açıklamada bulundu ve katliama karşı “Halkların birleşik gücünü göstereceğiz” dedi. “Menemeni domateslerle yapacağız” demenin bile bundan daha açık bir ifade olduğunu belirtmeye gerek yoktur herhalde. Yüksekdağ’ın bu açıklamasından sonra, düşürüldükleri tuzakta gariban Kürtler, ufuklarda halkların ordularını beklemeye başladılar ama elbette ki gelen kimse olmadı.<br /> <br /> Peki kimdir bu halklar? HDK’nın 2. Genel Kurul Kararları’nda Ermeni, Rum, Süryani, Kürt, Laz, Yahudi, Çerkes, Arap, Roman, Pomak, Boşnak, Gürcü, Alevi, Türkmen, Pontos, Hemşin, Zaza, Azeri, Ezidi, Mahellemi, Nusayri, Çingene ve Tatar halklarından bahsediliyor. Bu “halkların” isminin geçmesi de bir gerçekliğe işaret etmiyor çünkü, sözgelimi Çingeneler ya da Pomaklar, bir bütünü ya da iradeyi değil bir tür yığını ifade ediyorlar. Mesele şu ki, bu halkların belirlenmiş temsili de, temsilcisi de yoktur.<br />  <br /> Listede adı geçen Arapların 22 devleti vardır ve Sur ya da Cizre’ye yardıma gönderdikleri bir yardım paketi dahi yoktur. Dünyanın en güçlü ülkelerinden biri olan İsrail, listede yer alan Yahudilerin devletidir ve o da örneğin Kürtlere zulüm yapmakta sınır tanımayan Recep Tayyip Erdoğan’a “van minüt” dememiştir. Kelbajar ve Karabağ’da Kürtlerin anasını ağlatan Ermeniler desen, onlardan da ses yok. Rum ülkesi olan Yunanistan’ın ekonomik sorunları kendisine yeter. Azeriler ise zaten Türklerle tek millet iki devlet.<br />  <br /> Bu liste, bir çarpıtma örneğidir. Listedeki isimlerin çokluğu kalabalık olsun diye değildir. Listede HDP’nin oyunun neredeyse tamamını aldığı Kurmanc halkı yok ama Zaza halkı var. Sünni, Şafii ya da Nakşibendi halkı yok ama Alevi ve Ezidi halkı var. Listede peki neden ayrıca Kürt halkı var? Kürt’ten kasıtları Kurmanclar mı acaba? Bilmiyorum ama görünen o ki aradığı halkı bulamayan bu sefiller, Kürt halkını birkaç parçaya bölmüş. Kürtler; millet olarak Kurmanc, Zaza, Soran ve Goran alt birimlerinden oluşur. Bunların hiçbiri kendi başına bir “halklar” ya da millet değildir. Kürtler; birçok inanca da sahiptir. Müslüman, Hristiyan, Êzidî, Musevi, Yaresanî, Alevi ya da ateist Kürtler vardır ve bunlar da kendi başlarına ayrıca “halklar” değildir.<br />  <br /> Türk halkından bahsederken ayrıca Oğuz halkı, Yörük halkı ya da Hanefi ve Bektaşi halkı demeyenler, Kürtleri nasıl olur da Kürt, Zaza, Alevi ve Ezdi halkları olarak tasnif etmeye cesaret edebilir? Rum halkından bahsederken ayrıca Ortodoks halkı demeyenler, yine Kürtler içinde bir inanç grubu olanlar Aleviler ve Ezdileri nasıl olur da, millet olma bilincine erişmemiş etnik grupları ifade eden “halk” ile tanımlayabilir? Onların sözlüklerinde halktan kasıt “ahali” midir? Sanmıyorum. <br /> <br /> Batı Ermenistan ve Batı Ermenileri Sorunları Araştırmalar Merkezi AKUNQ’un alınlığında şöyle güzel bir motto yer alır: “Köklere dönüş: Bazıları için Batı Ermenistan’a, diğerleri için Ermeniliğe”.<br />  <br /> Bu araştırma merkezinin internet sitesinde denk geldiğim ve 1973 yılında Ervian’daki Ermeni Bilimler Akademisi’nin yayını olarak çıkan Gevorg Halaçyan’ın Dersim Ermenileri Etnografyası adlı makalesi ilginç bilgiler verir. Halaçyan’a göre dağ köylerinin Ermenileri, keşiş Der Simon önderliğinde Celali saldırılarına karşı kendilerini korumak için din değiştirirler. Ancak seçtikleri din Türklerin dini değil, komşuları olan Kürtlerin Alevilik dinidir. Der Simon, başına yeşil puşular bağlar ve adını Seyit Ali olarak değiştirerek Kureyşanlar ocağının piri olur. Halaçyan, 17. Yüzyıla kadar hiçbir kaynakta geçmeyen Dersim isminin de Der Simon’dan geldiğini, dağlık bölgede yaşayan Ermenilerin, Aleviliği kabul ederek güvende olduklarını belirtir.*<br /> <br /> Ermeni Soykırımı’nın 100. yılı sebebiyle 11 Nisan 2015’te Lozan’da bir konferans düzenlendi. Batı Ermenistan Ulusal Konsey başkanı Armenag Aprahamian ve Batı Ermenistan Meclisi başkanı Armen Ter-Sarkisyanburada birer konuşma yaptılar. Talep ettikleri 6 büyük vilayetin tamamı Kürdistan’ın kuzeyini kapsayan bu meclis, 41 ülkeye dağılmış Batı Ermenileri adına bir parlamento olarak çalışmalarını 100 milletvekiliyle Avrupa’da sürdürüyor.<br />  <br /> Konferans sonrası bir söyleşi veren Aprahamian da ilginç bilgiler veriyor:<br />  <br /> “Bundan 10 yıl önce Türkiye’de 80.000 Ermeni kalmıştı ve Türkiye tarafından dini azınlık olarak kabul ediliyordu. 10 sen sonra bugün, Türkiye’de milyonlarca Ermeni tekrardan oluştu. … Biz Ermeniler, 301 yılında Hristiyan olan bir devlet ve milletiz. Türkiye, önce Ermenistan’dı. Tüm Ermeni halkı Hristiyanlığa geçmedi, bazı Ermeniler de eski dinlerinde kalmayı tercih ettiler. Örneğin o dönemler ‘ışık’ dini olarak bilinen dinde kalmayı tercih ettiler. Ve aynı zamanda Ermenilerin ‘Arevi’ dini de vardı, bu daha sonra Alevi olarak değişikliğe uğradı, günümüzdeki Aleviler, Ermeni topluluğundaki Arevi dininden geliyorlar. Arevi, Ermenice eski dilde güneş demektir. Bundan dolayı bugün Ermenilerin hepsi Hristiyan değil, Arevi olarak kalmak isteyenler de oldu. … Bir çok Ermeni ailesi hacca da gidiyorlar, İslam dinini benimsemiş, saygı duyup İslamla yaşamayı tercih etmiş Ermeniler de var. Hemşin halkı, Erzurum halkı da var.”**<br /> <br /> Türk devleti, PKK ile mücadelesinde sürekli bir kara propaganda ve itibarsızlaştırma öğesi olarak Ermeni kartını kullandı. Güney Kürdistan’ın bağımsızlaşma mücadelesini karalamak için Büyük İsrail Devleti’nden bahseden Türkler, Kuzey Kürdistan’daki durumu da Ermenilerin intikamı veBüyük Ermeni Devleti’nin mücadelesi olarak lanse etti. Şahsen PKK’nin böyle bir gizli ajandasının olup olmadığını bilmiyorum fakat siyasal meselelerde çoğu zaman gerçek, başka bir gerçekle örtülür. Tıpkı “halklar” meselesinde olduğu gibi. <br /> <br /> Batı Ermenistan Ulusal Konsey başkanı Armenag Aprahamian açık bir şekilde “Alevi halkı”nın Ermeni Arevi Halkı olduğunu söylüyor. Gevorg Halaçyan ise Dersim Alevileri’nin bir kısmının Kürtlerin dini olan Aleviliğe geçmiş Ermeniler olduğunu vurguluyor. Eğer Alevilik tıpkı Êzidilik gibi bir Kürt dini ise HDK ve DTK başta olmak üzere PKK’nin legal yapılanmaları neden ayrıca bir “Alevi halkı” belirlemesi yapıyorlar? Yok eğer değilse ve Ermeni aydınlarının dediği gibi bir durum varsa bunu saklamanın, Türklerin dinsel azınlık olarak kabul ettiği Ermenilerin dışında kalan Ermenilere Ermeni diyememenin ne gereği vardır?<br />  <br /> Örneğin; buradan yola çıkılarak bugün Kürtleri ısrarla ulusal taleplerinden uzaklaştırmaya çalışan HDP’nin Kürtleşmiş Ermenilere ait bir hareket olduğu belirlemesi yapılabilir mi? Bu ahlaki olmadığı gibi Kürdistan’ın siyasal geleceği açısından da bir tehlike yaratmakta değil midir?<br />  <br /> PKK’nin Güney Kürdistan’da bir Êzdî kantonu yaratmaya ve onu da Güney Kürdistan’dan ayırarak Bağdat hükumetine bağlamaya çalışması da bu döngünün bir parçası mıdır? Ortada gerçekte Kürtler dışında bir halk yokken, onların mücadelesini halklara massetmek, ortada Kürtlere dair tek bir ulusal talep olmadığı halde Kürt gençlerini “halklar” için ölüme göndermek nedir?<br /> <br /> Hakikaten anlamadığım için soruyorum bunları.<br /> <br /> Elbette Ermeniler, Türkler tarafından soykırıma uğratıldı ve sağ kalanların büyük bir bölümü, Sabiha Gökçen örneğinde de net olarak görüldüğü gibi devşirilerek Türklüğün en sağlam kaleleri haline getirildiler. Türkleşmiş Ermenilerden bahsedenler Mehmet Ağar’dan Doğu Perinçek’e, Mesut Yılmaz’dan Devlet Bahçeli’ye, Turgut Özal’dan Murat Karayalçın’a kadar uzanan bir isimler listesinden bahsediyorlar.***<br />  <br /> Kürt siyasetinde böyle bir klik var mıdır ve kendini “halklar” olarak tarif etmekte midir? Dahası bunların iddia edildiği gibi Kürtleri Türklere kırdırmak ve Kürdistan’ı bir plan dahilinde boşaltma gibi bir amaçları var mıdır?<br />  <br /> Bu soruyu soruyorum zira, tarihin olağan akışına ters bir durum görüyorum:Kürtler nasıl olur da kırk yılın sonunda bu kadar kayba rağmen hiçbir kazanıma sahip olamazlar?  Nasıl olur da 40 yıllık bir savaş deneyiminden sonra hendek faciasını yaşar ve 2000’den fazla Kürt gencini hiçbir tutarlılığı olmayan böyle bir stratejide kaybederler?<br /> <br /> Twitter: https://twitter.com/ibrahimhbaran <br /> Notlar:<br /> <br /> <b> * </b>Dersim Ermenileri Etnografyası - 1 http://akunq.net/tr/?p=2555<br /> <br /> <b>** </b>Türkiye’de Ermeniler Azınlık Değil, Milyonlarca Ermeni Yaşıyor http://devrimcikaradeniz.com/turkiyede-ermeniler-azinlik-degil-milyonlarca-ermeni-yasiyor/<br /> <br /> <b>*** </b> İbrahim Aksoy’un Ermeni Türkleri başlıklı yazısı 2007’de Navkurd.Net sitesinde yayınlanmıştı. Sitedeki yazıya ulaşamadım. Ayrıca Oda.Tv yazıyı alıntılamış, oradan bakabilirsiniz: http://odatv.com/bu-da-oldu-eski-kurt-milletvekili-bircok-turk-siyasetcinin-ermeni-oldugunu-iddia-etti-3011071200.html<br /> <br /> <i>*rudaw.net/01/03/2016</i>